Doğu Karadeniz'de yapılan hidroelektrik
santrallerinden (HES) dere yatağına yeteri kadar su bırakılmaması
halinde bölgedeki sucul yaşam ve endemik türlerin yok olacağı iddia edildi.
Çevreci örgütler, Rize'nin Güneysu ve İkizdere
ilçelerinde deneme üretimine başlayan HES'lerden yatağa vaat edildiği miktarda
''can suyu'' bırakılmadığını, hatta suyun gece tamamen
kesildiğini öne sürerek, tepki gösteriyor.
DSİ,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK
verilerine göre, ülke genelindeki dere ve vadiler üzerinde kamu ve özel sektöre
ait 187 adet HES işletme halinde bulunuyor. Bunların dışında
inşa çalışması devam eden 145, proje aşamasında olan 1576 civarında HES
bulunuyor. Planlama aşamasında olan 325 HES ile birlikte bu sayının 2
bini geçmesi bekleniyor.
Rize'de ise 130'a yakın HES yapılması
planlanıyor. Ülke genelinde inşa halindeki 145 HES'ten 23'ü Rize'de bulunuyor.
Rize'nin Güneysu ilçesinde Gürgen Deresi üzerinde yapımı tamamlanan Kale HES ile
İkizdere ilçesinde, İkizdere Deresi üzerinde kurulan Cevizlik HES deneme
üretimine başladı. Deneme üretimiyle birlikte çevre örgütleri de ''derelerin
kuruduğu'' iddiasıyla bu duruma tepki gösterdi.
Gürgen Deresi'nde,
santralin suyun bir bölümünü tünele aldığı Başköy ile tekrar yatağa bıraktığı
Güneysu arasındaki 4 kilometre, İkizdere Deresi'nde ise Cevizlik köyü ile suyun
tekrar dereye bırakıldığı Armutlu köyü arasındaki 8 kilometre boyunca dere
yatağına sadece ''can suyu'' olarak belirlenen su bırakılıyor. Bu duruma da
tepki gösteren çevreci örgütler, ''can suyu'' olarak belirlenen miktarın zaten
az olduğunu, ancak firmaların belirlenen bu miktarı bile dereye bırakmadıklarını
iddia ediyor.
''Akış hızı da az olacağı
için risk doğar''
Rize Üniversitesi Su
Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Davut Turan, AA
muhabirine yaptığı açıklamada, İkizdere Deresi Cevizlik HES'de dere yatağına
taahhüt edilen saniyede 2 bin 800 metreküp su bırakılması halinde deredeki canlı
yaşamın pek fazla etkilenmeyeceğini belirterek, ''Ancak bırakılan su birkaç yüz
metreküp olursa deredeki canlı yaşam mutlaka etkilenir. Sonuçta su, deredeki
canlılar için yaşam kaynağıdır. Suyun çok az bırakılması durumunda akış hızı da
az olacağı için risk doğar'' dedi. Bu nedenle deredeki balık sayısının da önemli
ölçüde azalacağını ifade eden Turan, ''Bu durumda hem balık türleri hem de
popülasyonu azalacak. Ayrıca, derelerde balıktan başka omurgalı ve omurgasız
canlılar da var. Bu canlılar da suyun azlığından olumsuz etkilenecek'' diye
konuştu.
''Önce Gürgen, sonra İkizdere
Deresi kurudu''
Çevreci örgütler,
HES'lere, doğayı tahrip ettiği ve sucul yaşamı önemli ölçüde etkilediği
gerekçesiyle karşı çıkıyor. Derelerin Kardeşliği Platformu Dönem Sözcüsü
Ömer Şan Rize'de deneme üretimine geçen HES'lerin dereye ''can
suyu'' olarak bırakmayı taahhüt ettikleri su miktarını bırakmadıklarını ileri
sürerek, ''Önce Güneysu'da Gürgen Deresi kurudu, sonra da İkizdere Deresi.
İkizdere'de dereye saniyede 2 bin 800 metreküp su bırakılacağı taahhüt
edilmişti. Ama bırakılan su birkaç yüz metreküpü geçmiyor. Hatta geceleri hiç su
bırakılmıyor. Bırakılan miktar ise deredeki canlı yaşam için yeterli değil''
dedi.
Doğu Karadeniz'de pek çok endemik bitki ve balık türü bulunduğunu,
son yıllardaki küresel ısınmanın da etkisiyle derelerdeki suyun azaldığını
vurgulayan Şan, şunları kaydetti:
''Küresel ısınmanın etkisiyle suyu
azalan dereler HES'lerle birlikte tamamen susuz kalma tehlikesiyle karşı
karşıya. Bu da yörede çok sayıdaki endemik türün yok olması anlamına gelir.
Bölge, doğal yaşlı ormanları, orman gülü çalılıkları, göl ve akarsu kenarlarında
sayısız ekosisteme sahip, pek çok endemik bitkiye ev sahipliği yapıyor.
HES'lerin milyonlarca dolarlık yatırım yaptığı söyleniyor. Peki yok olan bir
alabalık türünün yeniden üretilebilmesi kaç milyon dolarla mümkündür?''
Şan, HES'lere karşı mücadelelerinin devam ettiğini, ''Bugüne kadar ülke
genelindeki HES'lere 70 dava açtık. Bunlardan 38'i sonuçlandı. Davalardan
37'sinde yürütmeyi durdurma veya iptal kararı çıktı. İdare mahkemesinin
aleyhimize sonuçlandırdığı tek dava olan Cevizlik HES ile ilgili Danıştay'da
açtığımız dava da devam ediyor'' dedi.