Çevresiyle Dost Binalar, Enerji ve Suda Yüzde 50 Tasarruf Sağlıyor
Yaşadığınız, ya da çalıştığınız bina ne kadar çevreci?
Yani ne kadar su sarfiyatı ve enerji tasarrufu yapıyor? Binada kullanılan
malzeme, çevreye ne kadar duyarlı, peyzajında kullanılan yöntemler çevreci mi?
Peki şu anda içinde bulunduğunuz binaların dünyadaki benzerleriyle birlikte
suyun yüzde 17'sini, ormanların da yüzde 25'ini tükettiğini biliyor musunuz?
Malzeme ve enerjinin doğru kullanılmaması nedeniyle yüzde 40 daha fazla para
ödediğinizin, atmosfere salınan karbondioksitin (CO2) yüzde 33'ünden sorumlu
olduğunuzun farkında mısınız?
Dünyada son 20 yıldır artan çevre dostu ve enerji tasarrufu sağlayan
uygulamalar, Türkiye'de de yaygınlaşmaya başladı. Siemens
Türkiye'nin 2 Nisan'da açılacak Gebze yerleşkesi de
bunlardan biri. Çevreci bina özelliğine sahip yerleşkede, yapım maliyeti yüzde 2
artmasına rağmen, yüzde 50 su, yüzde 25 enerji tasarrufu sağlanıyor.
Redevco İnşaat da, Ankara ve Erzurum'da açmayı planladığı
alışveriş merkezlerinde, Tekfen Grubu ise, İstanbul Levent'te
yükselecek ofis binasında çevreci kriterlerini öne çıkaracak. Firmalar, yeşil
bina özelliklerini dünyada bu alanda kabul gören sertifikalarla da taçlandırmaya
hazırlanıyor.
Bu sertifikalar arasında ABD kökenli LEED (Enerji ve Çevre Dostu
Tasarımda Liderlik), İngiliz kökenli BREEAM (Bina Araştırma
Kuruluşu Çevresel Değerlendirme Metodu) en bilinenleri. Sertifikalar
binadaki uygulamalara göre derecelendirmelere de sahip. Ayrıca ABD rakamlarına
göre bu tür binalarda işletme maliyetleri yüzde 8-10 arasında azalıyor. Bina
ömrü boyunca enerji sarfiyatı yüzde 40 azalıyor. Böylece binaların pazarlama
şansı da artıyor.
Türkiye'deki çevreciler
Türkiye'de ise, henüz çok az da olsa, çevreci bina inşa eden ve sertifika
almak için resmen aday olan binalar var. 2 Nisan'da hizmete girecek Siemens
Türkiye'nin Gebze yerleşkesi de bunlardan biri. Yerleşke, LEED başvurusunu
yaklaşık bir yıl önce yaptı ve açılışı takiben 2 ay içinde sertifikayı alacak.
Yerleşke dünyadaki Siemens işletmeleri arasında "Gold" sertifikasına sahip ilk
fabrika olacak. Çevreci yerleşke, suda yüzde 50, enerjide yüzde 25 civarında
tüketim tasarrufu sağlıyor.
Benzer biçimde Redevco adlı inşaat firması da, Ankara ve Erzurum'da açmayı
planladığı alışveriş merkezlerinde İngiliz BREEAM sertifikası kriterlerini
uyguluyor ve bu sertifikalar almak için başvurmuş durumda. Tekfen Grubu ise,
İstanbul Levent'teki ofis binası için LEED sertifikasına başvurma hazırlıklarını
sürdürüyor.
Ayrıca, İstanbul Levent'teki Sapphire projesi ile Kocaeli Gebze'de kurulu RMI
Türkiye binası da sertifikasız olmakla birlikte çevreci nitelikler taşıyor.
Benzer şekilde İstanbul Ümraniye'de açılan ve AB Çevre Ödülleri Türkiye Programı
"Süreç" kategorisinde birincilik ödülünü kazanan Meydan Alışveriş Merkezi'nin de
çevreci özelliği var. Merkez, doğal bir kaynak olan jeotermi enerji sistemiyle
ısıtılıp soğutuluyor ve jeotermal enerji kullanan Avrupa'daki en büyük ikinci
tesis olma özelliğini taşıyor.
