Cumhuriyet'ten Özlem Güvemli'nin haberine göre, İzmir Bayındır’ın orman köyü olan Dernekli’ye bağlı Marmariç Mahallesi “acele kamulaştırma” riski ile karşı karşıya. Çünkü mahalle halkının burnunun dibinde “Mersinli Rüzgâr Enerji Santralı” kurulacak. Yıllardır yenilenebilir enerjiyi savunan ve köyde Marmariç Ekolojik Yaşam Derneği ve Türkiye Permakültür Araştırma Enstitüsü kuranlar da şaşkınlık içinde rüzgâr enerjisi santralına (RES) karşı mücadeleye başladı. “Hep yenilenebilir enerjileri savunduk ama bu ölçekte, bu saygısızlıkta ve bu yok edici haliyle değil” diyen çevreciler kendi deyimleriyle “beklenmedik bir direniş” başlatarak köylülerle birlikte topraklarını savunmak için harekete geçtiler.
Yander AŞ, Marmariç’in çevresine, kanatlarıyla birlikte 100 metreyi geçen dev rüzgârgülü direkleri dikmek istiyor. Hazırlanan proje tanıtım dosyasında, santral sahasının yerleşim yerlerinden, orman ve tarım alanlarından uzak olduğu belirtiliyor ancak haritalara göre santral sahası Marmariç’i de kapsıyor. Direklerin dikilmesi için ormanda ağaçlar kesilerek 16.2 kilometrekarelik bir koridor açılması da planlanıyor. Mersinli RES, sadece ağaçları kesip köylülerin evlerini, tarlalarını ellerinden almayacak; bölgede yaşayan insanların ve hayvanların sağlığını da tehdit edecek. Bilimsel raporlar, dikilecek türbinlerin, yerleşime yakın mesafelerde yer alması nedeniyle insan ve hayvanlarda ciddi rahatsızlıklara yol açan Rüzgâr Sendromu’na neden olacağını gösteriyor.
‘Doğaya ve insana saygı gerek’
Dokuz şirketin daha bölgede RES yapmak üzere lisans aldığını öğrenen Marmariçliler, projenin iptali için Yander AŞ’ye dava açtı. Projenin durdurulması için de “change. org” üzerinden imza kampanyası başlatıldı. İmza metnini kaleme alan Marmariç Ekolojik Yaşam Derneği üyesi ve Türkiye Permakültür Araştırma Enstitüsü’nün kurucusu Mustafa Fatih Bakır, “Bütün huzurumuzu ve bu köye dair hayallerimizi elimizden almaya çalışıyorlar. Bahçemizi ekerken hayvanlarımıza bakarken, yağmur suyu hasadı yaparken ve enerjimizi küçük ölçekte güneş panelleri ve rüzgâr gülleri ile üretmeye çalışırken, bu konuda eğitimler verirken, şimdi bu dev ve yok edici RES’lerle mücadele etmek zorunda bırakıldık” diyor.
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği üyesi Oya Ayman ve Greenpeace’in eski yöneticilerinden Uygar Özesmi de inandıkları gibi yaşayabilmek için uzun süredir planladıkları kırsala taşınma hayalini bu yaz gerçekleştirdi ve Marmariç’e yerleşti. Bütün yazı evlerinin taşı, harcı, güneş panelleri, yağmur suyu deposuyla uğraşarak geçiren çift, Yander AŞ’nin köylerine RES yapacağını öğrenince kendilerini yine bir mücadelenin içinde buldu. İçinde bulundukları “ironik” duruma dikkat çeken Oya Ayman yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Bizler bugüne kadar iklimi, doğayı ve canlı yaşamını tehdit eden termik santrallar ile nükleerin yerine, öncelikle tüketimlerimizi azaltmamız gerektiğini, gerçekte ihtiyaç duyduğumuz enerjiyi ise yerel ölçekte rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir kaynaklardan sağlayabileceğimizi savunduk. HES’ler gibi, RES’lerin de yenilenebilir enerji kaynağı sayılması ya da enerji üretirken karbon salmıyor olması yeterli değil. Her türlü yatırımda olduğu gibi RES’lerde de doğa ve insan haklarına saygı gerekiyor. Yoksa rüzgâr santrallarının, doğayla uyumlu yaşamak üzere yola çıkan insanların yaşam alanlarını tehdit ediyor olması son derece ironik...”