Build Upon ile ilgili bilgi veren Proje Yöneticisi Ahmet Acar, Build Upon projesinin Dünya Yeşil Binalar Konseyi (World GBC) tarafından Avrupa Birliği Horizon 2020 Programı kapsamında yürütülen bir fon olduğunu dile getirerek, "Bu fon Avrupa'daki 14 ülkenin yeşil bina derneklerine verildi" dedi. 14 ülke içinde İtalya, İsveç, İspanya, Romanya, Bulgaristan, Türkiye, Slovakya, Slovenya, Letonya gibi ülkeler olduğunu ifade eden Acar, projenin amacının ise mevcut binaların enerji verimliliğine yönelik iyileştirilmesi olduğunu belirtti. Bu çalışmaya "deep renovation" denildiğini ve "kapsamlı iyileştirme" anlamında kullanıldığını anlatan Acar, "Kapsamlı iyileştirme, bir binanın en az yüzde 75 daha enerji verimli hale getirilmesidir" diye konuştu.
Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK) olarak Dünya Yeşil Binalar Konseyi'nin üyesi olduklarını belirten Acar, konseyin, paydaşları biraraya getirme ve destek olma amacı taşıdığını belirterek, şöyle konuştu: "Build Upon ile farkındalık yaratma, altyapı oluşturma, sorun ve çözümleri ortaya koyma ve fiili harekete geçebilecek bir pozisyon oluşturma imkanı oluşturulması amaçlanıyor. Projeyle ilgili çalışmalar Mart 2015'de başladı. Bir sene projenin hazırlığıyla geçti. Hazırlık aşamasında paydaş haritaları çıkarıldı. Türkiye'deki girişimler, farkındalık derecesi, teknik kapasite, mevzuat ve finansman gibi kapsamlı iyileştirmeye yönelik girişimler listelendi."
2016'da ise altı tane toplantı yapma zorunluluğu olduğunu anlatan Acar, "Her ülke, toplantıları kendi içinde planlayacak ama aynı anda başlatacağız ve Kasım ayına kadar bitirip raporlamak zorundayız. Toplantıdan çıkan sonuçları da genel koordinasyona bildireceğiz" dedi. Ayrıca proje kapsamında her ülkede çekirdek bir çalışma grubu oluşturulduğundan bahseden Acar, "Paydaş kategorilerinden temsilcilerin bulunduğu bu grupta, mimarlar, enerji şirketlerinden ve yerel yönetimlerden temsilciler bulunuyor" diye konuştu.
İlk toplantı 12 Nisan'da
Türkiye'deki ilk toplantıyı 12 Nisan'da Ankara'da yapmayı planladıklarını ve bu kapsamda bakanlıklardan randeu talep ettiklerini söyleyen Ahmet Acar, şunları şöyledi: "Toplantılarda konuşulacak konuları başlıklar halinde listeledik. Buna göre, Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planının altındaki "Bina Tadilat Stratejisi" bölümünün içeriğinin doldurulmasını konuşacağız. Kamu ve paydaşları, iş dünyası, akademisyenler davet edildi. Avrupa'dan ne kadar gerideyiz, onlarla nasıl paralel olabiliriz gibi konuları ele alacağız. Öncelikli olarak Türkiye'de envanter eksikliği var. Oyüzden bina sayımı yapmamız gerekiyor ve bölgelere göre bütün binaların enerji tüketimlerini bilmemiz gerekiyor. Tipolojilerini bilmeliyiz, bu dataları öğrendikten sonra binalar sınıflanacak ve sonra baz binaların yani referans alınacak binaların belirlenmesi gerekecek. Bu binaların belirlenmesi ihtiyacını da ikinci toplantıda konuşacağız. Üçüncü toplantı ise Haziran'da olacak. Bu toplantıda teknik kapasite, eğitimli iş gücü eksikliği, yeterli kamu ve akademi projelerinin azlığı ve geliştirilmesi gibi konular tartışılacak. Dördüncü toplantıda son kullanıcıdan gelen talebin azlığı ve farkındalık boyutu ele alınacak. Beşincisi ise finansla ilgili olacak. Yani yeni finansman kaynaklarının nasıl yaratılacağı konuşulacak. Böylelikle enerji verimli bina yapılmasını teşvik etmek ve cazip hale getirmek amaçlanacak. Kasım'da yapılacak son toplantıda ise bütün bu konuşulanlardan bir sonuca varılmaya çalışılacak."
