TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, Çamlıca Tepesi’ne yönelik planlama çalışmaları ile ilgili bir basın duyurusu yaparak, 1. derece doğal sit alanı ve İstanbul için simgesel peyzaj varlığının yapılaşmaya açıldığını belirtti. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, süreç içerisinde öğrendikleri yarışma ile ilgili olarak tüm meslektaşlarını, yüzyılın 'yaşanılır' kentlerinin tartışıldığı bugünde duyarlı olmaya, mesleki değerleri ve ilkeleri önemle korumaya davet etti.
Basın duyurusunun tamamı ise şöyle;
"İstanbul’u İstanbul yapan tarihi, kültürel ve doğal değerler, bugüne değin görülmemiş bir biçimde hızla ve tartışılmadan yok ediliyor. Sürecin sorumluları ise; söz konusu değerleri korumak, yaşatmak ve gelecek kuşaklara iletmek adına milletten yetki alarak tarihi ve toplumsal bir sorumluluk üstlenmiş olan yöneticilerimizdir.
UNESCO Dünya Mirası listesindeki eşsiz kent İstanbul’un özgün siluet, topografya ve coğrafya değerlerine karşı gelişen hoyrat ve sorgusuz imar faaliyeti, son dönemde sadece ulusal düzeyde değil, uluslararası platformlarda da ciddi tepki ve eleştiriler alarak, farklı kurumlardan yönetimlerimize uyarıların gelmesine neden olmuştur.
Asli görevi, doğal, kültürel ve tarihi değerlerimizi korumak olan, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ise bugün olağanüstü yetkilerle donatılarak elde ettiği tek merkezli karar erkini, kamu yararını ve çevre değerlerini titizlikle korumak yerine, tarihimizde görülmemiş hızda ve anlayışta hukuksuz ve plansız bir yapılaşma sürecini desteklemek yönünde kullanmayı yeğlemektedir.
İktidarın 'ileri demokrasi' söylemi altında gerçekleştirilen ve rant çılgınlığına dönüşen bu süreç, toplumda ciddi bir endişe yaratarak hukuka olan güven duygusunu da yok etmiştir. Evrensel, bilimsel, mesleki ve etik her türlü ilke yok sayılarak gerçekleştirilen bu imar sürecinde, ortak aklın ve çağdaş bilimsel ölçütlerin değil, kısa erimde elde edilecek rant anlayışının ve serbest piyasa politikalarının kuralları işletilmektedir.
İstanbul'un ve topografyasının önemli simgesel peyzaj varlığı olan eşsiz doğal sit alanı Çamlıca Tepesi’nin, T. C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı marifetiyle yapılaşmaya açılması da bu konuda karşı karşıya kaldığımız en ciddi tehditlerden birisidir.
Süreç; Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın 29 Mayıs 2012 tarihinde yaptığı, Çamlıca Tepesi’ne tüm İstanbul’dan görülebilecek bir cami yapılacağını açıklamasıyla başlamış, yüzyıllardır korunmaya çalışılan biricik İstanbul ve Boğaziçi kent siluetinin odağındaki Çamlıca Tepesi, bu açıklamadan bir hafta sonra, 4 Haziran 2012 günü '1/5000 Ölçekli Nazım ve 1/1000 Ölçekli Büyük Çamlıca Özel Proje Alanı' adı altında 'makam oluru' ile yapılaşmaya açılmıştır.
Yaklaşık 150 bin metrekarelik kamuya ait doğal sit alanının yarısını dini tesis, diğer yarısını ise turizm alanı olarak yapılaşmaya açan karar, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ulusal ve evrensel koruma ilke mevzuatları ve hukuku yok sayılarak, hiçbir kurum, kuruluş görüşü alınmadan, 644 sayılı KHK'nın sağladığı hukuksuzluk şemsiyesi altında 'resen ve sessizce' onaylanmıştır.
Bu karar öylesine sessiz alınmıştır ki; bu konudaki asıl yetkili ve bilgili olması gereken T.C. Kültür ve Turizm Bakanı 'plan' onaylandıktan bir hafta sonra yazılı ve görsel basına Çamlıca Tepesi ile ilgili herhangi bir cami projesinin olmadığı ve insansız bir alana cami yapmanın mütedeyyin çevreler tarafından dahi ihtiyaca ve inanca uygunluğunun tartışıldığı konusunda açıklamalar yapmıştır.
Ancak T.C. Kültür Ve Turizm Bakanının bu açıklamasının hemen ardından Kahramanmaraş Belediyesi İmar Müdürü bir meslektaşımızın Başbakanın isteği üzerine cami projesinin başına getirildiği açıklamaları yeni bir tartışma sürecini başlatmıştır.
Böylelikle, konu, camii projesinin gereği ve elde edilme yöntemi tartışmasına dönüştürülmüş, yaklaşık 150 bin metrekarelik kamu alanının 'dini tesis' alanı kadar bir kısmının da 'turizm alanı' olarak yapılaşmaya açıldığı gerçeği unutturulmuş; özgün ve kendisi İstanbul’un simgelerinden olan tepenin asla ve hiçbir koşulda yapılaşmaya açılmaması, bir kamu değeri, bir doğal sit alanı olarak korunması ve yaşatılması düşüncesi göz ardı edilerek bu eşsiz değerin korunması fikri yok edilmiştir.
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi olarak, 'plan kararı' hakkında yargı yoluna başvurmak üzere hazırlıkların sürdürüldüğü son aşamada ise, basın ve yayın organlarından 'Çamlıca Silueti Mimarını Arıyor' başlığıyla ulusal bir mimari proje yarışmasının, 'İstanbul Cami ve Eğitim-Kültür Hizmet Birimleri Yaptırma ve Yaşatma Derneği' tarafından açıldığını ve şartnamesinin yayımlandığını öğrenmiş bulunuyoruz.
Açılan yarışmayla İstanbul kentinin eşsiz peyzaj değeri ve korunması zorunlu sit alanında yapılaşma kararına ve girişimine meşruiyet kazandırılması ve değerli doğal mirasın yarışma kurumu kullanılarak rant hedefine hizmet etmesi amaçlanmaktadır.
Yarışmanın kendisi gerek içeriği, amacı ve yöntemi, gerekse ulusal ve uluslararası çağdaş mimarlık, çevre ve kent politikaları ve hukuku açısından kabul edilebilir değildir.
Bu nedenle tüm meslektaşlarımızı, yüzyılımızın 'yaşanılır' kentlerini tartıştığımız bugün duyarlı olmaya, mesleki değerlerimizi ve ilkelerimizi önemle korumaya davet ediyoruz".