Yapım maliyeti artıyor ama
Siemens Türkiye Gayrimenkul Yönetimi Direktörü Kaşif
Yıldırım'ın verdiği bilgilere göre, LEED Gold
sertifikası Gebze yerleşkesinin yatırım maliyetini yüzde 2 civarında artırmış.
Ancak firmanın yeşil bina uzmanı Cemil Yaman da, Gebze yerleşkesinde standart
binalara göre elektrik, doğalgaz ve enerji sarfiyatında ortalama yüzde 25
tasarruf sağlanacağının altını çiziyor. Su tasarrufunda ise bu oran yüzde 50'ye
çıkıyor. Bu, 600'ün üzerinde personeli olan bu yerleşke için azımsanmayacak bir
tasarruf...
Redevco ise, BREEAM sertifikalı çevreci alışveriş merkezlerinden ilk 2'sini,
2009'un 2. yarısında açmaya hazırlanıyor. Bunlar Ankara'da 50 bin metrekare brüt
kiralanabilir alana sahip Gordion Alışveriş Merkezi ve Erzurum'da 32 bin
metrekarelik brüt kiralanabilir alana sahip Erzurum Alışveriş Merkezi. 2 merkez,
Türkiye'nin BREEAM sertifikasına sahip ilk çevre dostu binaları olacak. Redevco
yetkilileri, Gordion'da elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 50'sinin
kojenerasyon tesisi ile karşılanacağın, tesisin atık ısı, ısıtma ve soğutmada da
kullanılacağını belirtiyor. Böylece enerji tüketiminden kaynaklanan CO2
emisyonunda yıllık 4 bin tonluk azalma olacak. Yetkililer, Gordion projesinde,
BREEAM standartlarında "çok iyi" kategorisini
hedefliyor.
Çevreci bina ne demek?
Çevreci binalarda yüksek teknoloji kullanılıyor. Yeşil binalarda ortamın iç
hava kalitesi ve termal konforu yükseliyor. Binalar, güneş enerjisini
kullandıkları için gün ışığından daha çok yararlanıyor ve ısı verimliliği
artıyor. Su tasarrufu sağlayan tesisat kullanılıyor, yağmur suyu tuvaletlerde
veya peyzajda kullanılıyor. Yapı çeliği dahil yeniden işlenmiş malzeme
kullanılıyor. Doğal aydınlatma ve havalandırma insan sağlığını olumlu etkiliyor.
Hava kalitesinin yüksek olduğu binalarda çalışanların veriminin de yüzde 16-40
arasında arttığı savunuluyor. Üstelik bu binalar, bireyi de çevreci davranmaya
zorluyor.
Sertifika ne getiriyor?
LEED sertifikası almış yapıların maliyetinde yüzde 1-10 arası bir artış söz
konusu. Maliyetin dönüşü ise 1-15 yıl. Yatırım büyüdükçe maliyet azalıyor.
Ayrıca gerekli yasaların olması halinde, bu tür binaların bir bölümü kendi için
ürettiği enerjinin fazlasını şebekeye satabiliyor. Dünyada birden fazla
sertifikalandırma sistemi var. En tanınmışları ABD Yeşil Bina Konseyi'nin
ürettiği LEED ile İngiliz Yeşil Bina Konseyi tarafından üretilen BREEAM. Ayrıca,
Tayvan'da EEWH, Japonya'da CASBEE, Avustralya'da Greenstar gibi sertifikalar da
var. Bazılarının aşırı ticarileşmiş olduğu
savunuluyor.
LEED ve BREEAM'in özellikleri
LEED: Sürdürülebilir arazi, su kullanımında etkinlik, enerji
ve atmofer, malzeme ve kaynaklar, iç hava kalitesi, inovasyon ve tasarım gibi
madde başlıklarında puanlama yapılıyor. Standart, gümüş, altın, platin gibi
derecelerle sertifika veriliyor. Sertifikalar, yeni inşaat ve renovasyon, var
olan binalar, binada yaşayanlar için iç tasarım, evler, mahalle gelişimi gibi
alanlara uyarlanabiliyor.