“Mart 2017’de tamamlanacak”
Toplantılar sonrasında genel bir rapor hazırlanacağını ve Mart 2017'de projenin tamamlanacağını ifade eden Acar, "Bu bir aksiyon projesi değil oyüzden sonucunda bir yaptırımı yok ama bu iki sene sonunda bütün ülkeler kendi mevcut durumlarını ortaya koyacak ve işbirliğine hazır bir topluluk oluşturulacak. Ayrıca paydaşlarımızın herşeyin farkında olması sağlanacak ve adım atılmasına öncülük edip bilgi birikiminin oluşması sağlanacak" dedi.
"Kentsel dönüşüm fırsata çevrilebilir"
Doğu Avrupa ülkelerinin enerji verimliliği konusunda hızlı adımlar attığını ifade eden Acar, Batı Avrupa ülkelerinin daha önceden binalarını saymış, sınıflamış, baz binalarını belirlemiş olduğunu vurgulayarak, "Oyüzden Doğu Avrupa ülkelerinin daha hızlı hareket etmesi gerekiyor. Türkiye olarak bizim durumumuz daha farklı çünkü Türkiye'nin mevcut bina stoğundaki sağlam bina stoğu çok az. 1900 ile 1980 arası yapılmış binaların yüzde 80'i zaten sağlam değil. Dolayısıyla bizde mevcut binaların renovasyonu bazen sıfırdan bina yapmaktan daha zor olabiliyor. Toplantılardan birinde bunu da konuşacağız. Bazen sağlam olmayan bir binayı renove etmek yerine aslında yıkıp yapmak daha mantıklı olabiliyor" diye konuştu.
Binalarda enerji verimliliğini, bir binanın ihtiyacı olan enerjiyi optimum şekilde kullanması olarak tanımlayan Acar, "Mesela halihazırda büyük bir kentsel dönüşüm varken, binalar yıkılıp yeniden yapılıyorken, aslında enerji verimli yapılması mümkün. Bu süreçte yeni yapılan binaların enerji verimli olmasını teşvik edebiliriz" dedi.
"Teoride aynı yerdeyiz ama uygulamada sıkıntı var"
Enerji verimliliğiyle ilgili genel bir değerlendirme de yapan Ahmet Acar, şu ifadeleri kullandı: "Türkiye olarak Avrupa Birliği uyum sürecinde, enerji verimliliğinde birçok yasayı onlarla paralel çıkarmaya çalıştık. Zaten teoride mevzuat anlamında onlarla aynı yerdeyiz ama malesef uygulamada öyle olmuyor. Onlar çıkardıkları yasayı iyi bir şekilde uygularken, bizde ise daha yeni yeni bunun farkındalığı arttırılıyor. İnsanlar bu yasaların ne anlama geldiğini tam olarak bilmiyorlar. Örneğin onlar ulusal renovasyon stratejilerinin birincisini çıkardılar, ikincisini hazırlıyorlar. Biz ise henüz ilkinin taslağı üzerinde çalışıyoruz. Biraz gerideyiz ama bunun geliştirilmesi ve hızlandırılmasına çalışıyoruz. Uygulama konusunda da sorunlar çıkıyor. Örneğin Enerji Bakanlığı ile Çevre Bakanlığının mevzuatları birbiriyle örtüşmeyebiliyor. Avrupa'da ise bağımsız enerji ajansları var. Enerjiyle ilgili bütün mevzuatı yürütüyor ve denetlemesini yapıyor."