Radikal’in dünkü (31 Mart 2010) sayısında,‘Çalık Grubu en büyük çevrim santralı için düğmeye bastı’
başlıklı haberi okudunuz mu? Elektrik dağıtım işine de giren
grup, Kırklareli’nde 260 bin megavat kurulu güçte doğalgaz
santralı kuracakmış. Habere göre söz konusu yatırımların toplamı
1 milyar 250 lira tutuyormuş.
Bir yılda milyar lirayı geçen yatırımın gerçekleştirilebilmesi az iş
değildir. Taş üzerine taş koymak için elini taşın altına koyanlara cesaret
vermeliyiz.
Çalık Grubu’yla ilgili yazacaklarımdan önce, beni uyaran ve
etkileyen bir kitaptan bahsedeceğim.
Merhum büyükelçi Semih Günver’in, emekliliğiyle, asıl
mesleğini geride bırakan yazarlığa geçtiğini hatırlar mısınız? Aziz
Nesin’in, ‘kaleminden bal damlıyor’ dediği Günver’in
kitaplarından biri, 1985’te yayımlanan Fatin Rüştü
Zorlu biyografisidir. Zorlu, Demokrat Parti iktidarının, Kıbrıs
konusunu Londra anlaşmasıyla hukukileştirmiş başarılı dışişleri bakanıydı. 1960
darbesinden sonra asılan üç siyaset adamından biridir. Asılmasının bence nedeni,
Zorlu hakkında darbe öncesinde ‘bay yüzde 10’ dedikodusunun
yaygınlaşmasıydı. Bu hazin yalana inanan yüz binlerce gençten biriydim,
Günver’in kitabını okuduktan sonra, günlerce Zorlu’nun başarılı çalışmalarını
anlatan paragraflarla, asılmaya gidişinin fotoğrafı gözümün önünde kaldı. 25 yıl
geçti, bugün de aklıma geldiğinde ürperirim.
Bir daha aynı biçimde tekrarlanmayacak Zorlu hikâyesi, Çalık Grubu
haberi gibi konularda dikkatli bulunduğumu sanırım anlatmıştır. Mamafih
artık darbeyle karşılaşmayız, hukuk dışına çıkılmayacağı beklenebilir. Ancak
milletin kural dışına çıkanlara vereceği derslerin taşınması da, acıların
çekilmesi de zordur.
Çalık Grubu, Sabahve Atv’nin sahibidir.
Bilindiği gibi, grup gazete ve televizyonu, Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonu’ndan, açık ihale ile almıştır. Ahmet
Çalık, Vakıfbank ve Halk Bankası’ndan
sağladığı kredilerle satın alma bedelini ödemiştir. Kredi tutarı bir milyarın
üzerindedir.
Sabah grubunun, 1 milyarın üzerinde bir krediyi, işletme kârlarıyla
ödemesini bekleyene rastlamadım, ben de ödenemeyeceğini biliyorum!Nitekim aradan geçen yıllar içinde böyle bir kar
sağlanmamıştır.
Bu olayla ilgili üç değişik sorum var:
1) Borç sahibi şirket, borcunu işletme gelirleriyle
ödeyemez; Ahmet Çalık diğer faaliyetlerinin geliriyle borcu bir biçimde zaman
içinde kapayacak mıdır? Niçin? Yayın gücünü kullanmak için mi? Kime karşı?
2) Devlet bankalarında, ödenemeyeceği belli olan kredi verme
kararını kim vermiştir? Genel müdürlerin şimdiye kadar ‘kredi verimlidir’
anlamına gelen sözlerini, taksit ödemeleri teyit etmiş midir?
3) Çalık Grubu’nun diğer girişimleri de Sabah benzeri
finansmanla mı yürütülmektedir?
Yayın grubu bilançoları, yazdıklarımın doğruluğunu kanıtlar.
Birçok nedenle, bu soruların cevaplarını yurttaşlarımız bilmelidir! Sessiz
kalmanın rivayetleri arttırdığı ve eserlerin haksızlıkları önlemediği herhalde
biliniyordur!