Şehirde yeniden ‘kentsel dönüşüm’ tartışmaları alevlendi.
Birçok internet sitesine düşen bir haber ortalığı birazcık karıştırdı. Habere
göre, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’da 1 milyon konutu 30 ayrı
kentsel dönüşüm projesi kapsamında yıkacak ve yerlerine yenisini
yapacaktı. Depreme dayanıklı binalar için gerçekleşecekti bu proje. Ama birçok
kesim bundan büyük rantlar elde edileceğini düşünüyor. İddiaya göre
yenilecek semtler arasında Bağcılar, Sefaköy, Göngören, Eminönü, Fatih,
Küçükçekmece, Küçük Langa, Kadırga, Unkapanı, Sulukule, Karagümrük, Hacı Hüsrev,
Derbent, Armutlu, Fikirtepe, Üsküdar Sultanbeyli, Maltepe, Kartal, Tuzla,
Karanfilköy bulunuyor. İstanbul’un kalbinde yer alan yerleşim yeri
bunlar. Çoğunda dar gelirliler yaşıyor.
Mesela Kumkapı’nın kapı komşusu
Kadırga. Birer servet değerinde olan tarihi evler bu proje kapsamında yıkılacak
belki de. Burada yaşayan yüzlerce insan var. Asıl tartışma da bundan dolayı
çıkıyor. İstanbul’daki kentsel dönüşüm projeleri insanlara daha güvenli bir
hayat sunmak için mi, yoksa onları evlerinden edip şehrin göbeğinde olan bu
mahalleri daha zengin kitleler için cazip hala getirmek mi? Asıl sözü bu konu
hakkında çalışmış isimlere bırakıyoruz. İstanbul’da neler oluyor biraz daha
farkında olmak için onların ne söylediğine önem
vermelisiniz.
‘Sosyal boyutu başarıya
ulaşamaz’
Dr. Bora Yerliyurt, Yıldız Teknik Üniversitesi
Mimarlık Fakültesi
“En genel tanımıyla kentsel dönüşüm kavramını
‘kentlerin, ekonomik, sosyal, fiziksel ve çevresel anlamda bozulmaya uğramış
veya düşüşe geçmiş bölgelerinde, ekonomiyi canlandırmayı, sosyal dengeyi
sağlamayı, fiziksel çöküşü engellemeyi, durumu geliştirmeyi hedefleyen eylemler
ve stratejiler bütünü’ olarak değerlendirebiliriz. Bu tanımdan yola çıkarak;
yapılan en büyük yanlışlardan biri, üretilen kentsel dönüşüm yaklaşımlarının
çoğunluğunun salt fizik mekan odaklı düşünülmesi ve sosyokültürel, ekonomik ve
çevresel boyutlarının göz ardı edilmesi.
Yerel kullanıcının kentsel
dönüşüm sürecine katılımı esastır. Aksi takdirde kentsel dönüşüm uygulaması
fiziksel mekan anlamında gerçekleştirilebilse bile sosyal boyutuyla başarıya
ulaşamaz. Bunun bazı güncel örneklerini gündemden düşmüş değil. Örneğin Sulukule
ve Başıbüyük! Altyapısı hazırlanmadan, yeterince paylaşılmadan ve
tartışılmadan yapılan projeler (Galataport, Haydarpaşa, Kartal), İstanbul gibi
önemli kültür coğrafyasına geri dönüşü olmayan zararlar
verebilir”.
‘İnsanlar kentsel dönüşüm kavramından
ürküyor’
Tayfun Kahraman, Şehir Bölge Planlamacılar İstanbul
Odası Başkanı
“1999 depreminden sonra ‘kentsel dönüşüm’ kavramı gündeme
geldi. Düşünsenize İstanbul’un yüzde 70’i kaçak yapı ve bu yapıların
rehabilitasyonu gerekli. Bu konutlarda yaşayanlar tehlike altında. ‘Kentsel
dönüşüm’ kavramının içi boşaltıldı. İnsanlar, yerel yönetimlerin uygulamalarını
gördükten sonra ürkmeye başladılar.
İstanbul’daki örneklere bakınca da
korkmakta haklılar. Mesela Sulukule... Burada insanlar, yerlerinden edildi,
proje içinde yer alamadılar ve mülkiyet hakkı ellerinden alınarak bir
yapılanmaya gidildi. Diğer uygulamalarında bu örnekten farkı yok. Kentsel
dönüşümde asıl olan, insanların barınma haklarını gözeten, yerleşimci profilini
koruyan, katılımcı modellerle yapılan ve hakça olan uygulamalarla kentin
sağlıksız alanlarını yenilemektir”.