TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık , İstanbul'daki tarım arazilerinin 1991-2001 arasında yüzde 55 oranında azaldığına dikkat çekerek, kentin, verimli tarım arazileri üzerinde, su kaynaklarını tehdit edercesine yayılmaya devam ettiği uyarısında bulundu. Ahmet Atalık, İstanbul'daki verimli tarım arazileri, ormanlar ve su havzalarının yapılaşmaya açılması, kentin tarımsal üretimi konusundaki sorularımızı yanıtladı. İstanbul'da yoğun yerleşim alanlarının büyük bölümünün tarım alanları üzerinde bulunduğunu belirten Atalık, ''Küçükçekmece Gölü, havzasının tam anlamıyla yerleşim istilasına uğraması sonucu kirlilikten dolayı kullanma suyu olarak dahi şehre verilemiyor. Yerleşim alanları, kentin içme suyunun yüzde 13'ünü sağlayan Büyükçekmece Gölü'nün çevresindeki tarım arazilerine ve havza koruma sınırına dayandı'' dedi.
ÜRETİM YETMİYOR
Atalık, gelişmiş ülkelerin metropol kentlerinin artık kendi tüketimleri kadar tarımsal üretimde bulunabilme kapasitesine geldiklerini anımsatarak, İstanbul'un bu konuda da çok başarısız ve kendine yeterlilikten çok uzak olduğunu, kentte 7 milyon tonluk ürün ihtiyacına karşın yıllık üretiminin sadece 103 bin ton olduğunu dile getirdi.
Atalık, ''Son yıllarda özellikle büyük kentlerimizin sel baskınlarına uğradığı haberlerini sıkça duyar olduk. Siz kentlerin etrafındaki tarım arazilerini tarım dışı amaçlarla kullanırsanız, yağan yağmur sularını emerek yüzey akışa geçmesini önleyecek toprak ve bitki örtüsü bırakmazsanız o su, yüzey akışa geçmek suretiyle sel felaketi olarak önümüze çıkar'' diye konuştu.
İstanbul'da birçok belde belediyesi resmi kurum görüşlerini almadan imar planı yaptığından, daha az masraf gerektireceğinden tarım alanları üzerinde geliştiğini anlatan Ahmet Atalık, ''kırsal kesimi perişan eden politikalar devam ettiği sürece büyük kentler göç almaya devam edecek ve mevcut yerleşim alanları tarım alanları üzerinde ilerlemeye devam edecekler'' görüşünü dile getirdi.
Ahmet Atalık, AKP'nin çıkardığı yasaları da şöyle değerlendirdi: ''19 Temmuz 2005'te yürürlüğe giren Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasası'na eklenen bir geçici madde ile 11 Ekim 2004'ten önce tarım arazilerine; gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçlı kullanıma açılmış ve tarımsal bütünlüğü bozmuyor ise söz konusu arazinin istenilen amaçla kullanımı için, altı ay içerisinde Tarım Bakanlığı'na müracaat edilmesi ve her metre karesi için beş Yeni Türk Lirası ödenmesi şartıyla izin verildi. Toprağın doğal ve yapay yollarla kaybını önlemek amacıyla çıkarılmış bir yasada yer alan bu hüküm, samimiyetsizlik göstergesidir.''