Radikal'den İdris Emen'in haberine göre, Rüzgar Elektrik Üretim Limited Şirketi, 1 Şubat 2012 tarihinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’ndan (EPDK) Muğla’nın Bodrum ilçesine bağlı Karakuzu ve Geriş mevkiinde Kentsel SİT Alanı olan tarihi Sandıma köyü ile Gümüşlük köyü sınırları içerisinde Rüzgar Elektrik Santrali kurulması için lisans aldı. Bölgede kurulması planlanan 12 adet rüzgar türbini için Muğla Valiliği tarafından ‘ÇED gerekli değildir’ kararı verildi. 3 Ocak 2014 tarihinde 12 olan rüzgar türbini sayısı 13’e çıkartıldı. Rüzgar Elektrik Santrali’nin Kentsel SİT Alanı olan Sandıma köyü ile Gümüşlük köyüne zarar vereceğini savunan bölge halkı ise ‘ÇED gerekli değildir’ kararının iptal edilmesi için Bodrum İdare Mahkemesi’ne başvurdu.
‘İmar plan değişiklikleri iptal edilsin’
Birinci dereceden arkeolojik ve doğal SİT alanı olan bölgede RES projesinin uygulanması için Koruma Amaçlı 1/5 Bin Ölçekli Nazım İmar Planı ile 1/ Bin Ölçekli Uygulama İmar planlarının da değiştirilmesi lazımdı. Söz konusu planlara RES projesi ile ilgili ilave kararlar eklenerek planlar Aralık 2014 tarihinde değiştirildi. Plan değişikliğine itiraz eden bölge halkı, ‘arkeolojik ve doğal SİT alanlarının RES projesinden olumsuz etkileneceği’ gerekçesiyle yapılan plan değişikliklerinin iptal edilmesi için Muğla 2. İdare Mahkemesi’ne başvurarak dava açtı.
Bodrumlular'ın itirazları
Tarihi Sandıma köyüne 392 metre uzaklıkta, tarihi Gümüşlük köyüne ise 287 metre uzakta kurulması planlan RES türbinleri için verilen ‘ÇED gerekli değildir’ kararının iptal edilmesini isteyen Bodrum halkı dava dilekçelerinde itirazlarını şu şekilde sıraladı:
- Türbin direklerine 159.44 metreye kadar yakın olan okul, sağlık tesisi, otel, ibadet yeri, vb. hassas yerleşim ve kullanım alanları vardır.
- Turistik dinlenme tesislerine çok yakın durumda inşa edilecek olan RES türbinlerinin gürültü değerleri, yönetmeliklerinde belirtilen sınır değerlerini bir hayli fazlası ile aşacaktır.
- Yüksek çevresel, kültürel, tarihi değerler olumsuz etkilenecektir.
- Yapılacak olan ve mevcut çevre kullanım şekillerine aykırı sanayi ölçeğinde yollar, türbinleri dikebilmek için oluşturulacak platformlar, arazinin topoğrafyasının son derece dik ve engebeli olması nedeni ile zorunlu olan hafriyat, dolgu, stabilizasyon çalışmaları ve püskürtme beton kaplı şevler doğal çevreyi kabul edilemeyecek derecede tahrip edecek, neden olunacak erozyon, kayma ve kaya düşmesi hareketleri alt kotlardaki yerleşim alanlarında can ve mal kaybına yol açacaktır. Doğanın içine bu şekilde bir saldırı geri dönülemeyecek bir tahribata neden olacaktır.
- Proje sonucunda bölgenin turizm faaliyeti açısından çok değerli mera ve hazine alanları yok edilecek, turizm amaçlı yatırımlar amaçlarına uygun surette kullanılamayacak, bu durum geçimini büyük ölçüde turizmden sağlayan bölge halkı için telafisi imkansız zararların ve ekonomik çöküntünün doğmasına yol açacaktır.
- Ana fay kırıkları ile çevrelenmiş proje alanında ve yakın çevresinde projeden etkilenecek bölge için önemli yer altı suları vardır. Titreşimlerden dolayı alt kotlardaki yerleşimlerin kullanma suları doğrudan etkilenecek, sular kaçacaktır.
- Proje sahası ve etki alanında depremsellik, kaya düşmesi, vb. tehlikeler vardır. Projenin gerçekleştirilmesi bu tür oluşumları arttıracak niteliktedir. Proje alanı, Bodrum Yarımadası’nda kayıt tutulmaya başladığından beri en yüksek tremor kaydı almış olan 1. Derece deprem merkezidir. Söz konusu arazinin tümü, önemli fay hatları ve mendranlar (çatlaklar) üzerinde ve arasında yer almaktadır.
- Bodrum Yarımadası’nda, graben bölgesinde olduğundan dolayı, birçok faylanma hatları mevcuttur. Bu da, Maden Teknik Arama Enstitüsü’nün proje alanı ile ilgili sismik çalışma sonuçlarındaki sismik haritalarda açıkça görülmektedir.