Anakent Belediye Meclisi CHP Grup Başkanvekili Yaşar Çatak,
TBMM gündeminde olan Belediye Yasası’nda değişiklik öngören
öneriyle, Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek’in
“tüm yakınmalarının” ortadan kaldırıldığını söyledi. Çatak; öneriyle, daha önce
mahkemelerce iptal edilen veya yürütmesi durdurulan Atatürk Orman
Çiftliği’nin (AOÇ) yeniden şekillendirilmesi, Ulus Tarihi Kent
Merkezi, Dikmen Vadisi 4-5 Etap ile Yeni Mamak
Kentsel Dönüşüm Alanı gibi projelerin artık yargıdan dönme olanağının
kalmayacağını vurguladı.
Çatak, TBMM İçişleri Komisyonu’nda görüşülen Belediye Yasası’nın 73.
maddesinde değişiklik öngören öneri konusunda Cumhuriyet Ankara’ya açıklamalarda
bulundu. 2005 yılında yerel demokrasiyi, yerel yönetimleri güçlendirmek adına
çıkartılan, 5216 ve 5393 sayılı yasaların, esas itibarıyla yerel yönetimleri
değil, belediye başkanlarını güçlendirdiğini, anakentlerde, anakent belediye
başkanlarını ilçe belediyeleri karşısında daha da güçlü konuma getirdiğini
belirten Çatak, bu yasaların hazırlık mutfağında olduğu için kimilerinin bunlara
“Gökçek Yasaları” dediğini, Gökçek’in yasalardan, bilirkişilerden, yargı
kararlarından hep yakındığının da bilindiğine dikkat çekti. Çatak, şöyle
konuştu:
“Dikmen Vadisi 4-5 Etap, Mühye 902 Parsel (Güneypark Projesi), AOÇ’nin
yeniden şekillendirilmesi, Ulus Tarihi Kent Merkezi, Yeni Mamak gibi kentsel
dönüşüm ağırlıklı projelerin gerçekleşmeme nedenini Sayın Gökçek hukuk
engellemesi olarak sunmuştur. Bu engeli aşmanın yolu olarak da hep ‘Yeni yasal
düzenlemelerin gereğini’ dile getirmiştir. Başkanın, sözünü ettiği yasal
düzenleme teklifi şimdi TBMM komisyonlarındadır. ‘Kentsel dönüşüm ve gelişim
alanı’nı düzenleyen 5393 sayılı Belediye Yasası’nın 73. maddesinin
değiştirilmesi çalışması sürmektedir. Yasanın yarım sayfa olan madde metni üç
sayfayı bulan bir genişlik içinde adeta yeni bir ‘özel yasa’ niteliği ile
gelmektedir.”
İlçe belediyelerinin eli kolu bağlanıyor
Çatak, şu değerlendirmeyi de yaptı:
“Kentsel dönüşüme ilişkin yeni düzenleme Gökçek’in tüm yakınmalarını ortadan
kaldıracaktır. Ancak, bu düzenleme Büyükşehir’in ilçe belediyeleri üzerindeki
otoritesini/vesayetini daha da arttıran despotik bir düzenlemedir. Bundan böyle
ilçe belediyeleri; Büyükşehir’in onayı olmadan proje uygulayamayacak, kendi
sınırları içinde uygulanan projede imar planı, parselasyon planı, inşaat
ruhsatı, yapı kullanma izni gibi imar işlerinde müdahil olamayacaklardır, işyeri
açma izni belgesi, çalışma ruhsatı dahi Büyükşehir tarafından verilecektir. İlçe
belediyeleri adeta şube müdürlüğü statüsüne indirgenecektir.”
Yasa değişikliğine ilişkin eleştiriler şöyle
* Bugünkü haliyle en az 50 bin metrekare olması gereken kentsel dönüşüm alan
büyüklüğü, en az 5 en fazla 500 hektar olarak esnek tutulmaktadır. Üzerinde yapı
olan olmayan, imarlı imarsız belediye sınırı içindeki tüm alanlar, istenirse
kentsel dönüşüm alanı olarak belirlenecek.
* “Eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek” esası yeni
düzenlemede hayli genişletilerek rekreasyon alanları, kamu hizmet alanları, “her
türlü” sosyal donatı alanları da kapsama alınmıştır. Bu durumda, AOÇ “Rekreasyon
Alanı” olarak kentsel dönüşüme sokulabilecektir.
* Yasa teklifi, kentlinin projeye katılımına “proje demokrasisine” açık
değildir. “konut hakkı” göz önüne alınmamıştır.
* Mevcut yasada kentsel dönüşüm kararı alabilmek için Belediye Meclisi üye
tam sayısının salt çoğunluğunun oyu aranırken, yeni düzenlemede sadece “Belediye
Meclis kararıyla” denilerek nitelikli çoğunluk gözetilmemektedir.
* Öneri hukuku işlevsizleştirmektedir. Kentsel dönüşümle ilgili olarak
-imar-parselasyon planları için- idari yargıda açılacak davalar da “mahkeme
vereceği yürütmeyi durdurma veya iptal kararlarında kanunun hangi maddelerine
aykırılık olduğunu açıkça belirtme zorundadır” hükmü getirilmektedir. Bu durumda
mahkemenin takdir hakkı ortadan kaldırılmaktadır. Oysa ki İdari Yargılama Usül
Yasası (İYUY) Madde 27’de “İşlemin veya eylemin açıkça hukuka aykırı olması
yürütmeyi durdurma kararı için zaten koşuldur.” Ancak, yeni düzenleme bunu
yeterli görmeyerek aykırılığın hangi yasa maddesinde zikredildiğini aramakta
“uygulanması durumunda telafisi imkânsız zararın doğması” halini mahkemenin
takdirine bırakmamaktadır. Bu düzenlemeyle yargının “yürütmeyi durdurma” diye
bir karar vermesi olanağı kalmayacaktır.
* Belediyeyle anlaşma yapmayan gayrimenkul sahiplerine proje alanının
herhangi bir bölümünde belki de en merkezi yerin sahibi olan kişiye en ücra bir
köşede yer verilecek ancak bu durumda kalan kişiler “kamulaştırmasız el atma
davası” açamayacaklardır. Yargıya başvurma gibi anayasal bir hakkı
kullanamayacaklardır.
* 4942 sayılı Kamulaştırma Yasası’nda Bakanlar Kurulu’na verilen kamulaştırma
Belediye Meclisi’ne bırakılmaktadır.