BREEAM: Küresel atmosfer ve kaynakların kullanımı, yerel
sorunlar, iç ortam ve sağlık ile çevrenin binalara etkisi üzerine yapılan
değerlendirmelerle ve yine puanlama sistemi ile veriliyor. Puanlama, geçer, iyi,
çok iyi ve mükemmel olarak niteleniyor. Sertifika, ofisler, perakende hizmet
sağlayıcılar, endüstriyel işletmeler ve okullar için
veriliyor.
Sertifikasız ama
yeşiller
RMİ: Sertifikasız olsa da
yaklaşık 3 milyon euroya malolan RMİ Türkiye binası, çevreci nitelikler taşıyor.
Betek Boya ve Kimya Sanayi AŞ'ye ait Gebze'deki tesiste bulunan bina, Türkiye ve
Ortadoğu'nun jeotermal enerjiden faydalanan, doğal aydınlatma ve doğal
havalandırma sistemlerine sahip; ortalamanın üstünde bir ısı yalıtım performansı
gösteren ilk yapısı. RMİ Cephe Sistemleri Test ve Simülasyon Müdürü Güneş İnanın
verdiği bilgilere göre, binada yıllık elektrik sarfiyatının 50-55 kWh/m2 olacağı
tahmin ediliyor. İnan, Enerji İşleri Etüd İdaresi'nin resmi olmayan rakamlarına
göre, Türkiye'de bir konutta yıllık enerji sarfiyatının ortalama 250 kWh/m2
olduğunu söylüyor.
Sapphire: Aralık 2009'da
bitmesi planlanan İstanbul Sapphire, çağdaş teknoloji ürünü bir yapı. Bina
Türkiye'nin ilk çevre dostu gökdeleni. Binanın hava sirkülasyonu, cam örtü ve 3
katta bir yerleştirilen hareketli, kontrol edilebilir menfezler yardımıyla
sağlanıyor. Ayrıca 2 cam kabukla örtülü binanın iç mekanları ısıtıldığında ya da
soğutulduğunda daha uzun süre muhafaza edilebiliyor, bu da enerji tüketiminde
yaklaşık yüzde 28 tasarruf sağlıyor. Bu menfezler doğal bir şekilde dış
atmosferdeki havayı içeri alıyor ve iç mekanlardaki hava kalitesi yüksek
tutuluyor.
Dünyadan bir örnek: Hearst
Binası
Ağustos 2006'da açılan New York'taki LEED Gold
sertifikalı 46 katlı Hearst binası, yeşil mimarinin önemli örneklerinden.
Yapının diyagonal dizaynı sayesinde yüzde 20 civarında daha az çelik
kullanılmış. Kullanılan çeliğin yüzde 90'ı yeniden dönüştürülmüş. Binadaki
aydınlatma sensörlerle kontrol ediliyor; enerji kullanımı diğer binalara göre
yüzde 22 daha az. Çatısında toplanan yağmur suyuyla peyzaj bitkileri sulanıyor.
Yüksek-verimli ısıtma ve soğutma sistemi, dışarıdaki havayı binanın yüzde 75'ini
havalandırmak ve soğutmak için kullanabiliyor.
Tekfen'in
yeni projesi LEED adayı
Tekfen Emlak Geliştirme Grubu, "çevre dostu" olma anlayışıyla yürüttüğü
çalışmalarını LEED sertifikası standartları ile uyumlu hale getirmeye
hazırlanıyor. Grubun yakında İstanbul'da başlayacağı Levent ofisi projesi
kapsamında, toplu taşıma kullanımının artırılması, bisiklet kullanımı gibi
alternatif ulaşım sistemlerinin özendirilmesi düşünülüyor. Yağmur ve atık
suyunun toplanarak arıtılması ve geri kullanımı, atık yönetim planı
oluşturulması, verimli su armatürleri kullanılarak su tüketiminin azaltılması da
hedefleniyor. Binanın enerji kullanan sistemlerinin daha verimli hale
getirilmesi ve iç hava kalitesinin yükseltilmesi için gerekli sistemlerin
kurulması, bina kabuğunda kullanılan plantasyon ile gölgelendirme yaparak
soğutma için harcanan enerjinin optimizasyonu ve bina otomasyon sistemleri ile
enerji tasarrufu sağlanması gibi çevre dostu uygulamalar da plan dahilinde.
