5. Çelik Teknoloji Semineri boyunca iş güvenliği ile ilgili tüm detaylar, konunun uzmanı Dr. Ali Rıza Tiryaki tarafından aktarıldı. İş sağlığı ve güvenliğini çelik sektöründe yerleşik bir kültür haline getirecek tüm yöntemlerin masaya yatırıldığı seminerde, öncelikli olarak meslek hastalıkları ile ilgili bilgiler paylaşıldı.
Dr. Ali Rıza Tiryaki Türkiye’de, en iyimser tahminle 36 bin yeni meslek hastalığı beklenirken, tespit edilebilen vaka sayısının 400 civarında olduğunu, mevcut tanı sistemleri nedeniyle tespit edilememiş vakalar bulunduğunu belirtti. Tiryaki, ÇSGB tarafından yayınlanan Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Politika Belgesine meslek hastalığı tanı sistemlerinin geliştirilmesi ve meslek hastalığı vaka sayısı tespitinin yüzde 500 artırılması hedefinin konduğunu, bu konuda ulusal bir seferberlik ilan edildiğini ifade etti.
6331 sayılı İşçi Sağlığı Güvenliği (İSG) yasası ve yenilenmiş mevzuatın getirdiği uygulamalar ile ilgili bilgiler paylaşan Tiryaki tarafından katılımcılara; meslek hastalığı riskinin yönetimi sorumluluğu ve stratejik bir öncelik olarak çelik sektöründe mesleki sağlık gözetimi ile bilgiler, iş sağlığı güvenliği iklimi, iş sağlığı ve güvenliği kültürünün inşa süreçleri anlatıldı.
Dr. Ali Rıza Tiryaki seminer boyunca Türkiye’de yaşanmış vaka örnekleri ile ilgili bilgileri de paylaştı. Tiryaki son olarak; “bir kurumda iş sağlığı ve güvenliği kültürünün inşa edilebilmesi için öncelikle üst yönetimin güçlü, görünür, tutarlı liderlik sergileyip, yeterli kaynak ayırarak işi sahiplenmesi, takip etmesi ve bütün çalışanlara katılım ve katkı imkânı sağlaması gerekiyor. Sadece uzmanlar veya yöneticilerin çabaları ile değil, sağlıklı ve güvenli çalışma koşulları ve ikliminin yaratılması için sağlık ve güvenliğin bir değer olarak benimsenmesi, bütün çalışanların işbirliği, dayanışma içinde hakikaten gönülle, el ele vererek sağlık ve güvenlik için dayanışması, bir birine göz kulak olması gerekiyor" dedi.
Açılış konuşmasını yapan Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci ise, “Çelik sektörü olarak son iki yıldır üretim ve ihracatta zorlu bir süreçten geçiyoruz. Tüm olumsuz koşullara rağmen bir yandan mevcut ihracat pazarlarımızı korumak, geliştirmek, yeni ihracat pazarları bulmak için çalışıyor, bir yandan da sektörümüzün rekabet edebilir ve sürdürülebilir gelişimine yönelik idari ve teknik konulara yoğunlaşıyoruz. Ülkemizde halen üretilemeyen ve ithalat ile karşılanan çelik ürünlerinin üretilmesi, yüksek katma değerli ürünlerin geliştirilmesi ile ihracatın önündeki teknik engellerin kaldırılması sektörümüzün ilerlemesini sağlayacak öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor” dedi.
Namık Ekinci, “Elbette belirlediğimiz bu hedeflerimizi gerçekleştirebilmek ve sektörümüzün sürdürülebilirliği için üretimimizin her aşamasında iş sağlığı ve güvenliği de bizim olmazsa olmazımız. Çünkü çelik sektörünün üretim aşamaları ve üretim ortamında oldukça zorlu koşullar mevcut. Kazasız üretim amacıyla tüm faaliyetlerimizde iş sağlığı ve güvenliği birincil önceliğimiz olmuş ve olmaya da devam edecektir. En değerli varlığımız olan çalışanlarımızın zarar görmesini engellemek için de potansiyel tehlikelerin tanımlanması, risklerin değerlendirilmesi, belirlenen risklere karşı tüm tedbirlerin alınması ve iş güvenliği performansımızın sürekli iyileştirilmesi ve kazasız çelik üretiminin sağlanması bizim sorumluluğumuz. Ayrıca sadece devletin yasal düzenlemeleri yeterli değildir, iş sağlığı ve güvenliğini kültür olarak ileriye taşımak için başta çalışanlar olmak üzere tüm sanayicilerin, odalar ve mesleki kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının elini taşın altına koyması gerekir. Ancak bu şekilde iş güvenliği ve sağlığının kurum kültürü haline gelerek yerleşeceğini ve sürdürülebilir olacağına inanıyorum” diyerek sözlerine son verdi.