Cerattepe Murgul Olmasın!



Radikal'den Serkan Ocak'ın haberine göre, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "Hukuki süreç tamamlanana kadar faaliyet olmayacak" demesine karşın Artivin'de Cerattepe hassasiyeti dinmiyor. Başbakan'la bu görüşme yapılırken maden şirketine yer tahsis edilmesi endişeleri taze tutuyor. Ahali, iş makineleri bölgeden inmedikçe rahat etmeyecek gibi görünüyor. Bu korkunun kaynağıysa, yıllarca bakır madeni çıkarılan ve artık korku filmi setini andıran komşu ilçe Murgul örneği

Sadece Artvin kent merkezini görseniz o kadar etkilenmeyebilirsiniz. Ama kent merkezinden 15 kilometre yukarıya, Cerattepe ’nin bulunduğu Kafkasör Yaylası’na çıktığınızda aslında nasıl bir cennette olduğunuzu anlıyorsunuz: Ladin, kayın, göknar, sarıçam, kızılağaç, kestane, meşe, gürgen... Nefes aldığınızı hissediyorsunuz.

Ama aşağıda, kent merkezinde nefesler tutulmuş durumda: Daha girdiğimiz ilk restoranın yan masasından şu sesler yükseliyor: “Polise bizden kimse taş atmadı”, “Gazdan kaçarken bacağı kırılan kadın Ankara’ya gitmiş”, “Cengiz (madeni işletecek holding) iş makinelerini çekmezse bu iş bitmez”...

30 yıllık süreç

Cerattepe’nin ‘yeşil’ mücadelesi yeni değil. 1986’da yapılan ilk sondaj çalışmalarından beri direniyorlar. Son büyük mücadele geçen temmuzda başladı. Cengiz Holding yetkililerinin madencilik faaliyeti yapılacak Cerattepe’deki alana gittiğini öğrenen bölge sakinleri 24 saat esaslı nöbete başladı. Nöbetin 245’inci günü şirkete ait iş makineleri, polis-asker desteğiyle alana götürülmek istendi. Ne olduysa o dakikadan sonra oldu. Artvin halkı günlerce polisle çatıştı.

Bölgedeki mücadeleye Yeşil Artvin Derneği önderlik ediyor. Altında 60’tan fazla sivil toplum örgütü var. Sağcısı solcusu, meslek odaları, siyasi partiler, herkes bu derneğin kararlarına göre hareket ediyor.

Çatışmaların başlamasıyla Başbakan Ahmet Davutoğlu dernekten 14 kişilik bir heyeti Çankaya Köşkü’nde ağırladı. Beş saat süren toplantının sonunda ‘Hukuki süreç tamamlanana kadar madencilik faaliyeti yapılmayacağını’ söyledi.

Ancak tam da o sıralarda Cerattepe’de hareketlilik vardı. Orman bölge müdürlüğünün temsilcileri şirkete yer tahsisi yapmıştı.

Son durum

Davutoğlu’nun açıklamasıyla güvenlik önlemleri kısmen gevşetilmiş durumda.

1 kişilik bir heyetin cumartesi günü maden bölgesinde inceleme yapmasına valilikten izin çıktı.

Başbakan’ın açıklamasına rağmen yer tahsisi yapılması kuşkuları artırıyor.

Ama halk kararlı: Makineler aşağı inene kadar mücadele devam edecek.

Bölücü değil, Artvinliyiz biz!

Remzi Keskin (Emekli maden çalışanı): Sonumuz Murgul gibi olur

“56 yaşındayım. 26 yıl Murgul’daki Karadeniz Bakır İşletmeleri’nde çalıştım. Topografi uzmanıyım. Burası heyelan bölgesi. Kapalı galeri de olsa bir yerden çıkardığı toprağı diğer yere dolduracak. Tam dolduramazsa ne olacak? Heyelan... Murgul şu anda yaşanmaz halde. Eğer burada madencilik yapılırsa sonumuz Murgul gibi olur...”

Miyesser Şeyhoğlu (Emekli maden çalışanı): Burada da mı zehir soluyalım?

1950’de Murgul’a çalışmaya gittim. Yıllarca zehir soluduk. Bedava ev verseler yaşamam. Emekli olduktan sonra kaçarak Artvin’e geldim. Zehrin ne olduğunu bildiğim için maden eylemine en önde gittim. Eğer burada maden çıkarılırsa aynen Murgul olur. O zaman 10 kuruş emekli maaşımla göçüp giderim buradan.

Neşe Karahan (Yeşil Artvin Derneği Başkanı): Vali de onlara katıldı

'Buraya bölücüler geliyor’ söylemleri, şirketin kirli oyunları. Buna Artvin Valisi de dahil oldu. Halkın valisi olması gerekirken... Şimdi de “Alman Vakıfları destekliyor” deniliyor. Bu, Artvin halkının yaşamsal mücadelesi. Zaten iklim değişti, sağlıklı hale getirmek gerekirken bir de madencilikle uğraşıyoruz.

Yağmur Tanyer (Öğrenci): Bizi akraba gibi karşıladılar

“İstanbul Üniversitesi’nde hukuk okuyorum. Hukuk öğrencisi olunca bu tür şeylere karşı daha hassas oluyorsunuz. Ağaç kesmek yalnız bir kişinin ya da bir şehrin sorunu değildir. Arkadaşlarımla Artvin’e geldim. Yalnız olmadıklarını bilmelerini istedik. Herkes akrabalarımızmış gibi karşıladı bizi. İki günde bir sürü dostumuz oldu.”

