Değerli dostlarım, çevremdekilerle para ve bağlantılı
konuluları konuşup, onlardan gelen sorulara cevap ararken iki noktayı fark
ettim.
1- Para ve finans piyasalarına ilgi duymayanlar bile
"ev almak", "emlak yatırımı yapmak" konusuna son derece
duyarlı.
2- Konuya ilgi duyanların neredeyse tamamı
verdikleri kararın finansal olduğunun farkında değiller. İkinci madde bana göre
çok daha önemli, kararın finansal olması.
Finansal bir
karar
Değerli dostlar, konu bana göre çok önemli. Hepimiz ev almak istiyoruz ama değişen dünya düzeninde özellikle birçok değişkenin aynı anda analiz edilmesi gereken sistem içinde, bunun finansal bir karar olduğunu atlıyoruz. Bu noktada konuyu bir tez cümlesi haline getirelim. "Ev almak, parayı vermekle veya borçlanmakla" bitecek kadar basit bir süreç değildir. Dinamiğe finansal denklemin bütün bileşenleri ile bakmak ve her açıdan sorgulamak gerekir. Tez cümlesini açalım, örneklemeler ile devam edelim ve alım yapmak isteyenleri "davranış biçimlerine göre" ayıralım. Soralım, siz de kendinizi aşağıdaki bir "tanım içinde bulabilirsiniz."
1- Emlak değerlerin, salt emlak gerçeklere dayanan
detaylardan dolayı prim yapıp yapmayacağı sorgulanabilir. Bu ne demek? Sadece
fiyatlara bakar ve yaptığınız alımın değerlenme sürecini
sorgulayabilirsiniz.
Çok boyutlu denklem
2- Alıma karar verildiğinde veya alım şartları sorgulanırken "ödeme, borçlanma cinsi-planı, paranın fırsat değeri, diğer piyasalarda nasıl değerlendirilebileceği" gibi detayları sorgulayabilir ve sorgulamayı tek boyutlu bir yapıdan "çok boyutlu bir denkleme" dönüştürebilirsiniz.
3- Bütün bu gelişmiş bakış açısına kendi sosyal-ekonomik
gerçeklerinizi ekler ve senteze ulaşabilirsiniz. En doğru kararlar "ikinci tip
yatırımcının" kendi gerçeklerini son halkada analize ekleyip senteze varmasıyla
verilir.
Bu noktada bir daha soralım; olaya tek boyutlu bir açıdan bakan ile,
çok boyutlu bir algılama ile sorgulayan bir alıcı arasında, süreç olarak nasıl
bir fark oluşur? İki sanal alıcı yaratalım ve devam
edelim.
Farklı davranış biçimleri
1- Sadece "fiyat-prim yapma potansiyeli odaklı" bir alıcı olan yatırımcı nasıl hareket eder? Odaklanma sadece "emlak değerler" prim yapar mı? sorusu üzerinde oluşur ve salt alım-satım farkına dayanan senaryolar kurgulanırken, borçlanma detayları, finans piyasalarındaki potansiyel dalgalanmalar, paranın fırsat getirisi gibi kavramlar göz ardı edilir. Örnek: Bu tip bir alıcı sadece "fiyat, yer, prim" gibi bileşenleri sorgular.
2- Olaya çok boyutlu bakan bir yatırımcı ne yapar?
Evi
bulur, prim potansiyelini sorgular ve karar aşamasında devreye "dolar mı, YTL mi
yoksa euro mu borçlanmalı?" veya "şimdi alım ile sonrası alım arasında düşen
faiz-artan fiyat denklemi sonuca nasıl yansır" gibi ayrımlar girer. Bu noktada
çıkarımlardan net sonuçlara gidelim;
Faiz yeniden
düşecek
Sonuç 1: Ev almak kavramını kendi dinamikleri içinde tek başına değerlendirmek eksik bir yapıdır ve küreselleşen dünya düzeninde, gittikçe hassaslaşan finansal dinamikler eşliğinde sadece alınanın değerine ve prim potansiyeline göre verilen her karar eksiklidir. Bu gerçeğe en güzel örnek olarak; "son 5 yılda Türkiye'de dolar mı, YTL mi borçlananlar" sorusu verilebilir.
Sonuç 2: Önümüzdeki günlerde "değişen siyasi-finansal" dinamikler ile borçlanma faizleri yeniden düşecek. Burada çok önemli bir soru öne çıkıyor: Düşen faiz, talebi körükleyecek. Peki artan talep alacağınız eve prim yaptırırsa, yani düşmüş fiyatlar yeniden şahlanırsa ne olacak? Burada nasıl karar verilecek? Burada tek bir kriter var; toplam maliyet.
Sonuç 3: Ev, işyeri, arsa almak tamamen finansal bir karardır. Ben "para ve finans" piyasalarına hiç bakmam, sadece emlak alırım diyenler, aldıkları tek boyutlu kararlarda asla optimum noktayı yakalayamazlar. Ben "para" konuları ile ilgilenmiyorum, ben "gayrimenkulcüyüm, arsacıyım" diyenlere sesleniyorum; emlak ile ilgili attığınız her adım finansaldır!