Çevre Mühendislerinden İğneada Nükleer Santrali için Risk Haritası



"Son dönemde ülkemize ve insanımıza dayatılan nükleer enerji, atık sorunu çözülmemiş, çok riskli, pahalı ve gelişmiş ülkelerce terk edilen bir enerji türüdür" diyen TMMOB Çevre Mühendisleri Odası, İğneada'da yapılması gündemde olan nükleer santral için olası bir kaza durumu için risk etki haritası hazırladı.

Oda tarafından yapılan radyasyonlu parçacık dağılımı modelleme çalışması sonucunda İğneada'da yapılması planlanan nükleer santralde bir kaza olması durumunda İstanbul'un yanısıra Trakya'nın tamamı ile Kuzey Ege'nin büyük tehdit altında kalacağı; ayrıca Marmara, Batı Karadeniz, Kıyı Ege ve Kıyı Akdeniz'in de oluşacak radyasyon bulutundan etkileneceği ortaya kondu. ABD-NOAA kurumu tarafından geliştirilen HYSPLIT modeli kullanılarak İğneada'dan olacak bir radyoaktif serpintinin izleyeceği yolların hesaplandığı çalışmada, 2014 yılının herhangi bir gününde bölgeden atmosfere salınan parçacıkların 4 günlük (96 saat) güzergahları belirlendi. Çalışma, 2014 yılına ait tüm günler için de tekrarlandı.

Oda tarafından konu hakkında yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi:

"Son dönemde dile getirilen İğneada; yaklaşık 20 milyon kişinin yaşadığı ve nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu bölgede bulunması ve Türkiye'yi en fazla etkileyen hava kütlelerinin yolları üzerinde bulunması nedeniyle en riskli alanlardan birisi olacaktır. Her akşam hava durumunu düzenli takip eden sıradan bir vatandaş bile yağışların genellikle Balkanlar üzerinden ülkemize geldiğini bilmektedir.

Nükleer santralin kurulması düşünülen yerin dünyanın en önemli 3 longoz ormanlarından biri olduğu ve 2007 yılında 'Milli Park' olarak tescillenmesi göz ardı edilmemelidir. Bu alandaki Longoz ormanları, Güney Amerika'da bulunan Amazon ve Afrika'da bulunan Kongo subasar ormanları ile birlikte dünyanın en önemli üç subasar ormanından biridir. Bünyesinde nadir görülen kuşları, balıkları, bitkileri barındıran ve çeşitli uluslararası sözleşmeler ile korunan türleri ihtiva etmektedir.

İğneada'da meydana gelecek bir radyoaktif sızıntının İstanbul'un yanısıra nüfus yoğunluğunun çok fazla olduğu Türkiye'nin batı bölgelerini etkileyeceği görülmektedir. Tarım alanlarının, zeytinliklerin ve turizm merkezlerinin önemli ölçüde risk altında kalacağı bilinmelidir. Tüm bu nedenlerle, Enerji Bakanlığı tarafından 5-10 yıllık periyodu kapsayan ve doz hesaplamalarını da içeren daha kapsamlı bir çalışma yapılarak kamuoyuyla paylaşılmalıdır.

Böylesine kritik bir kararda, bilimsel gerçekleri dikkate almadan çok aceleci davranan, bu konuda yıllardır görüş üreten sivil toplum örgütleri ve meslek odaları ile iletişime geçmeden halkımızın geleceğini belirsizliğe sürükleyen, iktidar gücü bile olmayan bir seçim hükümetinin böylesine riskli bir kararı alması ahlaki değildir".