Türk Girişim ve İş Dünyası Konferaderasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, uluslararası finans piyasalarında "Kara Pazartesi" olarak adlandırılan Çin ve Asya piyasalarına ilişkin endişelerin tetiklediği şok dalgasına dair yazılı açıklama yaptı.
Açıklamasında Çin'de son yıllarda ekonomik büyümenin ivme kaybetmesiyle beraber, pazarın genişlemesinin yavaşladığını, üretim ve iş gücü maliyetlerinin artmasının söz konusu olduğunu belirten Kadooğlu, "Bu durum dünya ekonomisi açısından önemli hacimlere sahip şirketler için Çin'in cazibesini yavaş yavaş yitirmesine yol açmaktadır. Geçtiğimiz pazartesi yaşanan krizle birlikte bu durum daha da derinleşmiştir" ifadelerini kullandı.
Dünyanın üretim merkezi konumundaki Çin'de yaşanan krizin, Türkiye için bir fırsata dönüşebileceğini aktaran Kadooğlu, Türkiye'yi "Yabancı yatırımcılar için önemli parametreler olan büyüme, genişleyen pazar, hukuki altyapı, dünya pazarlarına erişim, lojistik altyapının elverişliliği, enerji kaynaklarına yakınlık konularında önemli rekabet avantajlarına sahip ülke" olarak tanımladı.
"Yabancı yatırımcı için Türkiye en fazla umut vaat eden ülke"
Kadooğlu, özellikle son yıllarda yatırımlara verilen devlet teşviklerindeki artış da düşünüldüğünde Türkiye'nin Avrupalı KOBİ'ler için önemli bir yatırım üssüne dönüşebileceğini, böyle bir fırsatın kapılarında olduğunu belirtti. Kadooğlu ayrıca, 30 milyona ulaşan genç nüfusun, gelişen deniz, hava ve kara ulaşımının, uluslararası kurumlarla güvenli ilişkilerin ve AB ile yürüyen müzakere sürecinin önlerindeki fırsat açısından önemli görüldüğünü vurguladı.
Başkan Kadooğlu, şöyle devam etti:
"Çin'de yaşanan son kriz, yatırımcıları yeni ülkelere kaydırabilir. Bu durumda, gelişmekte olan ülkeler arasında, doğrudan yabancı yatırımcı için Türkiye en fazla umut vaat eden ülkedir. Türkiye, dünyanın üretim üssü olmaya en yakın aday ülkesidir. Yeter ki bir an önce siyasi istikrar sağlansın ve şiddet olayları tamamen sona ersin. Ülkemizin barındırdığı potansiyeli açığa çıkarmak için, önümüzdeki fırsatları değerlendirebilmek, çocuklarımıza ekonomisi ve demokrasisi güçlü bir ülke bırakabilmek için ekonomiye odaklanmalı ve sorumluluk almalıyız".