İstanbul’da yer alan tarihi Bomonti Bira Fabrikasının yıkımına tepkiler sürüyor. TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi ve TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi de yaptıkları ortak açıklamayla yıkıma tepki gösterdi. “Bomonti Bira Fabrikasını yıkmak, hukuku ve kamu yararını yok saymaktır!” başlığıyla yayınlanan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Ülkemizin ve İstanbul'un nadir kalmış erken sanayi miraslarından tarihi Bomonti Bira Fabrikası’nın hukuksuzca talanından geriye kalan son yapılar; devam eden hukuk süreçleri ve yapıların yıkımlarını yasaklayan bütün kurul kararlarına aykırı bir şekilde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kamuoyunu ve idareleri yanıltmak üzere düzenlenen bir belge ile yıkılmaya başlanmıştır.
Bilindiği gibi; Türkiye’nin önemli endüstriyel, kentsel ve mimari miraslarından ve hazine malı olan Bomonti Bira Fabrikası ve çevresi, İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 25.02.1998 gün ve 9294 sayılı kararı ile ‘korunması gereken kültür varlığı’ olarak tescillenmiştir. Ancak, 2009 yılında anlaşılamaz bir şekilde, koruma amaçlı imar planı yapımından bir sene önce anılan parsel ve üzerindeki Bomonti Bira Fabrikasına ait tescilli binaların kullanımına dair bütün işlev ve yapılaşma koşulları belirlenmiş olarak ihaleye çıkmıştır. 29.750 metrekare büyüklüğündeki tescilli kültür varlığı üzerinde kongre ve sergi merkezi, konaklama ve yeme-içme tesisleri, 1000 yataklı 5 yıldızlı otel gibi kullanımlar tanımlanmıştır.
Böylelikle toplumun geleceğine ait bir varlık, kamu idareleri eliyle ve çevresiyle birlikte, yok edilmiş, geriye sadece geleceğe iz bırakmak üzere birkaç yapı ile, Eski Malt Binası, Eski Silo, Eski Arpa Temizleme Binası, Eski Kazan Dairesi bırakılmıştır. Ne yazık ki yaşanılan bu büyük yıkımla yetinilmemiş geleceğe iz bırakmak üzere korunması gereken binalar kullanım amacı sürekli olarak değiştirilen usulsüz ve geçersiz ve kararlarla Diyanet İşleri Başkanlığına tahsis edilmiştir.
Bu nedenlerle de, söz konusu bölgenin ve İstanbul’un endüstriyel, sosyal, emek, mimarlık, kentleşme tarihini belgeleyen ve geleceğe taşıyan nadir kalmış kültür varlığı bu binalar özellikle korunmuş, alınan hukuk dışı tahsis kararları ardından tescilden düşürülmesine dair başvurular ilgili kurullar tarafından reddedilmiş, ve alınan geçersiz tahsis kararları ile bu kararlara bağlı idari işlemler Odamızca yargıya taşınmıştır.
Tarihi Bomonti Bira Fabrikası’ndan geriye kalan yapılarla ilgili 2013 yılında alınmış geçersiz tahsis kararına dayandırılarak, söz konusu yapıların yıkılması, yerlerine mescit, yurt ve otopark yapılmasına ilişkin idari işlemlerle ilgili açılan iptal davaları hala devam etmektedir. Devam eden hukuki sürece rağmen, Bomonti Bira Fabrikası’ndan geriye kalan son yapılar, ilgili belediyelerin bilgisi olmadan, yapıların yıkımlarını yasaklayan bütün kurul kararlarına aykırı olarak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kamuoyunu ve idareleri yanıltmak üzere düzenlenen Yıkım Belgesi ile yıkılmaya başlanmıştır.
Konuya ilişkin dava süreçleri devam ediyor olmasına rağmen Bakanlığın yıkım izni vermesi yalnızca hukuka aykırı değildir; varlık sebebi gereği tarihsel değerleri ve kültür varlıklarını korumak ve onlara saygılı davranmakla yükümlü olan Bakanlık, bu kararıyla kendi varlık sebebini de reddetmektedir. Bakanlığın kuruluşunu düzenleyen 644 sayılı KHK doğrultusunda, Bakanlığın Anayasaya, kanunlara, hükümet programına ve Bakanlar Kurulunca belirlenen politika ve stratejilere uygun olarak yönetilmesi esastır. Bakanlık, görev alanına giren hususlarda politika ve stratejiler geliştirmekle ve kendi oluşturduğu doğal, tarihi ve kültürel değerlerin korunması ve geliştirilmesine yönelik mekânsal stratejileri belirleyen planlar olan mekânsal strateji planlarına uygun politikalar yürütmekle yükümlüdür. Ancak ne yazık ki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı parsel bazlı plan değişiklikleri yaparak bu yıkımları meşrulaştırmakta, planlama etik ve ilkelerine aykırı davranmaktadır.
Dünya genelinde silo binaları gibi erken sanayi dönemine ait tüm yapılar korunarak dönemin izleri kültür mirası olarak kamuya kazandırılmaktadır. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca belirlenen sit alanlarında yapılacak planlamalarda da kültür ve tabiat varlıklarının sürdürülebilirlik ilkesi doğrultusunda korunması ve kent belleğindeki yerini koruması esastır.
İstanbul’un ve ülkemizin sanayi tarihinin önemli bir parçası olma niteliği taşıyan tarihi Bomonti Bira Fabrikası yapılarına karşı sürdürülen bu hukuk dışı faaliyet, iktidarın kentsel mekânı ideolojik bir yaklaşımla yeniden şekillendirme hırs ve arzusunun son örneklerinden biridir.
Bu yıkımla, erken sanayi döneminden günümüze kadar gelen silo binaları yıkılmak suretiyle kent belleğinden bir dönem daha silinmektedir. İstanbul’un geriye kalan sayılı endüstriyel miras yapılarından olan binaları gelecek kuşaklarımıza taşımak yerine yıkarak kentte son kalan izlerini de kazımaya çalışmak hukuksuz ve kamu yararını yok sayan bir işlemdir.
Bizler, iktidarı son yıllarda hız kesmeden ve sistematik bir biçimde yürüttüğü bu yıkıcı ve tahripkâr politikalarına karşı bir kez daha uyarıyoruz ve hukuka, bilime, planlama ilke ve esaslarına uymaya davet ediyoruz. Sürecin takipçisi olacağımızı ve kentleri, tarihi mirasımızı ve belleğimizi korumaya, savunmaya devam edeceğimizi bildiriyoruz.”