Çirkin Kent Görünüşünden Kurtulmanın Tek Yolu: Yasa
Kentlerdeki çirkin yapılar hepimizi rahatsız ediyor. Konuşuyoruz, yazıyoruz, şikáyet ediyoruz. Peki çaresi ne? Bunun yaptırımı var mı?
H. Bülend Tuna (TMMOB-Mimarlar Odası Genel Başkanı) ile Necip Mutlu (TMMOB -Mimarlar Odası Genel Sekreteri) Hürriyet'e gelerek bu durumun önlenmesi için yaptıkları çalışmaları anlattılar. Türkiye'de Ulusal Mimarlık Politikası olmadığı sürece, bu çirkinliğin önlenemeyeceğini, aksine artacağını belirttiler.
27 Şubat'ta "Türkiye'nin Mimarlık Politikasına Doğru" kampanyası çerçevesinde düzenlenen toplantıda yapılan tartışmalardan, varılan sonuçlardan da söz ettiler. Türkiye'de bir mimarlık politikasının saptanıp desteklenmesi konusunda dünyadaki uygulamadan söz ediyorlar burada hazırlanan bildirilerinde:
"Mimarlığı toplumsal ve ekonomik kalkınmanın öğelerinden biri olarak gören kimi ülkeler, mimarlık politikalarını saptayarak uygulamaya koymuşlar ve bunları yasayla desteklemişlerdir."
İşte yaptıkları toplantı sonunda, kuralların belirlenmesi, bunların da yasa ya da yönetmelikle yaptırım kazanmasını istiyorlar.
Elbette bunu katı bir yasa metni gibi değil, mimarlığın kuralları içinde yazarak, yetkililerin ilgisine sunmuşlar. Bir TBMM kararı olabilir, bu karar, özellikle yerel yöneticileri, belediyelerin imar planı hazırlayıcılarını bağlayıcı bir nitelik taşımalıdır.
Yasanın ya da yönetmeliğin uygulanmasında, yerel özelliklerin göz önünde tutulması gereğini de unutmuyorlar.
Ulusal Mimarlık Politikası'nın yaptırım kazanması konusunda Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç ile görüşmüşler, destek vaadi almışlar.
Türkiye'de kırk bin mimar varmış, otuz üç bini odaya kayıtlıymış. O zaman; "Bu çirkin binaları kim yapıyor?" sorusunu sorabilir miyim... Hepsi de ustaların, kalfaların işi mi?
Mimarlar Odası, mimarlığa, mimara saygının özellikle kamu binalarının yapımıyla başlamasını bekliyor. Devlet burada öncü olmazsa uygulama sonuç vermeyecek, benim de kanım bu.
Mimarın dediğini yapan yatırımcının oranı çok az. Bu yasa ya da yönetmelikle, mimarlığımız çok başlılıktan da kurtulacakmış. On yedi ayrı kurumda imar planı yapma yetkisi varmış. Tek elde toplanması gerekiyor.
İsviçre'deki bir uygulamadan söz ettiler: Bir mahallede yeni bir bina yapılacaksa, onun planı sokağın, caddenin duvarına asılıyor, bununla da yetinmiyorlarmış, binanın birebir maketini oraya koyuyorlarmış. Eğer orada yaşayanların çoğunluğu buna itiraz ederse, bina yapılmıyor.
Böyle bir davranışı, uygulamayı hayal bile edemiyorum. Neler olur hepimiz biliyoruz.
Mimarların sorunu yalnız bizde değil, Uluslararası Mimarlar Birliği'nin bir milyonun üzerinde üyesi var, buna karşılık dünyadaki yapıların yüzde üçü mimarlık hizmeti istiyor.
***
Ulusal Mimarlık Politikaları'nın gerçekleşmesini bekliyoruz.