Brasilia’nın Mimarı Oscar Niemeyer, 104 Yaşında Hayatını Kaybetti



20. yüzyıl mimarisini şekillendiren isimlerden olan Oscar Niemeyer, 1907 yılında doğduğu Rio de Janeiro kentinde solunum yetmezliğinden yaşamını yitirdi. Modern mimarinin Picasso’su olarak anılan Niemeyer, özellikle Brasilia kenti için yaptığı tasarımlarla tanınmıştı. 1930’lardan itibaren yaptığı binalar ve kentsel tasarım çalışmalarıyla modern mimarinin öncüleri arasında yer alan, projeleri bugün halen fütüristik olarak nitelenen Niemeyer, birçok kuşağa esin kaynağı oldu. Neimeyer haftaya 105. yaş gününü kutlayacaktı.

Doğan Hasol, YAPI Dergisi’nin 110. sayısında Oscar Niemeyer mimarlığını şöyle özetliyor:

Oscar Niemeyer’in Rio’da Le Corbusier’nin de katılımıyla Uluslararası Üslup’ta gerçekleştirdiği ilk önemli yapısı Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığı binasıdır (1937-43). Bu yapıdan sonraki uygulamaları, Pampulha’daki (Belo Horizonte) Yat Kulübü (1943-44) ve Sao Francisco fiapel (1942-44), birinci dönem olarak kabul ediliyor.

Bu dönem, belki de esin kaynağını Brezilya baroğunda bulan eğri yüzeylerin egemenliğinin ve alışılmamış biçimlerin izlerini taşır. Kendisi bu dönemi, “dik açıyla savaşım” dönemi olarak tanımlıyor. İkinci dönem Brasilia dönemidir (1956-64).

Bu dönemde Brezilya’nın yeni başkenti Brasilia kıta ortasında gerçekleştirilmekte ve Oscar Niemeyer’in, içeriklerini simgesel anlatımlarıyla dışarı vuran yapılarıyla biçimlenirken dünya mimarlık literatüründeki yerini almaktadır. Brasilia kimilerine göre “21. yüzyılın şehri”, kimilerine göre de “yüzyılın harabesi”dir.

Niemeyer’in üçüncü dönemi, Brezilya’da askerlerin yönetime el koymalarıyla başlar. Askerî yönetimle bağdaşamayacağını anlayan Niemeyer ülkesini terk eder ve Avrupa’da çalışmaya gider (1964-75). Bu dönemde Fransa ve İtalya’da olduğu gibi, İsrail ve Cezayir’de de önemli yapılar gerçekleştirir. Bu arada zaman zaman ülkesine gelip gider, projeler hazırlar, ama bu dönemde çalışmalarının yoğunluğu Avrupa’dadır. Le Havre Kültür Merkezi, Milano’daki Mondadori Yayınevi binası bu dönemin önemli yapılarıdır.

İşte bütün bunlardan sonra ünlü mimarın 80’li yaşlarında gerçekleştirdiği yapıtı Latin Amerika Anıtı eleştirmenlerce kendisinin dördüncü dönemi olarak kabul ediliyor. Nitekim Oscar Niemeyer de bu yapıtını, yapıtlarının en olgunu olarak kabul ediyor ve bu yapılarla amacına ulaştığını ısrarla vurguluyor.

Niemeyer’e göre “Brezilya’da tarih yenidir; şehir tarihi ise daha da yenidir. Bu nedenle, Brezilyalı her mimar yaratıcılık alanında daha özgürce davranabilir. Akademik kültürle ve eski biçimlerle belleği koşullanmamış olan halk yeni biçimleri ve her sanat türünü benimsemeye daha hazır durumdadır. Bugünün yaratıcılığı, yarının geçmişini inşa etmeye olanak verecektir”.

YAPI Dergisi, 313. sayısında Niemeyer’in 100. yaşını Doğan Hasol’un kendisiyle Rio’da gerçekleştirdiği röportaj yer vererek kutlamıştı. Aynı sayıda, “Oscar Niemeyer Bağlamında Modernizm” başlıklı yazısıyla yer alan Doğan Kuban ise ünlü mimarın yapıtlarına ilişkin şu değerlendirmede bulunuyor:

1943’te Yüksek Mühendis Mektebi’ne girişimden 1960’lara kadar bizim kuşağın mimar kahramanları arasında Wright, Le Corbusier, Gropius, Mies van der Rohe, Alvar Aalto gibi mimarların yanında Brezilyalı Oscar Niemeyer de vardı. Onun ve öteki Brezilyalıların mimarisini Amazon ormanları gibi pitoresk ve resimsel bulurduk. Bugüne kadar Niemeyer, Güney Amerika Mimarisinin en ünlü adı olarak kalmıştır. Güney Amerika’nın sosyalizm tarihinde de ünlü bir aydın olarak yer alır. O nedenle de Brezilya’da bir sağcı darbe yapıldığı zaman 1965’te Paris’e gitmiş ve 1985’e kadar yurt dışında kalmıştır. Fakat mimarlığı her zaman politik ideolojiden önce gelmiştir. Stalin Rusyasının 1930’lardan sonra zorladığı gerici mimarinin tersine Niemeyer her zaman modern mimarinin ön planında kalmıştır. (…)

Oscar Niemeyer’in modern mimarlık tarihinde yeni üslubun tanımlanmasında önemli bir yeri vardır:  
a-Le Corbusier’nin tasarım ilkelerinin Güney Amerika’daki baş izleyicisidir.
b-Brasilia’yı 1956-64 yılları arasında mimari olarak tasarlayan tek mimardır.
c-Modern mimarinin en saf betonarme biçimlerinin yaratıcısıdır (bu üslubun bir adı da Brütalizm’di).
d-Yalnızca modern mimari üslubun temsilcisi değil, fakat Atina Kartası’nda ifade edilen bütün sosyal ve politik amaçların da savunucusudur.

Niemeyer’e saygı niteliğindeki haberimizi, Brezilyalı mimarın, Doğan Hasol röportajında genç mimarlara ilettiği mesajla noktalayalım:

“En önemlisi, ülkelerinin sorunlarını, dünyanın sorunlarını tanımaları. Bunlar birbirine çok bağlı şeylerdir. İyi bilgi sahibi olmadan yalnızca mimariyi düşünerek mimarlık yapmak çok zordur.”