“Çoğu Zaman Kenti Bir Boşluktan Bakarak Anlamaya Çalışırız”



Oturumun ilk konuşmacısı Prof. Dr. David Grahame Shane, ‘Shifting Urban Design Ecologies; Blocks, Super-Blocks and Megablocks in the Age of Metacities’ başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Kenti katmanlar halinde okumaya yönelik bir yöntem geliştirmiş olan Prof. Shane, bu çerçevede hazırlamış olduğu kitabı ‘Layers of City’ hakkında da bilgi verdi. Bu çerçevede dünya kentlerinden örnekler sunan Prof. Shane, ‘Metacities’ kavramına odaklanarak söz konusu kentlerin katman bazında model örneklerini paylaştı.

Daha sonra İstanbul kenti üzerinde bu modeli açıklayan Prof. Shane, eski kentin (Golden Horn) Aru’nun tasarladığı projelerin de etkisiyle ‘sıçradığını’ ifade etti. Bu anlamda konut projelerinin yanı sıra kampus projesinin de etkili olduğunu anlatan Prof. Shane, Aru’nun yeni bir sınıf oluşumunda da etkili olduğunu aktardı.

Kentin teknoloji ve bilişim sistemleri aracılığıyla değişebileceğini vurgulayan Prof. Shane, “Teknoloji ve bilişime bağlı olarak gelişen bu kentler yeni bir tarza sahip, buna bağlı olarak ölçek de yeni ve farklı” dedi.

Sunumu kapsamında; ‘yürünebilirlik’ ve ‘yaya’ kavramlarına değinen Prof. Shane, daha sonra gecekondu ve slum kavramlarına da odaklandı, dünya kentlerinden örnekler paylaştı.

İTÜ Ayazağa Yerleşkesi’ni Yeniden Düşünmek: Mekansal Örgü

Prof. Shane’den sonra söz alan Prof. Dr. Semra Aydınlı, ‘Yaşanan Bir Gerçeklik Olarak Kentsel Tasarım’ başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Kenti anlamak, yorumlamak ve tasarlamak konusuna odaklanacaklarını belirten Aydınlı, özellikle kentsel tasarımın ‘transdisipliner’ bir alan olduğunu ve elde edilen bilgilerin bir ağ ilişkisi bağlamında değerlendirilebilmesi çabasıyla ele alındığını aktardı.

Kent boşluklarının önemine vurgu yapan Aydınlı, çoğu zaman kente boşluktan bakarak anlamaya çalıştığımızı dile getirdi. Aydınlı, kent boşluklarının iki farklı zaman-mekan ilişkisi içinde nasıl bir gerçeklik sunduğunu anlattı. Daha sonra kent-kentli ilişkisine değinen Aydınlı, söz konusu ikilinin ‘birbirleri’ yerine geçen katmanlar olarak yorumlanabileceğini söyledi.

Bu kavramsal çerçeve bağlamında İTÜ Ayazağa Yerleşkesi’ni yeniden düşünmek üzerine bir yarışmaya katıldıklarını dile getiren Aydınlı, Kemal Ahmet Aru tarafından hazırlanan proje ile mevcut Yerleşke’yi kıyasladı. Kemal Ahmet Aru’nun projesinde mevcut olan örgü ve örüntü görünümüne vurgu yapan Aydınlı, bu projenin detayında hem o dönemin şehirciliğinin hem de eğitim sistemi görmenin mümkün olduğunu açıkladı.

Daha sonra hazırladıkları projeyi detaylarıyla aktaran Prof. Aydınlı, ‘yaratıcı yıkım’ kavramına odaklanarak yapıların bir hafızası olduğunu vurguladı. Proje alanları içerisinde yer alan mevcut yapıları yıkmadan bir örgünün içine nasıl dahil edebileceklerini sorguladıklarını anlatan Aydınlı, ‘kolaj’ ve ‘montaj’ın çalışmanın gelişiminde büyük önem taşıdığını, süreci ise yüksek lisans öğrencileri ile birlikte geçirdiklerini belirtti.

“Çoğul Ses ve Şeffaflık Çözüm Olabilir”

‘İstanbul'da Kamusal Yaşam Senaryosu Kurgulamak: Prost Planı'nın Sekülerleştirici Yönü’ başlıklı bir sunum gerçekleştiren Doç. Dr. İpek Akpınar, konuşmasına Kemal Ahmet Aru ile ilgili anılarını paylaşarak başladı.

20. yy başında İstanbul için zengin bir kent deneyiminden bahsedilebileceğini belirten Akpınar, İstanbul’un kentleşme sürecini dönemsel olarak açıkladı. Bu noktada Henry Prost tarafından hazırlanan plana odaklanan Akpınar, Prost Planı’na asrileştirmek ve güzelleştirmek bağlamında ele aldığını açıkladı.

Henry Prost’un Kemal Ahmet Aru tarafından hazırlanan Levent projesine çekince ile baktığını dile getiren Akpınar, Prost ve Aru arasındaki görüş ayrılığının bu noktada başladığını anlattı.

Taksim Gezi Parkı projesine odaklanan Akpınar, söz konusu projeyi ‘Kültür Vadisi Projesi’ olarak tanımlamayı uygun gördüğünü anlattı. Taksim Gezi Parkı’nın zamanla meydana dönüştüğünü belirten Akpınar, parkın kritik bir öneme sahip olduğunu vurguladı. Günümüzün çağdaş metropollerinin mevcut bakış açısıyla yönetilip yönetilemeyeceğini sorgulayan Akpınar, denetimsiz-denetsiz inşaat ve ekonomi faaliyetinin mevcut olduğunu vurgulayarak “Yeni bir planlama deneyimi nasıl oluşturulabilir? Sorusuna çoğul ses ve şeffaflık çözüm olabilir” dedi.