Hüsamettin Koçan'ın kendi köyünde kurduğu Baksı Müzesi, her şeyiyle
mükemmel bir 'kültürel merkez'. Sergi alanı, kütüphane, konferans salonu,
atölyeler ve konukeviyle yerel kültür ve çağdaş sanatın birlikte üretileceği
Baksı Müzesi, burada çalışmak isteyen bütün sanatçılara açık
Erzurum havaalanı’ndan sonra, Kop Dağları’nı tırmanıp, dar yollarda küçük
köylerin içinden geçip, Çoruh Nehri’yle birlikte yaklaşık üç saat yol gittikten
sonra, çıplak bir tepenin üzerinde bambaşka bir yapı topluluğu görüyorsunuz.
Burası Hüsamettin Koçan’ın hayallerini gerçekleştirdiği
Baksı Müzesi. O zorlu yolculuk, gittiğimiz yerin ne kadar
‘ücra’ olduğunu, gördüğümüz müze ise, hiçbir hayalin imkânsız olmadığını
ispatlıyor. Bakanından gazetecisine herkesi heyecanlandıran da bu.
2004 yılında ilk yapıları tamamlandığında ziyaret etmiştik Baksı Müzesi’ni. O
zaman da benzer duygular uyandırmıştı. Ama şimdi, yerel mimariden de esinlenerek
tasarlanan görkemli müze binası, sergisi, konuk odaları ve hatta çevre
düzenlemesiyle özenle tasarlanmış mükemmel bir ‘kültürel merkez’ olarak
karşımıza çıkıyor. Kendi köyünde kurduğu bu müze, Hüsamettin Koçan için bir
‘eve dönüş’ projesi. Modernizmin, günümüz dünyasının merkeze
doğru hareket eden ‘ilerlemeci’ ruhuna bir karşı çıkış. Koçan, resimlerinde her
zaman gelenekle ilişki kuran bir sanatçı oldu. Galerilerle yetinmeyip,
Çankırı’nın tuz madenlerini, Alanya’nın Selçuklu tersanelerini sergi mekanlarına
dönüştürdü. Şimdi de Baksı Müzesi’ni, gelenekle ilişkiye giren, yerel dokuma
yapan köylü kadınların, çağdaş sanatçılarla birlikte çalıştığı bir yer olarak
işlevlendiriyor. Zenaatla sanatın, geçmişle geleceğin birlikte yaşadığı, üreten
bir müze.
‘Her şeyimizi koyduk’
Bayburt’un Bayraktar köyündeki Baksı Müzesi’nin yapımı on yıl sürdü.
Hüsamettin Koçan müzenin bir tür‘imece’ ürünü
olduğunu söylüyor. Baştan itibaren sanatçı arkadaşları, daha sonra pek çok kimse
bu projeye destekledi. Sanatçıların bağışladığı resimlerin kimisi müze
koleksiyonuna katılırken bir bölümü, yapım maliyetlerine katkıda bulundu. Proje
yükseldikçe katkıda bulunanlar arttı. Mesela Anel firması,
müzenin tüm elektrik sistemini ücretsiz yaptı. Artık hayatta olmayan işadamı
Hasan Aydın konferans salonunu yaptırdı. Turizmci Ali
Akkanat, Antalya’daki otelini neredeyse bir Hüsamettin Koçan müzesine
dönüştürerek, sanatçıdan her yıl yüzbinlerce liralık resim aldı. Ama tabii yine
aslan payını Hüsamettin Koçan üstlendi. Koçan, müzenin yaklaşık 4.5 milyon
liraya mal olduğunu söylüyor. Tabii ki bu pek çok hizmetin ücretsiz alınmasına
rağmen harcanan para. “Ben ve Oya, biz her şeyimizi koyduk buraya. Arkamızda
hiçbir şey yok. Sanıyorum insanların verdikleri desteğin nedeni bu. ‘Adam bütün
hayatını koymuş buraya’ deyip, katkıda bulunuyor.”
Hüsamettin Koçan’ın bütün hayatını koyarak gerçekleştirdiği Baksı Müzesi,
çevresini dönüştürmeye aday. Tutucu geleneklerin hala ağırlığını koruduğu bir
bölge burası. Ama köylüler, içlerinden biri olan Hüsamettin Koçan’ın çabasını
destekliyor. Salı günkü açılışta konuştuğumuz köyün yaşlıları, “Köyümüz görünür
oldu” diyordu: “Buraya hayatta uğramayacak büyük adamlarla tanışıyoruz.”
