Meksika'nın Cancun kentinde düzenlenen
BM İklim zirvesinin ikinci haftasına kilit konularda uzlaşma
ümidiyle başlandı. Bununla beraber BM içindeki çeşitli bloklar arasındaki kökten
görüş farklılıkları da gözden kaçmıyor.
BBC çevre muhabiri Richard Black, zirveye katılan diplomatik
çevreler ve iklim kuruluşlarının, geçen Aralık ayında
Kopenhag'daki iklim zirvesinde olanların tekrarını yaşamamak
için çaba sarfettiklerine dair işaretler aldıklarını söyledi.
Kopenhag'daki görüşmeler, bağlayıcı ve küresel düzeyde geçerli bir anlaşma
sağlanamadan sona ermişti. 193 ülkeden delegenin bulunduğu zirvede sadece
"küresel sıcaklık artışının 2 santigrat dereceyle sınırlanması" ihtiyacını
tanıyan ve ABD'nin girişiminde hazırlanan bir iklim anlaşması not edilmişti.
Anlaşma, kalkınmakta olan ülkelere önümüzdeki üç yıl içinde 30 milyar dolar
yardım sözü veriyor, 2020 yılına kadar iklim değişikliğiyle mücadelede yoksul
ülkelere bilhassa özel sektörden 100 milyar dolarlık bir yardım hedefinin
çerçevesi çiziliyor.
Kyoto Protokolü
Kyoto Protokolü'nün süresi 2012 yılında doluyor, dolayısıyla bu tarihten
sonrası için, sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkelerin vaatleri, ayrıca
2012'den itibaren gaz salımlarında yapılacak ek kesintilerin boyutlarının
belirlenmesi gerekiyor. Çeşitli görüşleri temsil eden sayısız heyet, yıl boyunca
temaslarda bulundu, uzlaşmayı Kopenhag'dan bir öteye taşıyabilmek için yeni
seçenekler geliştirmeye çalıştı.
Bazı konularda bu çabaların meyve verdiği anlaşılıyor. Zirve sonunda
yayımlanacak taslak metin devamlı değişiyor ancak hafta sonunda yayımlanan
versiyonu, genel anlamda kabul gördü. Bununla beraber zengin ülkelerin Kyoto
Protokolü gereği gaz salımlarında daha fazla kesinti yapmaları konusunda ve
aşılması kilit önem taşıyan fikir ayrılığı hala varlığını koruyor.
Rusya ve Kanada'nın desteğini alan Japonya, daha fazla kesinti yapmama
konusunda kararlı görünüyor. Bu da kuşkusuz kalkınmakta olan bazı ülkelerin
tepkisini çekti. Kalkınmakta olan ülkeler, zengin devletleri on yılı aşkın bir
süre önce verdikleri sözden dönmekle suçluyor.
Müzakereciler ve taraf hükümetler, Cancun'daki zirveden olumlu duygularla
ayrılmak istiyorlarsa önümüzdeki hafta boyunca bu türden güçlüklerin üstesinden
gelmek zorundalar. Kimse Cancun'dan büyük bir anlaşmanın çıkmasını beklemiyor
ancak iklim sürecinde geriye değil, ileriye dönük adımlar atıldığını görmek,
herkesin arzusu.