Fransa’nın Aveyron ilindeki Millau Köprüsü
dünyanın mühendislik harikalarından biridir. Aralık 2004’te açıldı ve
planlama, dizayn ve mühendislikte standartları yeni bir yüksekliğe
taşıdı. Tarn Nehri üzerindeki dört kulvarlı köprü Paris’i Barcelona’ya
bağlar. Uzunluğu 2.4 kilometredir. Yüksekliği 270 metredir ve Paris’in ünlü
Eyfel Kulesi’nden yüksektir. Millau Köprüsü göze tat veren görüntüsünü ünlü
İngiliz mimari Norman Foster’e borçludur. Foster köprüsünü
“şeffaf ve narin” ve -bu bizi çok ilgilendirmeli- ucuz olmak üzere
tasarladı. Mümkün olduğu kadar az malzeme kullanılarak yapılan köprü
neredeyse tamamen özel çelikten yapıldı. Ne kadara çıktı peki? Bunun
cevabını vermeden önce Ulaştırma Bakanı Yıldırım’ın
Üçüncü Boğaz Köprüsü için biçtiği fiyatı hatırlatayım: Altı
milyar dolar. Yıldırım’ın köprüsü Millau’dan bir kilometre kısadır.
Yüksekliği de muhtemelen 100 metre daha az olacak. Millau 400 milyon euro’ya
mal oldu. Yaklaşık 550 milyon dolar. Birilerinin Yıldırım’a sorması
lazım. Üçüncü köprü ile ilgili olarak yer tespitinden başka hiçbir hazırlık
olmadığına göre, altı milyar dolar maliyete hangi verilerle varıldı?
Fransızlar, daha yüksek ve uzun köprüyü 400 milyon euro’ya mal etti de
Ulaştırma Bakanlığı neden edemiyor? Projesi olmayan bir işin fiyatını
telaffuz edilip de müteahhitlere tüyo vermek ne biçim iş adamlığı ve devlet
adamlığıdır? Yıldırım’ın cevaplarından bazılarını ne olacağını biliyorum.
“Benim fiyatıma 1-1.5 milyar dolar kamulaştırma bedeli ve 260 kilometre yol
inşaatı dahildir”, diyecek. Ama Fransızların kamulaştırma bedeli ile
bağlantı yolları hesapladığında bile 6 milyarın yarısına bile ulaşılamıyor.
Yurtiçinde ve dışında emsallere bakarak, köprünün, yolların ve
kamulaştırmanın bedelini tahmin etmek mümkündür. Altı milyar doları, büyük bir
bölümünün rant olarak dağıtılması dışında, hiçbir şey gerekçeleyemez. Dün de
yazdığım gibi, 10 yıldan fazla bir süredir gündemde olmasına rağmen Karayolları
Genel Müdürlüğü üçüncü köprüyle ilgili hiçbir hazırlık yapmadı. Sıfır.
Karayolları’nın planı işin tamamını yap-işlet-devlet modeliyle hayata
geçirmek üzere bir şirkete devretmektir. Karayolları Genel Müdürü Cahit
Turhan’a da şunları sormak lazım: Ne zamandan beri köprü ve otoyolların
kesin maliyeti, görevlendirilecek şirketin teklifiyle belirleniyor? Maliyet etüt
çalışması yapılmadan mı ihale açılacak? Yeteneksizlik ve hayal gücü iflasının
AKP bürokrasisinde ne kadar korkunç olduğuna bundan daha iyi bir örnek bulmak
kolay değildir. Bitmedi. Israrlı dedikodulara göre köprü ve çevre yollarının
yerini ta başından bilenler vardı ve oraları kapattılar. Artık yatırımlarını
nakde çevirmeleri lazım. Bunun için de bir an önce köprü gündeme gelmeli, imar
planları değiştirilmeli, inşaatlar başlamalıdır. Diyecek tek şey var: Tanrı
Türkü Türklerden korusun.