Bir Televizyon Dizisi

Sex and the City: New York’a ve New Yorklulara Farklı Bir Bakış 1999 yılında Sex and the City‘nin pilot bölümü çekilirken ne dizi yapımcıları ne de ekibi, bu denli büyük bir başarı beklemiyorlardı. Amerika’nın New York eyaletinin Manhattan şehrinde yaşayan dört kadının Carrie Bradshaw (Sarah Jessica Parker), Miranda Hobbes (Cynthia Nixon), Samantha Jones (Kim Cattrall) ve Charlotte York (Kristin Davis) hayatlarını, aşklarını ve yaşama bakışlarını anlatacaklardı. Sex and the City kısa zamanda milyonlarca insanın dikkatini çekti. Cesur diyalogları, traji-komik hikayeleri, cinsiyetler arası güç savaşları ve hatta politik yaklaşımları ve özellikle bu dört kadının aşkla ve hayatla yüzleşmeleri, kısa zamanda Amerikan televizyonculuğunda yeni bir dönem açılmasına neden oldu. Televizyonda herşeyin konuşulduğu ve tartışıldığı, tabuların sınır olarak görülmediği bir dizi olarak Sex and the City, televizyonun Oscarları olarak kabul edilen Emmy Ödülleri’ni dende boş dönmedi; 2004 yılında Sarah Jessica Parker Komedi Dizisi En İyi Kadın Oyuncu ve yine aynı yıl Cynthia Nixon Komedi Dizisi En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödüllerini aldılar. Dört tane kadının ve yaşadıkları hayatların nesi bu kadar ilgi çekiciydi? Bunun akıl dolu diyaloglardan oyunculuk performanslara kadar birçok sebebi var; ancak bu haber dosyasında bu nedenlerden çok dizinin gizli kahramanının hikayesi, onun diziye neler kattığı, dizi kahramanları ile nasıl özleştiği ve nasıl dizinin “5. karakteri” haline dönüştüğünü inceleniyor. Burada incelenecek olan, Manhattan...