Çeşme’de ‘Dubai Rüyası’



“Çeşme Yarımadası İzmir’den ayrı düşünülemez. Doğasını ve kültürünü yaşatarak metropolle bütünleşmesini sağlayacak dengeli bir gelişmeyi şimdiden planlamalıyız...”

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun 2008 başlarında uzmanlarla paylaştığı bu görüşü, ilerleyen aylarda uygulamaya dönüştü. Yarımadadaki belediyelerden de görüşleri alınarak meslek odaları ve akademik çevrelerin katılımıyla ulusal ölçekte bir “fikir yarışması” düzenlendi. Farklı uzmanlıklardan birikimli hocaların oluşturduğu jürinin seçtiği en başarılı fikir projesinin temel yaklaşımları ise özetle şöyleydi:

“Yarımada nüfus ve yapı yoğunluğu baskısından korunmalı; ilçe, belde ve köyler özgün yerel kimliklerini koruyarak gelişmeli; doğaya ve tarihsel çevreye uyumlu turizm türleri yeğlenmeli; İzmirlilere kuşaktan kuşağa sakin ve dingin bir yaşam ortamı sağlamalı...”

Şimdi, 29 Mart’ta seçilecek belediye başkanlarının elinde, 2008 sonlarında resmen açıklanan işte bu “yol haritası” olacak. Yani, ne yapacakları ve hem kentlerine hem de tüm yarımadaya nasıl davranmaları gerektiği “bilimsel olarak ve ayrıntılarıyla belirlenmiş” durumda...

İzmir Büyükşehir Belediyesi ülkede eşi olmayan böylesine değerli bir armağanı yarımadaya sunarken AKP’nin Çeşme Belediyesi başkanı adayı Mehmet Ali Gökçeoğlu, yarışmayı kazanan fikirlerin tam tersini öngören fantastik projeleriyle oy istemeye başlamasın mı?

Aslında, bir “harita mühendisi” olarak aynı düşünceleriyle geçen seneki yarışmaya da katılması mümkünken bunu yapmamış. Dahası, iddialı bir aday olmasına rağmen yarışmayı ve sonuçlarını da belli ki incelememiş.

Herkesin “hayret”le baktığı, izlediği seçim afişlerindeki resimli projeleriyle Çeşme’de “ikinci Dubai”yi yaratacağını söylüyor. İzmirli mimarlar da İstanbul’daki “Dubai Kuleleri şımarıklığı” yargı kararıyla engellenince, AKP’lilerdeki “Arabistan hayranlığı”nın bu kez de “Ege’de depreştiği” yorumunu yapıyorlar.

Çünkü bilim ve kültür çevrelerinin “Çeşme özgün kimliğiyle gelişmeli” kararını umursamayan Gökçeoğlu bakın nelere söz veriyor: “Dubai’deki Palmiye Adası’nın benzeri; dünyanın en yüksek binası olarak, her katı ayrı dönen Burgu Towers; uzay mekiği şeklinde 35 metre havalanabilecek UFO uzay kabin restoranları ve teleferikler...”

Vaktiyle sağcılar, Türkiye’nin “küçük Amerika” olacağını söylerlerdi. Nitekim tarihi kent dokularını aynı masalla apartmanlaştırdılar... AKP’den bu yana ise “küçük Dubai” rüyalarıyla yaşadıkları anlaşılıyor...