Maliye’nin, önceliğini kayıtdışı ile mücadeleye vermesi gerektiği konusunda herkes hemfikir. Maliye Bakanlığı yetkilileri de, sık sık bundan söz ediyorlar. Çünkü ancak kayıtdışının boyutlarını asgariye indirdiğinizde, gerçek kurallı bir piyasa ekonomisini kurabilir, haksız rekabeti önleyebilir, bu yolla vergi aldığınız tabanı artırıp, vergi oranlarını düşürebilirsiniz.
İyi de Maliye Bakanlığı kayıtdışı ile mücadelede samimi mi?
Eğer samimi olsaydı, uygulamalarıyla bazı kesimleri bile bile kayıt dışına çıkmaya özendirmez, bu yönde görülen sıkıntıları da giderme yoluna giderdi. Maliye hálá ‘Bulduğundan vergi alma’ ve ‘ödeyenin vergi oranlarını yükseltme’ yoluyla gelirleri artırmayı tercih ediyor.
Bunun en çarpıcı örneklerinden birini müteahhitlere dönük kar dağıtımı ve örtülü kazanç uygulamasında görüyoruz. Yıllardır Maliye Bakanlığı’nın, Bakanından ilgili Genel Müdürüne kadar herkes bu uygulamanın haksız olduğunu, bu yolla müteahhitleri kayıt dışı işlemlere özendirdiklerini itiraf ediyorlar ama bu uygulamayı değiştiren de yok.
Yıllara yayılan inşaat işlerinde yıllardır bu sıkıntı görülüyor. Uygulamanın kurumlar vergisinin 17. maddesi çerçevesinde yapılması, Maliye’nin bu yöndeki tercihi, sorunun kaynağını oluşturuyor. Yıllara yayılan inşaat ve onarım işlerinde işin ve vergileme rejiminin özelliği gereği, işin kar ya da zararı kesin olarak işin bittiği yıl tespit edilebiliyor. On yıl ve üzerinde süren inşaat taahhüt işlerinde kazanç tespitinin geçici kabul tutanağının tanzim tarihine bağlanması, ara dönemde ortakların işletmeden çektiği paralar için ‘örtülü kazanç’ uygulaması yapılmasına neden oluyor.
Yani bir müteahhit yıllara yayılan bir iş yapıyorsa, şirketinden kar dağıtımıyla para alamıyor. Yani kuralları içerisinde iş yaptığında, bu müteahhitin yıllarca aç kalması gerekiyor.
Bu tabi ki böyle olmuyor o müteahhit mecburen hileli yollara gidip, hayatını işini yürütüyor. ‘Ne olacak, müteahhit aç mı kalacak?’ diyeceksiniz, kabaca bakınca haklı olabilirsiniz. Devletin görevi zorla vergi alıp, hayatın dışında mevzuatlarla insanları gayri meşru yollara itmek midir, yoksa mevzuatları hayata uygun hale getirip, herkesin uygulanabilecek kurallar içerisinde kalmasını sağlamak, kurala uymayanı cezalandırmak değil midir?
Söz verildi, çözülmedi
O müteahhit tabi ki aç kalmıyor ama normal para kazandığı kalemi göstermek yerine, örneğin şirketin aldığı faturaları yüksek göstertip aradaki farkı cebine koyuyor. Kendisine yakınlarına şirketten maaş yazdırıyor, bu tür yollarla şirketten para alıyor yani hileye başvuruyor...
Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren ile bu konuyu konuşuyoruz. Eren, yıllardır bu uygulamanın sorun olduğunu, müteahhitlerin mevzuatı arkadan dolanmaya zorlandığını, söylüyor. Özellikle baraj, yol, köprü, büyük imalat ve hizmet tesisleri, havalimanı gibi inşaat ve onarma işlerinin uzun yıllara yayıldığını, 10-20 yılı bulabildiğini hatırlatan Eren, ‘Bu işleri yapan işletmenin ortaklarının yıllarca temettü almadan yaşamasının mümkün olamayacağını’ haklı olarak vurguluyor. Başka yollara sapılmak zorunda kalındığını da kabul ediyor.
Buna karşılık devletin her türlü ticari işletmeden,tevkifatla temettüsünü peşin aldığının altını çizen Eren, ‘Hakkaniyet kuralları, ortaklardan biri olan devletin, vergi adı altında işletmenin karından aldığı paya karşılık, işletmenin diğer sahip ve ortaklarının da paylarına düşen karı işletmeden çekebilmesini gerektirir’ diyor.
Bu uygulanmanın sona erdirilmesi için kanun gibi zor mevzuat değişikliklerine de ihtiyaç olmadığını, Maliye’nin bir genel tebliğ yayımlayarak, peşin vergiye yani stopaja isabet eden kazancın dağıtılmasına olanak sağlanmasıyla, sorunu rahatça çözebileceğini öğreniyoruz.
Eren, Maliye Bakanına, Müsteşarına defalarca ilettiklerini, Gelirler Genel Müdürünün sorunu çözmek için söz verdiğini ama hala aynı yanlış uygulamanın devam ettiğini söylüyor.
Şimdi siz söyleyin; Maliye Bakanı, bürokratları kayıtdışı ile mücadelede samimi mi?