Uğur Karakuş (İstanbul’da yaşayan Artvinli öğretmen): 200 kişi geldik

Artvinliyim. 29 yaşındayım. Coğrafya öğretmeniyim. İstanbul’da çalışıyorum. Çok göç veriyoruz ama Artvin’de okuma-yazma oranı çok yüksektir. İstanbul’da Artvinliler sürekli irtibat halindeyiz. Olayı duyar duymaz İstanbul’dan 200 kişi otobüslerle Artvin’e geldik. ‘Dışarıdan geliyorlar’ dedikleri işte bizleriz.

Leyla Aydemir (Kuaför): Ceynemoldaget!

Watsapp’ta grup kurduk: Ceynemoldaget (Cehennem ol git)... Yaklaşık 100 kişiyiz. Eylem olacağını duyunca kilidi vurduk dükkânlara, koştuk alana. Yazın sürekli Kafkasör’e çıkarız. Maden yapılırsa nereye çıkacağız? Bizi oyalamaya çalışıyorlar. Bizim sokak kavgamız bile olmaz. Eylem bilmezdik, burada eylemci olduk.

Perihan Karakuş (Esnaf): Bizim denizimiz yok, yeşilimiz var

Polis müdahalesi olduğunda evime yaralılar geldi. Yemekler yaptım, anahtarımı bıraktım insanlar kullansın diye. Bizim denizimiz yok, sadece yeşilimiz var. Sahip çıkmak boynumuzun borcu. Artvinli kadınlar olarak eyleme gittik. Polisten tekme yedik, ilk kez biber gazına maruz kaldık. Küfrettiler bize. Ne için?

Dünyanın sayılı güzelliklerinden

Artvin, sahip olduğu Çoruh Vadisi, Karçal ve Yalnızçam dağlarından oluşan üç önemli bitki alanı, iki milli park, üç tabiatı koruma alanı, bir tabiat parkı, bir gen koruma ormanı, iki yaban hayatı koruma sahası, ilk ve tek biyosfer rezerv alanıyla korumada en hassas yörelerimizden biri.

Cerattepe, dünyanın 100 doğal ormanından biri. Dünyanın en yaşlı ve en zengin bitki örtüsüne sahip 25 eşsiz noktasından. 165’i endemik 1400 bitki çeşidi var. Bu bitkilerin de yaklaşık 250’si nadir, 120’ye yakını Avrupa kıtası ve küresel ölçekte yok olma tehlikesi altında.

Yırtıcı kuşlar Cerattepe’de konaklayıp yollarına devam ediyor. Cerattepe’nin etrafındaki Atabarı Kayak Merkezi, boğa güreşlerinin yapıldığı arena, Orman Bakanlığı’nın ilan ettiği Kent Ormanı, Hatila Milli Parkı izin verilen madencilik sahasının içinde yer alıyor.

Yargı şirketlerin hızına yetişemiyor

* 1986: MTA tarafından ilk sondaj.

* 1993: Arama çalışmalarının getirdiği çevre sorunları halkın dikkatini çekiyor.

* 1995: Yeşil Artvin Derneği’nin kuruluşu... Sonuç: Kanadalı Cominco Madencilik şirketinin madencilik projesi rafa kalkıyor.

* 2002: Cominco arama haklarını yine Kanadalı İnmet Mining’e devrediyor.

* 2009: İlk hukuki süreç başlıyor. Dernek ve baro ruhsatların iptalini talep ediyor. İptal kararları Danıştay tarafından onaylanınca bu şirket de Artvin’i terk ediyor.

* 2012: Cerattepe’de üçüncü dönem: Enerji ve Tabîi Kaynaklar Bakanlığı Cerattepe ve Genya Dağı ruhsat alanlarının yeniden ihale ediyor. İhale adrese teslim gibi: Şartnamenin koyduğu kriterleri yalnız Samsun’da bulunan Cengiz İnşaat’ın sahibi olduğu Eti Bakır tesisleri karşılıyor...

* 2013: ÇED Olumlu kararına karşı 283 kişi iptal davası açıyor.

* 2014: Temmuz’da yedi bilim insanı 35 sayfalık rapor hazırlıyor. Raporda kesin bir ifade var: Ya Artvin ya da maden... Yıl sonunda Rize İdare Mahkemesi ÇED Olumlu kararının iptaline karar veriyor.

* 2015: Danıştay 14. Dairesi itirazları reddiyor ve maden projesi yargıya tosluyor. Arvinliler bu haberi sokağa çıkarak kutluyor. Ancak şirket durmuyor, jet hızıyla ikinci kez ÇED olumlu kararı alıyor.

* 14 Mart 2015: Alınan ikinci ÇED için de iptal davası açılıyor. Rize İdare Mahkemesi bilirkişi keşfi için 14 Mart’a gün veriyor.

* Temmuz 2015: Şirket yetkilileri maden sahasını teslim almak için girişimde bulunuyor. 24 saat esaslı nöbetler başlıyor.

* 17 Şubat 2016: Polis ve asker eşliğinde şirkete ait araçlar Cerattepe’ye çıkıyor. O gün bugündür asker Cerattepe’nin önündeki barikatlarda bekliyor.