Bu İnşaatlar Yapılamaz...

Başlığı açarak devam edelim; Zorlu ve Dubai Prensi'ne kötü haberlerim var. Ne mi?

Arz edeyim ve sizi fazla merakta bırakmadan hemen detaylara geçeyim. Bildiğiniz gibi Karayolları arazisi 800 milyon dolar bedelle Zorlu Gurubu'na, İETT garajının olduğu alan ise 705 milyon dolar fiyatla Dubai Prensi'ne satıldı. İhale sürecine, açık arttırmada tarafların verdiği uğraşa söyleyecek lafımız yok. Kamuoyunun göz önünde rekor bir fiyata bu arsalara sahip oldular. Helal olsun!

Yalnız bir gerçek var ki; bir varlığa ve özellikle bu kamuya ait bir varlıksa, ne kadar bedel öderseniz ödeyin, eğer hukuka uygun bir yapı ortaya çıkmamışsa sizin yaptığınız alım ve alım sonrası ortaya koymak istediğiniz proje, asla hayata geçemeyebilir...

Bu detaydan yola çıkarak projeleri tek tek inceleyelim...

1- İETT garaj arsası: Her şeyden önce sormamız gereken bir soru var; bu arsa nasıl İETT'nin garajı haline geldi? Bu bölgede garaj kurulması için geçmişte kamulaştırma yapıldı mı? Yapıldı ise kamu yararına yapılan bir işlem nasıl oldu da ticari bir satışa döndü? Bu arsa amacı dışında hatta idarenin devre dışı kaldığı bir yapıda nasıl satılıyor? Hukukun hiçe sayılarak kamu değerlerinin, bu kadar kolay, 'para giriyor aman satalım' denerek transfer edildiği bir ülkede 'hak, adalet, sosyal devlet' gibi olgulardan bahsetmek mümkün mü? Park yapılsa bütün İstanbul halkının yararlanabileceği bir alandan bu şekilde bir satış ile sadece parası olanın, üstelik şehrin görüntüsünü bozar, üstüne yük bindirir şekilde yararlanacak olması, hangi hukuki mantık içinde açıklanabilir?

Sonuç 1: Konu hakkında ortaya atılan iddialar ve özellikle İETT Genel Müdürü'nün istifa etmeye zorlanması ve yardımcısının savcılığa başvurması çok ciddi olaylardır ve 'Devleti temsil eden' kişi ve kurumlardan bir vatandaş olarak acilen cevap bekliyorum...

2- Karayolları arazisi: Bu arazi İstanbul'un kavşak alanı olarak planlandı ve araştırmalarımıza göre zamanında kamulaştırma yoluyla bu hale getirildi. Son dönemde 'bırakın kavşak alanı' olmayı imar planı değiştirilerek satışa çıkarıldı ve az katlı yayılmış bir yerleşime dahi izi verilmezken 'gökdelenler' ile doldurulacak bir model ortaya çıktı. Daha açıkçası; arazide inşaat izni verilen yaklaşık 81 bin metrekarelik net alan üzerinde 226 bin metrekarelik inşaat yapılabilecek. Bina yüksekliği için öngörülen 1.5-2 emsale göre 28 kat ve üstü yüksekliğinde bina yapılması mümkün hale geldi... Bu arada inşat alanının daha da artırılabileceği konuşulanlar arasında. Bu noktada soralım; zamanında 'kamu menfaati' düşünülerek 'kavşak' bölgesi olarak bırakılan, toplanan bu alan nasıl oldu da bir anda 'üzerinde dev binaların yükseleceği ve İstanbul halkı yerine sadece parası olanların 'yararlanabileceği' bir alana dönüştü. Hangi hukuki gerekçeler ile 'kamu yararı' özel sektöre transfer edildi? Bu alana İstanbul halkını sosyal ihtiyaçlarını karşılayacağı bir alan, bir park, bir kültür merkezi yapılamaz mıydı?

Sonuç 2: Bana ulaşan bilgiler doğruysa ve Karayolları arazisi için zamanında 'kavşak alanı' başlığı altında kamusal çıkarlar adına kamulaştırma yapıldıysa, kamu yararı ile ilgili gerekçe ortadan kalktığı anda arazinin 'satılması' değil, eski sahiplerine iade edilmesi gerekir...

Son söz: 'Hukuk herkese lâzım'... Bu cümle çok önemli; hukuk herkese lazım... Bu dinamikten yola çıkarak bir noktanın altını çizmek istiyorum; para kazanmak uğruna 'hukuka aykırı' davranırsanız, gün gelir size de aynı hukuksuzluk içinde davranırlar...