TBMM'de kabul edilen kanun teklifini yapi.com.tr için değerlendiren Türk Serbest Mimarlar Derneği (TSMD) Yönetim Kurulu Başkanı Yeşim Hatırlı, meslek odalarının kendi mensuplarının mesleki faaliyetlerini denetleme yetkisinin Anayasa ile sağlandığına vurgu yaparak, bu anlamda söz konusu yeni yasanın zaten Anayasaya da aykırı olduğuna dikkat çekti. "Ancak bu yasadaki düzenlemelerde asıl altı çizilmesi gereken mesele; hala mimarlık meslek yasamızın olmadığı bir ortamda, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'ndaki bir madde ile tanınan ve henüz tam anlamıyla faydalanamadığımız telif hakkının mimarlık mesleğinin ve mimarların elinden koşulsuz geri alınmasıdır" diyen Hatırlı, bir yapının özgün fikir ifade eden mimari eser olmadığının kararının da Bakanlık tarafından kurulacak estetik kurullara bırakılamayacağını ifade etti ve şunları söyledi:
"Meşru olmayan bu sistem içinde yasada yer alan 'yapının eser olmadığı' görüşü halinde, müellifine ödenecek miktar ne olursa olsun, bu bir telif ve müelliflik hakkı gasbına dönüşebilir. Bu konuda insiyatif, AB müktesebatına uygun olarak, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nda da tanımlandığı üzere STK olan 'Meslek Birlikleri'nde olmalıdır. Mimarlar ve mimarlık örgütleri olarak, çuvaldızı da kendimize batırmamız gerektiğini düşünüyorum; maalesef mimarlık örgütleri bu mekanizmayı oluşturamamışlardır.
TBMM’nde bulunan AKP'li mimar ve şehir plancı milletvekillerimizin bu kanun ile ilgili görüşlerini de çok merak ediyorum; sadece özet olarak olarak okunan bir yasanın meşru sayılması da kabul edilebilir bir durum değil. Bizleri mecliste temsil eden meslekdaşlarımızın, mimarlığa ve mimarlık mesleğine siyasi görüşleri ne olursa olsun sahip çıkmalarını bekliyorum.
Öte yandan TBMM’nin kabul ettiği metin henüz kanunlaşmamıştır. Kanun haline gelmesi için Cumhurbaşkanına sunulması, Cumhurbaşkanın da uygun bularak yayımlanmak için Resmi Gazete'ye göndermesi ve Resmi Gazete'de yayımlanması gerekmektedir. Cumhurbaşkanının, kanun değişikliğini meclise iade etme yetkisi vardır. Sayın Cumhurbaşkanımıza bu konuda bir rapor hazırlıyoruz, kendisinin içinde Anayasaya da aykırı olan hususlar da içeren bu kanun değişikliğini meclise geri iade etmesini bekliyoruz".
TSMD hukuk danışmanlarının yasal düzenlemelerle ilgili hukuki değerlendirmesi ise şöyle:
Düzenleme 1: “Harita, plan, etüt ve projeler; idare ve ilgili kanunlarında açıkça belirtilen yetkili kuruluşlar dışında meslek odaları dahil başka bir kurum veya kuruluşun vize veya onayına tabi tutulamaz, tutulması istenemez. Vize veya onay yaptırılmaması ve benzeri nedenlerle müellifler ve bunlara ait kuruluşların büro tescilleri iptal edilemez veya yenilenmesi hiçbir şekilde geciktirilemez. Müelliflerde bu hükmü ortadan kaldıracak şekilde taahhütname talep edilemez.”
Hukuksal Değerlendirme: Anayasa madde 135 uyarınca meslekle ilgili konulardaki her türlü yetki meslek odalarına aittir. Anayasa madde 135 uyarınca mimarlık mesleği mensuplarının mesleki faaliyetlerini denetleme yetkisi Türkiye Mimarlar Odası’na ait olmalıdır. İdare yani bakanlık ise meslek mensuplarını değil meslek odasını denetleme yetkisine sahiptir. Kanun değişikliği ile Anayasa Madde 135’in meslek odalarına tanıdığı yetkinin idareye devredilmesi Anayasaya aykırıdır.
Düzenleme 2: “İdarelerce onaylanmış, mevcut durumu gösteren halihazır haritalar, parselasyon planları ile teknik ve idari düzenlemeleri içeren planların değişiklik ve revizyonlarında ilk müellifin görüşü ve izninin aranmaz.”
Hukuksal Değerlendirme: Kanun teklifindeki, “teknik ve idari düzenlemeleri içeren planlar” ibaresi muğlak olup keyfiliğe yol açacak niteliktedir. Çünkü ne İmar Kanunu’nda ne de Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği’nde teknik ve idari düzenlemenin ne olduğuna ilişkin bir açıklama bulunmamaktadır.
Düzenleme 3: “İlgili idareler, Bakanlıkça belirlenen esaslara göre mimari estetik komisyonu kurar. Komisyon, yapıların ve onaylı mimari projelerin özgün fikir ifade edip etmediğine karar vermeye yetkilidir. Özgün fikir ifade etmeyenlerde yapılacak değişikliklerde ilk müellifin görüşü aranmaz. Özgün fikir ifade eden mimari eser ve projelerde; eser sözleşmesinde işleme izni verilenler ile eserin bütünlüğünü bozmadığına, estetik görünümünü değiştirmediğine, teknik, yönetsel amaçlar ve kullanım amacı nedeniyle olduğuna karar verilen değişiklikler, müellifin izni alınmaksızın yapılabilir. Bu durumda ilk müellif tarafından talep edilecek telif ücreti; ilgili meslek odasınca belirlenen mimari proje asgari hizmet bedelinin, tamamlanan yapılarda yüzde yirmisini, inşaatı süren yapılarda yüzde onbeşini geçemez.”
Hukuksal Değerlendirme: Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği 1 Haziran 2013 tarihli Resmi Gazete ile esaslı değişiklikler geçirmiş olup, madde 10’da yapılan değişiklikle idareye mimari estetik komisyonu kurma yetkisi verilmiştir. Kanun teklifi ile yönetmeliğe kanuni dayanak oluşturulmuştur. Önce yönetmelik, sonra yönetmeliğe uygun kanun çıkarılması doğru değildir.
Özgün fikir ifade eden mimari eser ve projelerde, eserin bütünlüğünü ve estetik görünümünü değiştirmemek şartıyla teknik, yönetsel ve kullanım amaçlı zorunlu değişikliliğin müellifin izni aranmadan yapılması mimarlara Fikir ve Sanat Eserleri Kanun ile tanınan ve henüz tam anlamıyla faydalanamadıkları telif hakkının mimarlık mesleğinin elinden geri alınmasıdır. Mimarlık mesleğinin gelişmesi ve özgün fikir ifade eden eser üretmenin teşvik edilmesi için özgün fikir ifade eden eselerin mutlak bir korumaya alınması, telif haklarının kuvvetlendirilmesi gerekir. Bir yapının özgün fikir ifade eden mimari eser olmadığının kararı bakanlık tarafından kurulacak estetik kurullara bırakılamaz. Meşru olmayan bu sistem içinde yasada yer alan,yapının eser olmadığı görüşü halinde müellifine ödenecek miktar ne olursa olsun bu bir telif ve müelliflik hakkı gasbına dönüşebilir. Bu konuda insiyatif , AB müktesebatına uygun olarak Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda da tanımlandığı üzere STK olan ‘’Meslek Birlikleri’nde’’ olmalıdır.