Büyükada'daki Seferoğlu Yapılaşmaya mı Açılıyor?

İstanbul'un en yeşil kalmış yörelerindendir Adalar. Büyük kentin hemen yanı başında, çam ormanları, sessizliği, mavi denizi, motorlu araç trafiğine kapalı haliyle doğa meraklılarının ilgisini çeker. Özellikle yazları İstanbulluların nefes aldığı, denize girdiği, tatil yaptığı Adalar, aynı zamanda inşaatçıların da iştahını kabartır.

Motorlu araçları bir sokabilseler, inşaatları arkası arkasına bir dizseler çok mutlu olacaklar, çok da para kazanacaklar. Tabii o zaman Adalar'ın da İstanbul'un betona döndürülmüş alanlarından bir farkı kalmayacak. Kente yeni Maltepe'ler, Ataşehir'ler ilave edilmiş olacak.

Adalılar, bu seçkin doğa parçası olan Adalar'ı yağmacıların elinden kurtarabilmek için sürekli tetikte durmak zorundadırlar. İnşaatçıların, rant heveslilerinin ne yapacağı belli olmaz.

***

Bugünlerde Adalılar yine telaş ve endişe içindeler. Çünkü onların kulaklarına korkutucu bilgiler geliyor. Son bilgi Büyükada'daki Seferoğlu tesisleriyle ilgili. Seferoğlu tesisleri Büyükada'nın Nizam Yolu üzerindedir. Adanın en güzel tarihi konaklarından birisi bu tesislerin içindeydi. Bir şekilde yandı ve harabeye dönüştü.

Bu tesis çok ortaklı binalarıyla, yüzme havuzuyla, denize kadar uzanan koruluğuyla Büyükada'nın merkezine yakın en yeşil alanlardan birisi. İşte buraya, şimdi, o güzelim koruluğun yerine 40'a yakın bina için özel izin çıkarılmak üzere olduğu söyleniyor.

"Özel izin" diyorum, çünkü; Marmara Takımadaları 1980'li yıllarda sit alanı ilan edildi. 1992 yılında da koruma amaçlı 1/5000'lik nâzım imar planı İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kabul edildi.

O tarihten bu tarihe kadar 1/1000'lik koruma amaçlı uygulama imar planı da düzenlenip, onaylanıp, yürürlüğe konulmadı.

Adalar'da bırakın Seferoğlu'nda olduğu gibi 40 binayı, tek bir bina yapmaya kalksanız bile 1/1000'lik plan olmadığı için imar iznini Anıtlar Kurulu'ndan almanız gerekiyor.

Yaptığım değişik görüşmeler, konunun ilgilileriyle kurduğum temaslardan çıkardığım sonuç, bu imar girişiminin pek çok eksiğiyle bir şekilde onay için Anıtlar Kurulu'nun önüne gelmiş olduğu yolunda.

Birçok eksiği diyorum; örneğin bir koruluk olan Seferoğlu arazisinin içindeki ağaçlar ciddi bir şekilde saptanıp kayıt altına alınmış değil. Adalar Belediyesi'nin konunun uzmanı olmayan bir memuru "Korunması gereken ağaçlar tarafımdan tespit edilmiştir" diye yazmış ve bir imza atmıştır.

Halbuki sit alanında, hele de 40 binanın yapılması düşünülen bir yeşil alan içinde hangi ağaçların bulunduğunun Orman Fakültesi'nden gelecek öğretim üyelerince saptanması, ağaçların digital olarak okutulması gerekir. Bizimkiler ne yapmış, bir harita memurunun imzasını alarak işi bitirmeye karar vermişler.

***

Projeyi Gül İnşaat adlı bir şirketin yürüttüğü söyleniyor. Bu şirket şimdiye kadar hangi projelerin altına imza attı? Neden böyle bir projenin içine girdi? Bir binaya bile izin alabilmek için başvuranlara, "1/1000'lik plan yok, yapamazsın" diyenler, acaba 40'a yakın binanın iznini hangi anlayışa göre verecekler?

Benim buradaki sorularımın birçok muhatabı bulunuyor: Birincisi Adalar Belediyesi. Başkan Coşkun Özden izinde olduğu için imardan sorumlu İbrahim Çıralı ile konuştum. Adalar Belediyesi'ni temsilen Anıtlar Kurulu'na o girecek.

Bu proje bu şekliyle onaylanacak mı? Kurulun İstanbul Büyükşehir Belediyesi temsilcisi bu projeye nasıl evet diyecek?

Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, mimardır. O zaman bu koca yeşil alanın içine bu kadar bina yapılmasını nasıl içine sindirecek?

Kendisi Adalar'ı sever, çok da hizmeti oldu. Şimdi bütün Adalıları hayal kırıklığına uğratacak böyle bir projeye acaba ne diyor?

Kuruldaki Büyükşehir Belediyesi temsilcisi nasıl bir tutum alacak? Kurula katılan öğretim üyeleri nasıl davranacaklar?

***

Adalılar, inşaat konusunda çok duyarlılar. Seferoğlu inşaat projesi Adalılar tarafından yeni duyuluyor. Adalılar, böyle bir yapılaşmayı Adalar'ın doğal ortamına yönelik büyük bir tehdit olarak görüyorlar, görecekler.

Bütün bu duyduklarımız hayal ürünü mü?

İlgililerden yanıt alıncaya kadar bu işin peşinde olacağımızı bilmelerini istiyoruz.