Bursa'nın sosyal ve kültürel hafızasını içinde barındıran Bursa
Kütüğü, 60 yıl sonra okuyucuyla buluştu. 1930-1950 yılları
arasında Kamil Kepecioğlu tarafından kaleme alınan 4 ciltlik eserde
şeriyye sicilleri, yazma ve matbu evraklar, şifahi bilgiler, kısacası Bursa'nın
maddi ve manevi kültürüyle ilgili her türlü bilgi yer alıyor. Bursa Kütüğü,
1940'larda Uludağ Dergisi'nce fasiküller halinde yayımlanmaya
başlanmış, ancak devamı gelmemişti. 1986 yılında Bursa Ticaret
Borsası'nın teşvikleriyle yeniden çalışmalara başlandı. Aslı Osmanlıca
olarak Bursa Yazma ve Basma Eserler Kütüphanesi'nde bulunan eser, uzun
çalışmalar sonunda Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından
kültür dünyasına kazandırıldı.
Bursa Kütüğü, cumartesi günü Ördekli Kültür Merkezi'nde yapılan bir toplantı
ile tanıtıldı. Toplantıda konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Recep
Altepe, "Şehirlerin hafızası neye kurgulanıyorsa, medeniyetlerin biçimi
de ona göre şekillenmektedir. Dolayısıyla şehirlerle ilgili araştırmaların
kıymeti de yükselişe geçmiştir. Bursa'nın tarihi, sosyal ve kültürel
hafızasını günümüze taşıyan Bursa Kütüğü, geçmişimize ışık tutması ve tarihin
gelecek nesillere aktarılması açısından çok önemli bir yapıttır." dedi.
Toplantıda eserin yayına hazırlanmasında katkıları olan Prof. Dr.
Mustafa Kara, Prof. Dr. Hüseyin Algül, Prof. Dr. Osman Çetin, Prof. Dr. Mefail
Hızlı ve Doç. Dr. Asım Yediyıldız'a plâket verildi.
60 yıl sonra basıldı
Prof. Dr. Mustafa Kara: "Her kitabın bir kaderi vardır. Bu,
Bursa Kütüğü için çok doğru bir sözdür. 60 yıldır basılma aşamasındaydı. Biz de
1986'da yeniden başladık. Zaman zaman bunaldığımız anlar oldu. Sonunda kentin
geleceğine ışık tutacak bu eseri tarihimize kazandırmış olduk."
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu: "Bursa Kütüğü'nü kaleme alan
Kamil Kepecioğlu, Osmanlı arşivlerinin ilk tasnifini yapan kişilerden biridir.
Bir devletin tarihi ancak geriye bıraktığı belgelerle yazılabilir. Bu gibi
eserlerin kültürümüze kazandırılması geleceğimize güvenle bakılması için büyük
önem taşıyor."
Beşir Ayvazoğlu: "Bursa Kütüğü'nü Eski Eserler
Kütüphanesi'nde incelemiş ve neden neşredilmediğini düşünmüştüm. Kendi
kültürümüzle ilişkimiz, yabancılarınkinden farklı değil. Bu gibi kırılma
dönemlerinde toplumlar travmalar yaşarlar. Bu tür eserler travma dönemlerinin
aşılması için önemlidir."
Mustafa Armağan: "Yıllar önce Bursa Eski Eserler
Kütüphanesi'nde okuduğum Osmanlıca belgelerin kitap haline getirilmesinden çok
mutluyum. Şehri sevmek için o şehri tanımanız gerekir. İnsan tanımadığı bir
şehri sevemez. Gelecek nesiller bu eseri okuyarak şehirlerini tanırlar."