Tekirdağ’da Marmara Denizi açıklarında önceki akşam meydana
gelen 5.2 büyüklüğündeki depremin, büyük İstanbul
depreminin beklendiği ana fay üzerinde olduğunu belirten bilim
adamları, bunun önemli bir uyarı olduğu görüşünde.
Yerbilimciler, geçtiğimiz iki yıl içinde Silivri açıklarında meydana gelen
4.4, Saros Körfezi’nde meydana gelen 5.3 büyüklüğündeki depremlerden sonra,
önceki akşam da Tekirdağ açıklarında yine ana fay üzerinde 5.2 büyüklüğünde bir
deprem meydana geldiğine dikkat çekerek, “Ana fay oldukça aktif. Bütün bu
depremler büyük depremin habercisidir” diyor.
İTÜ Maden Fakültesi Jeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Naci Görür,
Marmara Denizi’nde kırılması beklenen fayın Tekirdağ ile Adalar arasında
olduğunu belirterek, “Burada 110 kilometre uzunluğunda bir fay var. Ama 50
kilometrelik bölüm tamamen suskun. Depremi biz burada bekliyoruz. Bu ana fay
üzerindeki çatırdamalar da bölgenin gerilmekte olduğunu bize gösteriyor. Bu
çatırdamalar, büyük tehlike öncesi uyarılardır” dedi. Görür, 5.2 büyüklüğündeki
depremin, büyük deprem beklenen Orta Marmara fayının batısında olduğunu ifade
ederek şöyle devam etti:
“Bu deprem, Tekirdağ çukurluğu ile Orta Marmara çukurluğunun arasında Batı
Marmara sırtı dediğimiz yerde oldu. Yani ana fay üzerinde. Silivri açıklarında
bulunan Orta Marmara çukurluğu ile Adalar’a kadar olan 50 kilometrelik kesim
kilitlenen kesimdir. Yani burada büyük bir enerji birikimi vardır. Burada ne bir
gaz çıkışı, ne bir sıcak su çıkışı ne de mikro deprem yoktur. Bu kesimde hiçbir
hareket, kıpırtı, enerji çıkışı olmamaktadır. Bu da, bu hat üzerinde büyük
miktarda enerji birikimin olduğunu göstermektedir. Bu deprem, bu suskun yani
kilitlenen fayın yakınlarında meydana gelmiştir. Biz büyük deprem beklerken
böyle küçük depremler de olabiliyor. Bunlar uyarı depremleridir. Bunları böyle
tanımlamak gerekir.”
'Gereğini yaptı'
Milliyet'in haberine göre, Görür, bilimin üzerine düşen görevi yaptığını,
tehlike konusunda çok önceden alarm verildiğini belirterek, “Bilim görevini
yerine getirdi ama yerel yönetimler ve 1999’dan sonraki hükümetler bugüne kadar
ne yaptı? Maalesef ciddi hiçbir şey yapılmadı. Valilik hala İstanbul’u depreme
hazırlıyor. Bu iş artık yılan hikayesine döndü. Okulları, hastaneleri takviye
etmek yeterli değil, bazı semtleri tahliye etmek gerekiyor. Bu kadar uyarıya
rağmen hâlâ kitlesel bir hareket yok. Aman bizi yatıştırın diyen bir anlayış
var. Büyük felaket gelecek. Önemli olan o gün gelmeden gerekeni yapmak” diye
konuştu.
'Zamanını bilemiyoruz'
İTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Okan Tüysüz de önceki akşamki depremin Marmara
Denizi’ndeki ana fay üzerinde olduğunu ve dikkate alınması gerektiğine işaret
ederek, “Buradaki fay aktif bir faydır. Bu tür depremler kaçınılmazdır. Bu
deprem büyük deprem beklenen ana fay üzerindedir” değerlendirmesini yaptı.
Tüysüz, Marmara Denizi içindeki ana fayın büyük deprem beklentisinin kırılma
yeri olarak tahmin edilen Orta Marmara çukurluğunda kilitli bulunduğunu
belirterek, şöyle devam etti: “Bu fay uzun zamandır suskun, hareket etmiyor. Biz
buna kilitlenmiş fay diyoruz. Kilitlenme olduğu zaman fayın iki tarafında
düzensizlikler var demektir. Fayın iki tarafı yapışık biçimde duruyor. Tam
kırılma her an olabilir. Zamanını bilemiyoruz. Bu depremin öncü mü, artçı mı
olduğunu bilmemiz de mümkün değil. Depremin bu fay üzerinde geleceğini artık
biliyoruz ama zamanını bilemiyoruz.”
Tek parça mı, iki parça halinde mi?
Marmara Denizi’nde fayın tek parça mı, iki parça olarak mı kırılacağı hâlâ
gizemini koruyor. Aynı proje grubu içinde yer alan, ancak fayla ilgili farklı
görüşleri bulunan Fransız yer bilimci Prof. Xavier Le Pichon ve İTÜ’den Prof.
