Çevreye Duyarsız Binalarda Yaşıyoruz



İZODER Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği Başkanı Ferdi Erdoğan geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı Onuncu Kalkınma Planı’nda yer alan ‘Enerji Verimliliğinin Geliştirilmesi Programı’nı değerlendirdi. Erdoğan bu değerlendirme kapsamında Kalkınma Planı’nın öngördüğü süre içinde 6.5 milyon konutun ısı yalıtımının yapılmasıyla 46 milyar TL tasarruf elde edileceğini; 51 bin kişiye yeni istihdam sağlanacağını ve 125 milyon ton karbon salımının engelleneceğini ifade etti. Ve hatta, “Isı yalıtımıyla sağlanacak tasarruf miktarı, Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşunun yıllık gelirinden daha fazla” açıklamasında bulundu.

Tablo iç açıcı değil

“Türkiye’de yalıtım sektörünün büyüklüğü nedir?” diye baktığımızda ortaya çıkan tablo çok içi açıcı değil. Yalıtım sektörünün gelişimini gösteren en önemli veri, kişi başı yalıtım malzemesi tüketim miktarları. Yalıtım bilincini Türkiye çapında yaygınlaştırmak amacıyla 1993 yılında kurulan İZODER verilerine göre AB ülkelerinde bu rakam kişi başına 1-1,5 metreküp. Türkiye’de ise bu rakam 0.2 metreküp seviyesinde. Dünya Gazetesi'nden Didem Eryar Ünlü'nün haberine göre, AB ülkelerine oranla altı-yedi kat daha gerideyiz. Yani, enerji verimsiz, sağlıksız, yapı güvenliğinden yoksun, konforsuz ve çevreye duyarsız binalarda yaşamaya ve çalışmaya devam ediyoruz.

İZODER verilerine göre, Türkiye’de yalıtım sektöründe yaşanan gelişmeleri şöyle özetleyebiliriz:

•2002’de yaklaşık 1 milyar TL ciro yapan yalıtım sektörü, 12 kattan fazla büyüyerek bugün 12 milyar TL’yi aştı.

• 2011 yılında ısı yalıtımı alanında yaklaşık 11,7 milyon metreküp malzeme kullanıldı ve sektör yüzde 26 büyüdü. 2012 yılı rakamlarına bakıldığında 14 milyon metreküp ısı yalıtım malzemesi satıldı ve yüzde 20’ye yakın bir büyüme sağlandı. Yalıtım sektöründe, 2013 yılında ortalamada yüzde 10 civarında bir büyüme yaşandı ve yaklaşık 16 milyon metreküp ısı yalıtım malzemesi kullanıldı. 2014 yılında ise yaklaşık 18 milyon metreküp ısı yalıtım malzemesi kullanımı olması ve sektörün yüzde 10’un biraz üzerinde büyümesi bekleniyor.

• 1980 yılından itibaren enerji tüketimi iki kat artan Türkiye’nin, 2013 yılı enerji ithalat faturası 56 milyar dolara ulaştı. Bu ithal enerjinin 25 milyar dolardan fazlasını binalarımızda ısıtma-soğutma- aydınlatma amacıyla harcıyoruz. Tüm yasal düzenlemelere rağmen ülkemizdeki konutların yüzde 85'inde maalesef hala ısı yalıtımı yok.

• Avrupa ülkelerinde sürdürülebilirliğin olmazsa olmaz koşullarından biri olan binalarda ısı yalıtımı uygulamasının önemi AB uyum süreci ile birlikte ülkemizde de daha iyi anlaşılmaya başlandı. 1 Ocak 2011'de yürürlüğe giren "Binalarda Enerji Performans Yönetmeliği" gereğince; yeni inşa edilen binalar için Enerji Kimlik Belgesi alınması zorunlu oldu. Enerji Kimlik Belgesi; binaların enerji ihtiyacı, enerji tüketim sınıfl andırması, yalıtım özellikleri, ısıtma ve soğutma sistemlerinin verimi ile ilgili bilgileri içeriyor.

• Enerji Kimlik Belgesi ile binalar da aynen beyaz eşyalar gibi A'dan G'ye kadar sınıflandırılıyor. En üst sınıfı simgeleyen A grubunda bir eve sahip olmanın ilk şartı ise binanın ısıtma ve soğutma giderlerini yüzde 50'ye kadar düşüren ısı yalıtımına sahip olmasından geçiyor. Belge ile konutların yıllık karbondioksit emisyon salınımları da ölçülüyor.

• Türkiye topraklarının yüzde 92’si ve nüfus yoğunluğunun yüzde 95’i deprem kuşağında yer alıyor. Ülke genelindeki 19 milyon konutta halen su yalıtımı yok. 6.5 milyon konut ise deprem açısından riskli bina statüsünde. Bu yüksek riskli kuşakta can ve mal güvenliğini sağlayabilmek için alınması gereken en temel önlemlerin başında ise uzun ömürlü ve depreme dayanıklı binalar inşa etmek geliyor. Bunun için de, yapıların, öncelikle su yalıtımı ile donatılarak korozyona karşı korunması gerekiyor.