BM tarafından çevreyle ilgili yapılan çeşitli araştırmalar,
dünyada çölleşme tehlikesi ile karşı karşıya olan 110 ülke bulunduğunu ortaya
koydu. BM, BM Çevre Programı (UNEP) aracılığıyla çevreye
ilişkin çeşitli araştırmalar yaptı. Araştırmaların sonuçlarına göre, dünyanın
önemli bir bölümünün çölleşme tehdidi altında olması nedeniyle bir an önce ciddi
tedbirler alınması gerekiyor.
Çölleşme, yılda 42 milyar doları
bulan yıllık maliyetinin yanı sıra açlık, yoksulluk ve göç ile de insanoğlunu
tehdit ediyor.
Merkezi ABD'de bulunan Worldwatch
Institute, her yıl toprağın üst tabakasının 24 milyar tonunun
kaybedildiğini ileri sürdü. Araştırmalar, son 20 yıl içinde ABD'deki bütün ekili
alanı kaplayacak kadar toprağın kaybolup gittiğini ortaya koydu. Bu kriz, dünya
üzerindeki karaların üçte birinden daha fazlasını kaplayan kurak alanlarda
ortaya çıkarken, çölleşme, toprak tabakasının hassas, bitki tabakasının ince ve
iklimin son derece sert olduğu bölgelerde kendini
hissettiriyor.
Çölleşme, toplam kara alanının yüzde 30'una zarar
verirken, Afrika'da kurak alanların yüzde 73'ünü kaplayan 1 milyon hektarın
üzerinde arazinin orta veya ciddi bir çölleşme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu
belirlendi.
Asya'da ise bu miktarın 1,4 milyon hektarı bulduğu
belirtilen araştırmalarda şu bilgilere ulaşıldı:
"Problem, sadece
kalkınmakta olan ülkelere mahsus değildir. Ciddi bir şekilde veya orta derecede
çölleşmiş alanların en fazla bulunduğu kıta yüzde 74 ile Kuzey Amerika'dır.
AB'deki ülkelerin 5 tanesinde çölleşme sorunları mevcuttur.
Asya'da
en fazla etkilenen bölgeler eski Sovyetler Birliği'nde yer almaktadır. Genel
olarak bakılırsa çölleşme tehlikesi ile karşı karşıya olan kurak alana sahip 110
ülke olduğu görülür. UNEP çölleşmenin genel maliyetinin yılda 42 milyar dolar
olduğunu hesaplamıştır. Sadece Afrika'nın yıllık kaybı 9 milyar dolardır."
Silahlı çatışmaların
nedeni
Araştırmaların sonuçları, çölleşme nedeniyle
yaşanan manevi kayıpların bedelinin daha ağır ve 1 milyardan fazla insanın
yaşamının tehlikede olduğunu gösterdi.
Araştırmalarda şunlar
kaydedildi:
"Uzun vadede 100 milyon kişi, doğup büyüdükleri yerleri
terk etmek mecburiyetinde kalabilirler. Toz haline dönüşmekte olan yerleri
bugüne kadar kaç kişinin terk edip gittiği bilinmemekle beraber mutlaka
milyonları bulmaktadır.
Mali ve Burkina Faso'da yaşamakta olanların
altıda biri kendi yörelerini terk etmek zorunda kalmışlar ve bunun bir sonucu
olarak da şehirlerin çevrelerindeki gecekondular
fazlalaşmıştır.
Yağış almayan bölgelerde halen sürmekte olan 10
silahlı çatışmanın başlamasının sebepleri arasında çölleşme de bulunmaktadır.
Çölleşme, Somali gibi yerlerde siyasi dengesizlik, açlık ve toplumun
parçalanmasına sebep olduğu gibi insani yardım ve felaketleri önleme çabası
şeklinde büyük miktarda harcamalara yol açmaktadır.
Aynı zamanda,
küresel ısınma ve biyolojik çeşitliliğin kaybolması gibi çevre koruma
sorunlarını da ağırlaştırmaktadır."
Kuraklığın çölleşmeyi
başlattığı ve daha da kötüleşmesine neden olduğunu vurgulayan araştırmalarda,
yanlış tarım uygulamalarının toprağı tükettiği
belirtildi.
Araştırmaların sonuçlarında, "Yanlış sulama, tarım
yapılan araziyi tuzlu bir halde bırakmakta ve her yıl 500 bin hektarı
çölleştirmektedir. Bu miktar her yeni sulamaya açılan alana eşittir"
denildi.
Türkiye'nin durumu
Çevre ve
Orman Bakanlığı Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü'nde görevli
Şube Müdürü Erdoğan Özevren, Türkiye'nin içinde bulunduğu
Ortadoğu coğrafyasının yarı-nemli ya da kurak-kurak iklim rejimi içerisinde yer
aldığını anımsatarak, ülke topraklarının yüzde 86'sının erozyon tehdidi altında
olmasının, erozyonu çölleşmenin en önemli sebebi yaptığını
vurguladı.
Özevren, "İklimsel verilere göre, ülkemizde Iğdır ve
Konya ovaları ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi kuraklık ve çölleşmeye en hassas
bölgeler olarak ortaya çıkmaktadır. Unutulmamalıdır ki ülkemizde erozyon olması
sebebiyle ülke topraklarının tamamına yakını tehdit altındadır"
dedi.