Bu Ağaç İdamlara Tanıklık Etti!



Hürriyet Gazetesi'nin fotoğraf haberinde, Ulucanlar Cezaevi'ne dair kareleri ve idamların tanığı kavak ağacını görüyoruz.

Farklı görüşlerden birçok tanınmış ismi ağırlayan, bir çok kişinin infazına tanıklık eden, koridorlarında, koğuşlarında, hücrelerinde zulmün, acının, utancın yaşandığı, Türk siyasi hayatında önemli bir yere sahip olan Ulucanlar Cezaevi, Altındağ Belediyesi tarafından 1925’te yapıldığı zamanki haline sadık kalınarak restore edildi. Çok gazeteci girdi kapısından, çok şair… Bir çok yazarın, politikacının hatta sinemacının yolu geçti Ulucanlar’dan. Şairler hiç eksik olmadı… Açık kaldığı 81 yıl boyunca 18 infaz gerçekleştirildi Ulucanlar Cezaevi’nde…Fethi Gürcan, Talat Aydemir, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Necdet Adalı, Mustafa Pehlivanoğlu, Erdal Eren, Fikri Arıkan, Ali Bülent Orkan bunlardan bazıları… İdamların sessiz tanığı ise bir kavak ağacıydı... İdam mahkumlarının hepsi infaz sırasında son kez kavak ağacını görerek hayata veda etti.

İlk adı Cebeci Tevfikhanesi olan hapishane daha inşa edilip açılmasından bir yıl sonra infazların gerçekleştiği bir mekan oldu.

1925’ten mahkumların başka bir cezaevine sevk edilip cezaevinin boşaltıldığı 2006 yılına kadar tam 81 yıl boyunca insanların içinde hapis edildiği, infaz edildiği, ana babaların kapısında günlerce haber beklediği soğuk ve karanlık bir hapishane oldu aslında Ulucanlar Cezaevi…

İlk adı Cebeci Tevfikhanesi olan cezaevi, sonra sırasıyla Cebeci Umumi Hapishanesi, Ankara Hapishanesi, Ankara Cebeci Sivil Cezaevi, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi ve sonunda Ulucanlar Cezaevi adlarını aldı.

1925’ten önce kimi bölümleri at yetiştirmek için; kimi bölümleri silah deposu olarak kullanıldı. 1925 yılında üstüne cezaevi inşa edildi.

Taş taş üstüne konarak inşa edildiyse de orada kalanların başına gelenler, taşların değil; binaların değil; adına hapishane denilen yapının değil insanın insana yaptığıydı.

Açık kaldığı 81 yıl boyunca 18 infaz gerçekleştirildi Ulucanlar Cezaevi’nde… Fethi Gürcan, Talat Aydemir, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Necdet Adalı, Mustafa Pehlivanoğlu, Erdal Eren, Fikri Arıkan, Ali Bülent Orkan bunlardan bazıları…

Düşündükleri, söyledikleri ve yazdıkları farklı olsa da, kaderleri onları Ulucanlar’da buluşturdu…

Ulucanlar Cezaevi sadece infazlarıyla değil, tanınmış mahkumları ile de tarihe ismini yazdırdı. Çok gazeteci girdi kapısından, çok şair… Bir çok yazarın, politikacının hatta sinemacının yolu geçti Ulucanlar’dan. Şairler hiç eksik olmadı…

Necip Fazıl Kısakürek de girdi, Nazım Hikmet de, Ahmet Arif de kaldı burada, Hasan Hüseyin Kormazgil de… Ulucanlar’da hapis yatan gazeteci ve edebiyatçıları sıralayacak olursak, Necip Fazıl Kısakürek, Nazım Hikmet Ran, Sami Cebeci, Yılmaz Güney, Ahmet Arif, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Metin Peker, Oral Çalışlar, İpek Çalışlar, Beyhan Cenkçi Adnan Cemgil, Cüneyt Arcayürek, Fakir Baykurt, Metin Toker bunlardan bazıları…

Siyasi suçluların yolu da Ulucanlar Cezaevi’nden geçti. Bülent Ecevit, Muhsin Yazıcıoğlu, Osman Yüksel Serdengeçti, Talat Aydemir, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Mustafa Pehlivanoğlu, Fikri Arıkan, Ali Bülent Orkan, Muharrem Şemsek bunlardan bazıları…

Ulucanlar Cezaevindeki idamların sessiz tanığı ise bir kavak ağacı...

İdam mahkumları infaz sırasında son kez kavak ağacını görerek hayata veda ediyorlardı.

Cezaevinin duvarlarında mahkumların yazdığı yazılar ve şiirler halen görülebiliyor...

Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde idamların yapıldığı dar ağacı da sergileniyor. Toplam 18 kişinin infazının gerçekleştiği dar ağacı, daha önce hep önüne kurulan "Ulu Kavak" adıyla anılan ağacın bu kez arkasına yerleştirildi.

Türkiye’de idam cezasının 2004 yılında kaldırıldığına dikkat çekmek amacıyla dar ağacı demir parmaklı bir hücreye yerleştirildi ve üzerine artık bu cezanın uygulanmadığına dair bir yazı yazıldı. Restorasyon sırasında darağacını çatıda bulduklarını aktaran Başkan Veysel Tiryaki, yağlı ipten sehpanın rengine kadar her ayrıntıya sadık kaldıklarını anlatarak, sadece koruyucu cila attıklarını belirtti.

Ulucanlar Cezaevi’nde yatan tanınmış isimlerin fotoğraflarının, belge ve bilgilerinin koğuşlarda sergilendiği müzede, bir başka ağaç daha dikkati çekiyor. Önünde idamların yapıldığı kavak ağacının hemen yakınında bulunan ağaç, burada yatan ünlü isimlerin fotoğraf ve isimlerinin yazılı olduğu minik alimünyum levhalarla, tutuklu ve mahkumların anı ağacı olarak düzenlendi.

Tanınmış mahkumların kişisel eşyaları da müzede sergileniyor. 6. koğuş, Ulucanlar’da kalmış tanınmış isimlere ait bilgi, belge ve eşyaların bulunduğu koğuş olarak düzenlendi. Her ranzanın başında o kişilere ait fotoğraf ve biyografileri bulunuyor.

Aynı koğuşta farklı zamanlarda Ulucanlar Cezaevinde kalan gazeteci, yazar, şair, siyasetçi, sanatçılara ilişkin eşyalar da sergileniyor.

Bülent Ecevit’in şapkası ve kravatı, Deniz Gezmiş’in kendi el yazısı ile Roma hukuku ders notları, sigarası ve üzerinden çıkan paraları, Yusuf Aslan’ın kaşkolu, Hüseyin İnan’ın fanilası, Muhsin Yazıcıoğlu’nun namaz takkesi ve seccadesi, Mustafa Pehlivanoğlu'nun kardeşine yazdığı mektup, Fikri Arıkan’ın elbisesi gibi kişisel eşyalar da bu koğuşta yer alıyor.

Ulucanlar Cezaevi Müzesi ve Kültür Sanat Merkezi Projesi tamamlandı. Açık kaldığı yıllar boyunca farklı suçlardan pek çok mahkumun kaldığı Ulucanlar Cezaevi, tümü ile müze ve kültür sanat merkezine dönüştürüldü.

Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdiklerini ifade eden Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, “Ulucanlar Cezaevi Ankara için önemli bir simge. Burasının yıkılmasına izin veremezdik. Ankara’nın kültür ve turizm hayatına önemli bir eser kazandırdığımızı düşünüyorum” diyerek projeye verdiği önemi gözler önüne seriyor.

Reklam Goruntulenme Bolumu