Bizans’ın Hipodrom’undan Osmanlı’nın Atmeydanı’na



Bizans’ta Hipodrom’un işleviyle Osmanlı’nın Atmeydanı arasındaki farklılıkları ve benzerlikleri de bu sergide görebilirsiniz.

Pera Müzesi’nde açılan sergi ve kitapla ilgili notlarımızı bugün de sürdürüyoruz.
Kataloğun ikinci cildindeki ilk yazı, Atmeydanı Kültürlerarası Bir Mekân Sorunsalı başlığını taşıyor, imza Ekrem Işın’ın.

Işın, bakın meydanın tarihçesini nasıl iki imparatorlukta buluşturuyor: “Atmeydanı’nın toplumsal işlevsellik açısından Hippodrom’un Osmanlı’daki devamı olduğu yönündeki bakış açısı, temelde kamusal eğlencenin her iki uygarlıktaki benzer özelliklerine odaklanır. Bizans imparatorunun izlediği araba yarışlarıyla, Osmanlı sultanının izlediği cirit oyunu arasında bu noktada herhangi bir fark yoktur. Söz konusu özdeşlik mekâna süreklilik kazandırmıştır. İlk bakışta her iki mekânı birbirine bağlayan bu mantık örgüsü sağlam gibi görünmektedir. Ancak ayrıntıya inildiğinde farklılık ortaya çıkar.”

Doğan Kuban da, Atmeydanı’nın (Sultanahmet Meydanı) kimliğini şöyle tanımlıyor:

“Osmanlı tarihinde Atmeydanı (ya da Sultanahmet Meydanı) yerini aldığı antik Hipodrom’dan daha yoğun olarak devlet-halk ilişkisinin kurulduğu, sultan ailesinin temel törensel etkinliklerinin pek çoğunun yapıldığı bir kamusal kent mekânı kimliği taşımıştır. Bu etkinliklerin bir yapı ya da yapısal düzenle vurgulanmamış olması bizim bugün kent-yapı-tören bağlamında ulaştığımız kavramsal tanımlara ve biçimsel imgelere aykırı gelebilir. Osmanlı kültür ortamında cami dışında büyük kitlelerin değişik etkinliklerine tahsis edilecek bir yapı kavramı gelişmemiştir. Ve bu etkinliklerin çoğu açık havada yapılıyordu. Kaldı ki Roma-Bizans yapı geleneğinde de büyük kalabalıklara tahsis edilen yapılar, büyük hamamlar dışında, örtülü yapılar değildir. Osmanlı tarihinde Atmeydanı’na tek sultan, tek egemen kent İstanbul ve tek Kamusal Meydan şeklinde bir dizi içinde bir statü tanınabilir.”

* * *

Yazılardan sonra Katalog bölümünde görsel malzeme de size dünden bugüne o mekânın halini yeterince gösteriyor.

İkinci cildin beni en çok ilgilendiren incelemesini Özdemir Nutku yazmış; Atmeydanı’nda Düzenlenen Şenlikler. Nutku, meydanın kullanılışı konusunda Bizans ile Osmanlı arasındaki farkı belirtmesi açısından ilgimi çekti.

“Osmanlı İmparatorluğu döneminde yapılan padişah şenlikleri o dönemdeki Türk toplum yaşayışının önemli bir bölümünü ortaya çıkarır. Çeşitli vesilelerle yapılan şenlikler, her zaman için halka ve isteyen herkese açık olduğu için, Rönesans Avrupası’nda olduğu gibi yalnızca saray duvarları içinde kalmamış, halkın büyük çaptaki katkısıyla ortaya çıkarılmıştır.”

Katalogdaki diğer yazılar da hem sergiyi hem de meydanı ve meydanın önemini anlamanız için gerekli bütün bilgileri içeriyor.

Yazarların adını vereceğim: Baha Tanman, A. Vefa Çobanoğlu, Uşun Tükel, Filiz Yenişehirlioğlu, Nurcan Yazıcı.

* * *

Önemli bir sergi. 18 Nisan akşamına kadar gitmeye çalışın, kitapları da alırsanız kitaplığınız kalıcı değerli bir yapıt kazanır.