London School of Economics tarafından hazırlanan rapora göre, bu da hedeflenenden beş yıl daha öncesine denk düşüyor. Bunda kısmen ülkenin yenilebilir enerji kaynaklarına büyük yatırım yapması, kısmen de eski kömür santrallerini daha temiz yeni santrallerle değiştirmesi etkili oldu.
Çin dünyada rüzgar ve güneş enerjisine en fazla yatırım yapan ülke. Elektrik üretimi yöntemlerindeki değişiklik, aynı zamanda ülkenin hava kirliliğini azaltma ihtiyacından da kaynaklanıyor.
BBC Türkçe'nin haberine göre, LSE raporunu kaleme alan Fergus Green ve Lord Nicholas Stern, Çin'deki değişimin çapı ve bunun küresel gaz salımı açısından ne anlama geldiği anlaşılırsa, bu yıl içinde Paris'te düzenlenecek olan BM iklim değişikliği konferansının da daha başarılı olacağı değerlendirmesini yapıyorlar.
Green ve Stern'in tahminleri, Çin'de yapılanların küresel piyasalarda temiz mal ve hizmet alımını canlandıracağı, kömür ve diğer bazı hammadde ihracatını gerileteceği yönünde.
Çin Devlet Başkanı Şi Jinping, ABD ile imzaladığı ikili anlaşmada karbondioksit salımını 2030 yılına kadar azaltmayı vaad etmişti. Ancak uzmanlar bunun zamanından önce başlamasının dünyayı rehavete kapılmaya sevketmemesi yolunda da uyarıda bulunuyor.