Baksı Müzesi, temelini Hüsamettin Koçan’ın attığı geleneksel sanatlar ve
hızla büyüyen bir çağdaş sanat koleksiyonuna sahip. Şu anda müzede, Ahu
Antmen’in danışmanlığında hazırlanan yirmi sanatçının işlerinden oluşan
bir sergi var. Geniş, etkileyici mekânda yöreye has ehram denilen dokumalar,
hasırlar, çömlekler, Şahmaran resimleri ve günümüz sanatının önde gelen
isimlerinin video, heykel gibi işleri hep birlikte sergileniyor. Bu yapıtlar bir
yıl sonra koleksiyona katılacak, yirmi sanatçıyla yeni bir sergi açılacak.
Büyüyen koleksiyon ise, yakında inşa edilecek ‘depo müze’de
sürekli sergilenecek.
Bir büyük kentin içinde ya da yakınlarında olabileceğini düşündüğümüz, her
şeyiyle eksiksiz, mükemmel bir kurum Baksı Müzesi. Ve Bayburt’un uzak bir
köyünde açıldı. Bu durum, kültürel yatırımların yaygınlaşması ideali için
benzeri olmayan bir örnek. Olmaz diyenlere yanıt gibi, umut verici. Nitekim
Baksı’daki sergiler en çok Bayburt’ta, çevre köylerde yaşayanlar tarafından
gezilecek. İstanbul Modern artık Bayraktar köyünün çocukları
için aşina bir mekan oldu diyebiliriz...
Müzenin bölgede yarattığı hareketlilik, hayatı değiştirmeye başlamış.
Açılıştaki Şevval Sam konseri sırasında, genç yaşlı bütün kadınlar meydana çıkıp
horon tepmeye koyuldu; Hüsamettin Koçan “Beş yıl önce böyle bir sahneyi tahayyül
bile edemezdim.” diyor.
Hem sanat hem kalkınma
Binalar tamam, peki müze nasıl yaşayacak? Şöyle: Baksı Müzesi’nin
atölyelerinde üretilecek ehramlarla Özlem Süer’in ürettiği ve
şu an müzede sergilenen elbise tasarımlarının seri üretilmesi, kilimlerin ise
koleksiyon mağazalarında satılması için gerekli bağlantılar kurulmuş durumda.
Konaklama ve toplantı olanaklarıyla Baksı Müzesi konferans ve toplantıları
ağırlamaya başlamış bile. Resmi kurumların da katkısıyla Baksı Müzesi bir
bölgesel kalkınma projesi olarak da tanımlanıyor. Bir yandan da kapıları her
sanatçıya açık kalacak. Çoruh Nehri’nin hemen kıyısındaki ilham verici bu
mükemmel yerde çalışmak isteyenlerin Hüsamettin Koçan’la iletişim kurmalarında
fayda var. Uluslararası işbirlikleri yapacaklarını anlatan Hüsamettin Koçan,
“yazarlar, NGO’lar, genç idelalist gruplar burayı kullanmak isterlerse, onlara
açığız” diyor.
Belli ki böylece yakın gelecekte Baksı Müzesi ağırladığı üretimle sadece
bölgesel değil çok daha geniş çaplı bir çekim merkezine dönüşecek.
Yirmi çağdaş sanatçı
Müzedeki sergide, Ali Kazma, Alp Sime, Aslımay Altay, Ayşen Urfalıoğlu, Aziz
Sarıyer, Beril Anılanmert, Burak Bedenlier, Esma Paçal Turam, Gülay Semercioğlu,
Güler Güngör, Hüsamettin Koçan, Kurucu Koçanoğlu, Murat Morova, Mürteza Fidan,
Nermin Er, Ramazan Bayrakoğlu, Suzi Hug Levi, Şakir Gökçebağ, Tuğrul Selçuk,
Zafer Mintaş’ın işleri yer alıyor.
Otuz kişi konaklayabiliyor
Sergileme Salonu: Merkezdeki 1500 metrekarelik büyük bina
müze koleksiyonundan oluşan sergiyi ağırlıyor. Sanat ve edebiyat ağırlıklı, 10
bin kitaplık kütüphanesi, etkileyici konferans salonu ve buraya özgü
tasarımların satıldığı hediyelik eşya dükkânı da burada.
Bayburt Evi: Özgün bir Bayburt evine benzer şekilde inşa
edilen ve konuk odalarının olduğu yapıda pek çok etnografik eşya ve resim de
sergileniyor.
Atölyeler: Müze binasının hemen arkasındaki atölyeler
yapısında yerel halkın kullanacağı dokuma ve seramik atölyeleri var. Özellikle
yaz aylarında, konuk sanatçıların gözetiminde çağdaş sanat atölyeleri de burada
yapılacak.
Konukevi: Aynı anda 30 kişinin konaklayabileceği, mutfak
yapısıyla desteklenmiş, Çoruh manzaralı ayrı bir birim...
Aba Evi: Müze kompleksinin hemen yanıbaşında Hüsamettin
Koçan’ın ‘abasına’ (annesine) verdiği söz üzerine yaptırdığı kendi evi.