Konya'nın Karapınar ilçesindeki erozyon ve çölleşme ile mücadele sahasında 5 üniversite tarafından yürütülen, biyoenerji üretiminde kullanılan dallı darının yetiştirilmesi çalışmalarında başarılı sonuçlara ulaşıldı.
TÜBİTAK'ın yanı sıra çeşitli kurum ve kuruluşlarca desteklenen, Selçuk, Akdeniz, Necmettin Erbakan, Karatay ve Siirt üniversiteleri tarafından yürütülen, "Dallı Darının Adaptasyonu, Enerji Bilançosunun Belirlenmesi ve Biyoetanol Atıklarından Biyogaz Üretimi" Projesinin tanıtımı, Konya Toprak, Su ve Çölleşmeyle Mücadele Araştırma Enstitüsü uygulama alanında yapıldı.
İki yıldır sürdürülen, dekar başına 8 ton verimin alındığı çalışmalar kapsamında, hayvan yemi olarak da kullanılabilecek bitkinin, derine inen güçlü kök yapısı ve 10-15 yıllık yaşam süresiyle erozyonu önlemede başarılı olduğu tespit edildi.
Projenin yöneticisi, Selçuk Üniversitesi Biyoyakıtlar Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fikret Akınerdem, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dallı darı üretiminin yurt genelinde yaygınlaştırılması halinde hem çiftçinin hem ülke ekonomisinin kazanacağını söyledi.
Karapınar'da başlattıkları projede son aşamaya gelindiğini belirten Akınerdem, "Enerji, ülkemiz için çok önemli. Belki yer altında petrolümüz, enerji kaynaklarımız yok ama yer üstünde rüzgar, güneş ve son zamanlarda yine dünyada popüler olmaya başlayan biyoyakıtlarımız var." dedi.
Az su isteyen bir bitki
Biyoyakıt üretimine elverişli bitkiler üzerine çalıştıklarını dile getiren Akınerdem, şöyle devam etti:
"Hem biyogaz hem de biyoetanol yapımında kullanılabilen dallı darı üretimi projesinde çok güzel verim elde ettik. Dekar başına 8 tona kadar çıkan verim var. Dallı darı, hem yem hem de enerji bitkisi olabiliyor, ayrıca erozyonla mücadelede kullanılıyor. Hatta şehirlerde parklar ve bahçelerde kullanılan bir bitki. Çok su istemeyen bir bitki olduğu için Konya’da, Türkiye’nin en kurak bölgesi Karapınar'da üretim yaptık. İki buçuk metreye kadar boylanan çeşitlerimiz oldu. Oldukça ümit veren sonuçlar aldık. Bu bitkinin en önemli avantajı, buğdayın ihtiyaç duyduğu kadar suyla yetişebilmesi. Bu çalışmayı proje bazında bırakmayıp bütün ülkeye yaygınlaştırmayı düşünüyoruz."
Akınerdem, bitkinin maliyet açısından avantajlı olduğunu, Türkiye'nin her yerinde, sulak ya da susuz arazide yetiştirilebileceğini vurguladı.
"Güneş, rüzgar ve biyoyakıta dönmeliyiz"
Ülkenin yurt dışından enerji ihtiyacını karşılamak için önemli miktarda harcama yaptığına dikkati çeken Akınerdem, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Enerjide kendi kaynaklarımıza dönmek zorundayız. Dışa bağımlılıktan kurtulmanın yolu, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dönmemizdir. Bitkiden yakıt üretimi bu anlamda önemlidir. Güneş, rüzgar ve biyoyakıta dönmeliyiz. Biz işin biyoyakıt tarafındayız. Karapınar hem kömürü, güneşi, rüzgarı olan hem de kurak bir bölge. Biz rüzgar ve güneşe bu bitkiyi, biyoyakıtları da ekleyebilirsek güçlü bir kombinasyonla enerji ithalatını azaltabiliriz."
"Ot meselesini çözersek et meselesini de çözeriz"
Akınerdem, dallı darı üretiminin hayvancılığın gelişmesine de katkı sağlayacağına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Ot meselesini çözersek et meselesini de çözeriz. Dalı darı aynı zamanda hayvanlar için yem bitkisidir. Açıkta yayılan hayvanlar için mucize bir bitki. Bu bitkiden kıraç alanlarda dekar başına hiç değilse 2 ton verim alsanız bu çok büyük bir getiri demektir. 2 ton yaş ot 500 kilogram kuru ot demektir. Bu, bazı bölgelerde yoncadan aldığınız verime eş değerdir. Kaldı ki o kadar çok su isteyen, masraflı bir bitki değildir. Çiftçilerimizin bu konuda duyarlı olmasını, bizimle irtibat kurmasını ve hiç değilse işletmelerinin bir bölümünde bu bitkiyi üretmesini bekliyoruz."