Dr. Celal Şengör’ün başını çektiği birinci grup, fayın tek parça halinde
kırılacağını, Fransız yer bilimci Prof. Rolando Armijo ve geçtiğimiz yıllarda
yaşamını yitiren Prof. Dr. Aykut Barka’nın başını çektiği ikinci grup ise fayın
iki parça halinde kırılacağını ileri sürüyor.
Birinci grubun tezine göre, Kuzey Anadolu Fayı’nın (KAF) devamı olan Kuzey
Marmara Fayı (KMF) İzmit Körfezi’nden Saroz Körfezi’ne kadar tek parça halinde
uzanarak Marmara Denizi’ni boydan boya kesiyor. Bu tek parçanın bir seferde
kırılması halinde depremin büyüklüğü 7.6’yı bulabilecek.
İkinci grubun tezine göre ise Kuzey Marmara Fayı’nın Orta Marmara, diğer
adıyla Merkez Çukurluğu’nda sıçrama yaptığını, bu nedenle tek parça devam
etmediğini, depremin büyüklüğünün ise 7.2 olacağını ileri sürüyor.
İkinci gruba göre büyük deprem, Orta Marmara Çukurluğu ile Yeşilköy
açıklarındaki 50 kilometrelik fay üzerinde meydana gelecek. Çünkü bu grup,
Mürefte ile Orta Marmara çukurluğundaki 60 kilometrelik fayın 1912’de, Adalar
fayının 1963’te, İzmit Körfezi’ndeki fayın da 1999’da enerjisini boşalttığı
görüşünde. Bu gruba göre tek kırılmayan bölge, Orta Marmara Çukurluğu (Marmara
Ereğlisi-Silivri açıkları) ile Yeşilköy açıkları arasındaki bölüm.
Birinci gruba göre, KMF (Kuzey Marmara Fayı) jeolojik oluşum faaliyetlerini
durdurmuş ve 1200 metre derinliklere kadar ulaşan Tekirdağ, Merkez ve Çınarcık
çukurlarını 200 bin yıl önce boydan boya kesmiş ve bu çukurların kenarlarında
toplam 4 kilometrelik bir öteleme yapmış. İkinci gruba göre ise Marmara
Denizi’nin çukurlarını yaratan bu jeolojik gelişim günümüzde de sürmekte.
Gündoğdu: Öncü demek için erken
İstanbul Üniversitesi’nden Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu da meydana gelen depremin
kırılması beklenen fay zonu içinde olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Teknik
olarak baktığımızda birinci olarak kırılması düşünülen fay zonunun içinde
meydana geldi. İkinci özelliği doğrultu atımlı bir karaktere sahip. Yani
kırılması düşünülen fay zonunun karakteriyle benzer. Öncü müdür dememiz için bir
hayli süre geçmesi gerekiyor. Ancak izleyebildiğim kadarıyla bir sıradışılık
yok. Birkaç gün sonra iyice kendini belli edecektir.”
Uzmanlara göre tehlikede 6 olasılık var
Hangi fay kırılırsa hangi büyüklükte deprem olur?
Prof. Dr. Naci Görür, beklenen Marmara depremiyle ilgili 6 olasılığa dikkat
çekiyor. Bunlar şöyle:
- Kuzey Marmara fayının batıda kalan (Tekirdağ Mürefte’den Adalar’a kadar
uzanan) ve en tehlikeli fay olan 110 kilometrelik fayın 60 kilometresi, 1912
Şarköy depreminde kırılmışsa, depremin büyüklüğü muhtemelen 7 civarında olacak.
Göstergeler ve tahminler, bu fayın 1912 Şarköy depreminde kırıldığı yönünde.
Ancak toplanan verilerle yapılan bilimsel çalışmalar, bu kırığın 1912 yılında mı
yoksa daha eski yıllardaki depremlerde mi kırıldığı konusunda henüz kesin bir
yanıt verebilmiş değil.
- Ancak bu fay 1912 Şarköy depreminde kırılmamışsa depremin büyüklüğü 7’nin
üzerinde olacak.
- Eğer Adalar’ın güneyinde kalan (Adalar’dan İzmit Körfezi ağzına kadar olan)
65 kilometrelik fay kırılırsa, depremin büyüklüğü en fazla 7 olacak.
- Çınarcık Çukurluğu’nun güneyindeki normal fayların harekete geçmesi
durumunda ise bölgede büyüklüğü 6 civarında deprem olacak.
- Depremi, Kuzey Marmara çukurluğu içerisinde beklerken, doğanın bir oyununa
gelip Kuzey Anadolu fayının bu yörelerden geçen güney kolu üzerinde görmek de
mümkündür. Marmara’nın kuzeyi yani İstanbul’un bulunduğu alan, güneye yani
Bursa, İznik Mudanya’nın bulunduğu alana oranla daha şanslı. Çünkü araştırmalar
Marmara’nın güney blokunda kuzey bloka oranla daha fazla stres biriktiğini ve
daha çok deformasyona uğrayacağını gösteriyor. Güney blok kuzey bloka göre daha
şiddetle sarsılacak.