Enerji tüketiminde en az yüzde 14 tasarruf
hedefleniyor.
Türkiye versiyonu gerekiyor
LEED, BREEAM gibi yapı ve yerleşimleri çevresel etkilerine göre değerlendiren
sertifika sistemleri geliştiren yeşil bina konseylerinin Türkiye'de benzerini
oluşturmak için çalışmalar yürüten Çevre Dostu Binalar Derneği Başkan Yardımcısı
Duygu Erten, LEED ya da BREEAM gibi sertifikalara ait birçok puanın, Avrupa ve
ABD'deki yasalara ve sektörel kodlara bağlı olarak düzenlendiğini belirtiyor.
Dolayısıyla Türkiye'de sertifikasyon sistemi için de acele edilmemeli. Erten'e
göre, zamanla oluşacak yerel know-how sayesinde bu sertifika sistemlerinin
Türkiye versiyonlarının uygulanması mümkün olabilecek. Bunun için bina sahibinin
seçimi ve devletin de katkısı önemli. Erten, "Bu sertifikaların kullanıldığı
ülkelerde hükümetler, vergi ve kredi insiyatifleri gibi teşvikler vererek bu
oluşumun paydaşı oluyor" diyor. Ayrıca Türkiye'ye uygun sertifika sisteminin
gelişmesi için altyapı oluşturmak, kamu ve üniversitelerle ortaklık kurarak
strateji belirlemek ve bir an önce üniversitelerde müfredata eko merkezli eğitim
içerikleri eklenmesine öncülük etmek, ekolojik ürünlerle ilgili yerel
kütüphaneler kurmak gerekiyor.
Siemens Türkiye yerleşkesinde neler
yapıldı?
Peyzaj
* Isı adası etkisini azaltmak için açık renkli malzeme kullanıldı. * Büyük
ağaçlar dikildi böylece gölgeleme artırıldı. * Peyzajda yerel bitkiler
seçildi.
Su tüketimi
* Damlama sulama sistemi kullanıldı. * Peyzajda biyolojik arıtma tesisi
suyu kullanıldı. * Çatıdaki su, lavabo ve tuvaletlere
yönlendirildi.
Diğer çevreci
taktikler
* İnşaat sırasında çıkan naylon, metal, moloz gibi atıkların yüzde 75'i
inşaat alanında kullanıldı. * Çelik, yükseltilmiş döşeme ve betonda
kullanılan uçucu kül dahil inşaat malzemesinin yüzde 35'i dönüşümlü malzemeden
üretildi. * Yüzde 40 oranında yerel malzeme kullanıldı. Nakliyeden doğacak
fosil tabanlı yakıt tüketimi ve CO2 salımı azaltıldı. * Boya, yapıştırıcı,
silikon türü malzemenin kanserojen olmayanları tercih edildi. * Cephe ve çatı
kaplamasında beyaz renkli ve çevreye zararlı olmayan malzeme kullanıldı. Güneş
ışınlarının yüzde 85'i geri yansıtıldı. * Isı simülasyonuyla havanının giriş
çıkış noktaları hesaplandı. Böylece yazın klima kullanımı minimuma
indirildi. * Fabrikaya ait bazı makinelerin motorlarından çıkan ısı ve
çatıdaki güneş kolektörleri lavabolarda kullanılan suyun ısıtılması için
kullanıldı. * Lavabolarda sensorlu ve düşük debili batarya kullanıldı.
Klozetler düşük debili tutuldu. Susuz pisuvarlar
kullanıldı.
Hava kalitesi
* Bina içine yüzde 30 daha fazla taze hava verildi. * Toplantı odalarında
hava kalitesi düştüğü anda otomatik olarak taze hava pompalanacak sensorlar
konuldu.
İklimleme
* Isı geri dönüşümlü klima santrali mantığı kullanıldı. İçeri alınan havanın
ısısı dışarı atılan havanın ısısı ile dengelendi. Böylece ortalama 5 derecelik
ısınma ve soğutma yakıtsız sağlandı. * 4 bin noktadaki sensorlar ile ısıtma
soğutma havalandırma ve aydınlatma otomasyonu sağlandı. * Güneşin binaya
vurma açıları bilgisayarla hesaplandı ve buna uygun güneş kırıcılar kullanıldı.