Bu Planda Biz Yokuz!



Beyoğlu’nun 17 senedir ihtiyaç duyduğu koruma amaçlı imar planı 14 Ocak 2011 tarihinde askıya çıktı. Beyoğlu Semt Dernekleri Platformu bir araya gelerek planın Beyoğlu semt sakinlerini, yaşam kalitesini, kamusal alan kullanımını, tarihi ve kültürel mirası nasıl etkileyeceğine dair bir metin hazırladılar.

Beyoğlu Semt Dernekleri Platformu; Ayaspaşa Güzelleştirme ve Çevre Koruma Derneği, Beyoğlu Güzelleştirme ve Koruma Derneği, Beyoğlu Eğlence İşyeri Sahipleri Derneği, Cihangir Güzelleştirme Derneği, Galata Derneği, Piyale Paşa Mahalle Gençliği ve Sosyal Gelişim Derneği’nden oluşuyor. Semt derneklerinin hazırladıkları metinde altını çizdikleri temel mesele ise açık: “Beyoğlu Koruma Planı, Beyoğlu halkının ihtiyaçlarını, beklentilerini karşılamıyor. Bu planda biz yokuz!”. Planlara son itiraz tarihi 13 Şubat 2011...

Konu ile ilgili olarak Beyoğlu Semt Dernekleri Platformu’nun yapmış olduğu yazılı açıklama şöyle:

"Beyoğlu'nun tam 17 yıldır ihtiyacı olan plan 14 Ocak 2011 tarihinde askıya çıktı. Ancak bu plan Beyoğlu halkının beklenti ve ihtiyacını karşılamıyor. Bu plan Beyoğlu’nda yaşam kalitesinin gelişmesine, tarihi ve kültür mirasının korunmasına, kamusal alanların halkın kullanımına açılmasına hizmet etmiyor.

Bu planın ivedilikle gözden geçirilmesini ve günümüzün planlama anlayışına göre katılıma açık tartışılarak yenilenmesini istiyoruz!

Dünyanın önemli kent merkezleri şehir planlarını yaparken kalkınmayı, gelişmeyi insan temelinde ele alıyor, halkı işin içine katıyor. Beyoğlu için hazırlanan bu belge ise böyle bir yaklaşımın tersine kent dokusundaki yapılaşma dışı alanları yalnızca imara açılması gereken ‘boşluklar’ olarak algılıyor. Kamusal açık alanların yeni fikirlerle, kullanım biçimleri ile kente değer kazandırmasını değil, taklit binalarla dolmasını hedefliyor.

Nasıl Beyoğlu’nda yaşayan insanların katılımı olmadan belirlenen emlak vergileri rayiç bedelleri bazı yerlerde kırk kat arttıysa, bugün katılım olmadan hazırlanan planlar da Beyoğlu’nda yaşayan insanların gelecekte çevrelerinin bozulmasına, semtlerini terk etmelerine yol açabilecek nitelikte.

Bu plan Beyoğlu gibi bir merkezi bütünlüklü yaklaşımla ele almıyor. Bütünlüklü bir yaklaşım gerektiren ve sit alanı ilan edilen Beyoğlu’nun bu planla semte hayat verecek en dinamik, en canlı bölgeleri kapsam dışı bırakılmış. Sahil şeridi, Galata Kulesi’nin çevresi, Perşembe Pazarı, Salı Pazarı, Tarlabaşı, Emek Sineması’nın çevresi gibi bölgeleri ‘Yenileme Alanı’, ‘Özelleştirme Alanı’, ‘Turizm Alanı’ gibi çerçevelere sokarak planda kapsam dışı boşluklar gibi gören ve bu işlevleri ilişkilendirmeyen, onlar hakkında hiçbir yaklaşım içermeyen bu belgeye ‘Koruma Planı’ diyebilir miyiz? Günümüzün planlama anlayışı turizm ile tarihi konut dokusunun iyileştirilmesini, gelir getirmesini hedefleyen faaliyetleri birbirleriyle ilişkili olarak tanımlamayı gerektirir.

Plan uygulanırsa Beyoğlu’nda nefes alacak yer kalmayacak. Yoğun bir yapı dokusuna sahip olan Beyoğlu’nda yapılaşma dışı kalmış tüm alanlar imara açılıyor. Şehirlerin gelişimi içinde işlevini yitirmiş ve artık yok olmuş yapılar tartışmalı ‘ihya kararları’ ile kalan boşluklara yeniden inşa edilmeye çalışılıyor. Örneğin yalnızca Cihangir’de semtin ihtiyacını karşılayan ve biri semte adını veren 6 adet tarihi cami varken, 7 tane daha, üstelik de eskilerinin taklidi biçiminde yenileri yapılmaya çalışılıyor.

Sıkıştırılmış bu yaşamlar arasında toprak ve su dengesi yok ediliyor. Nüfusa yetmeyecek oranda kreş, oyun alanı, kültürel alan sorunu yaşanırken yalnızca otomobiller için bazı tedbirler alınmış. Kimi Galatasaray Lisesi’nin arkasındaki tarihi duvar, kimi yapı adaları arasındaki yeşil alan yok edilerek 9 adet yeni kat otoparkı yapılıyor. Herkes arabasını koyacak yer bulacak ama gidecek bir par bulamayacak. Hatta araçlar için yaratılan cazibe bu bölgelerin araç yoğunluğu yüzünden ulaşılabilir yerler olmasını engelleyecek.



Roma Bahçesi, Ege Bahçesi, Tophane parkı hatta muğlak ifadelerle Taksim Gezisi tanımsız ‘Sosyal Kültürel Tesisler’ ile donatılmış. Halkın doğal kullanımına kapatılmış. Olası bir depremde sığınılacak alanlar yok ediliyor.

Konut alanları ticaret ve turizm alanına dönüştürülüyor. Galata, Cihangir, Tophane gibi semt yaşamını hala koruyabilen sayılı konut alanları Talimhane, Fransız Sokağı modelinde olduğu gibi karma kullanıma kapatılıyor, turizm ve ticaret alanı olarak işlevlendiriliyor. Konut alanlarını Ticaret ve Turizm Alanına dönüştürülen ve sosyal dokusunu kökten değişmesine yol açacak bir plana koruma planı diyebilir miyiz?

Bu planda Beyoğlu halkı olarak biz dikkate alınmıyoruz. Evlerimiz, sokaklarımız, parklarımız, sahilimiz, komşularımız bu plandan nasıl etkilenecek? Bizim görüşlerimiz alınmadan, kendi geleceğimiz üzerinde söz sahibi olmadığımız bu planın gözden geçirilmesi talep ediyoruz.

Halkımız ve semtimizi korumak için hep birlikte! Bu kent bizim!"