Çevre Bakanlığı ve Paşaköy Muhtarlığı



Antik güzelimiz Allianoi’nin barajda boğulmasına “direniş a-fişleri”nden söz ederken Çevre ve Orman Bakanı’na verilen ödüle “tepki”leri de yazmıştım... (Cumhuriyet-10 Haziran 2010) Çünkü sadece Allianoi’yi değil, Hasankeyf’ten her yere... ülkenin en değerli “kültür ve doğa buluşmaları”nı çağdışı baraj ve HES projeleri uğruna gözden çıkarabilenlerin “çevre hizmet ödülü” alması nasıl alkışlanabilir? Hem de bir bilim yuvamızdan?

Soruya Akdeniz Üniversitesi’nden yanıt beklerken Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan açıklama geldi. Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği, bu köşeye sığamayacak uzunluktaki “bilgilendirme”sinde özetle diyor ki; “Yortanlı Barajı inşaatı 2005’te tamamlanmıştır. 1994-2005 arasındaki kurtarma kazıları için DSİ’den her yıl para aktarılmasının koşulu da barajın engellenmemesiydi. Buna rağmen açılan davalar ve bilimsel raporların gereğini yerine getirmek için bugüne dek su tutulmamıştır...”

Bu sözlerden de anlaşılıyor ki eğer tarih dostlarının hukuk mücadelesi ve “hükümetten bağımsız yargı” olmasaydı, Allianoi çoktan sular altında kalmıştı. Açıklamadaki “bilimsel rapor” ise “antik kenti suya gömerek üzerini kille örtmeyi” önermiş, neyse ki bu “sözde koruma, özde boğma” da yargıdan dönmüştü.

Bakanlıktan ‘övgü’ler

Bakanlık açıklamasının ikinci bölümünde ise ömrü 30 yıl olan sulama barajını 2000 yaşındaki Allianoi’den daha değerli gören Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun ödüllere layık “çevreci”liği övülüyor.. Eroğlu 1994’te İSKİ Genel Müdürü olunca İstanbul’un su havzalarında başlattığı “ağaçlandırma çalışmaları”nı, 2003’te atandığı DSİ Genel Müdürlüğü’nde yurt düzeyine yaygınlaştırmış... 2007’den sonraki bakanlığında ise aynı çalışmalar dünyadaki ilk 3’e girmiş.

Bir bakanlık yazısında bakan hakkında övgüler düzmek, kamu hizmeti terbiyemizde pek rastlanan bir şey değil. Hele aynı yazıda, “kanuni haklarımız saklı kalmak kaydıyla, bu bilgilere köşenizde yer vermeniz, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini sağlayacaktır” demenin, nasıl bir anlayışı sergilediğini bilmem ki kim tanımlayabilir?..

Ne var ki bizler sayın Bakan’ı yakından tanıyoruz. Örneğin İSKİ dönemini anımsıyorum. “içme suyu”muz olan göllerimizin koruma alanlarını imara açan yönetmelik değişikliğinin Mimarlar Odası’nın davasıyla mahkemece iptal edilmesine rağmen aynı değişiklik, “benzer” cümlelerle yeniden yayımlanmış, yine iptal edilince 3. kez, hatta 4. kez devreye sokulmuştu. Yargı durduruyor ama Eroğlu durmuyordu!.. Su havzalarındaki imar talanına “hukukla inatlaşılarak” sağlanan bu desteğin diğer sorumlusu da Belediye Başkanı R.T. Erdoğan’dı...

Veysel Bey’in DSİ Genel Müdürlüğü’nde Allianoi’nin baraja gömülmesi için gösterdiği gayreti ise herkes biliyor. O kadar ki bu antik güzelimizi konu alan TRT belgeselinin “yayından kaldırılması”nda bile etkili olduğu söylendiğinde, kimse hayret etmemişti... Şimdi çevre ve orman bakanıyken de İstanbul’un elde kalan son çevre ve orman değerlerini yok edecek 3. köprü projesine verdiği “çevreci”(!) ve “ormancı”(!) destek, tarihe kim bilir nasıl geçiyordur...

100 yıllık gelenek!

Bakanımız, tarihi kentleri sulara gömüp akarsularımızı rant HES’lerine teslim ederek çevre ödülü alırken Allianoi’nin bulunduğu “Paşaköy” muhtarı Adnan Çelik bakın neler yazıyor: “Eski eserden oldum olası korkmuşuzdur... 100 yıl önce dedelerimiz Zeus Sunağı kaçırılırken İstanbul’a karşı gelmediler. 100 yıl sonra da Allianoi’nin sulara gömülmesinde derdimizi Ankara’ya anlatamadık diyeceğiz.” (15 Haziran 2020-Bergama Çağdaş Gazetesi)

Yok mu bu muhtarımıza gerçek çevre ödülü verebilecek bir üniversitemiz?