Aylardır süren seçim maratonu sona erdi. Ancak seçim
sadece oy oranlarını ortaya koymakla kalmıyor. Partilerin nerelerde, nasıl
yanlış yaptığını görme fırsatını yaratıyor. 2009 yerel seçimlerinden
iktidarın ve diğer partilerin çıkartması gereken dersler şöyle:
AKP yenilmez bir parti değil. AKP’li olmayan seçmende
umutsuzluk, AKP’li seçmende aşırı bir kendine güvene yol açabilecek, partilerin
siyaset yapma arzularını zayıflatan bir önyargı yıkıldı.
Başarı çalışmaktan geçiyor. Seçimde, hem iktidar hem
muhalefet tarafında ‘başarı’ hanesinin altında çalışmanın yattığı bir daha
ortaya çıktı. Bunun örnekleri çoktu: İstanbul’da CHP İl Başkanı Gürsel Tekin’le
gelen hareketlilik, ardından Kemal Kılıçdaroğlu faktörüyle birleşti ve CHP hem
büyükşehir seçiminde oylarını artırdı, hem de kaybettiği ilçeler dahil, her
yerde oylarını artırmayı başardı. İstanbul Şişli’de Mustafa Sarıgül,
Eskişehir’de Büyükerşen gibi isimler de, seçmenin partilerden çok ‘çalışkan’
bildiği isimlere yöneldiğinin sadece iki kanıtıydı.
Hırçınlık sevilmiyor. Başbakan Erdoğan seçimden önce hayli
gergin ve öfkeliydi. Mitinglerde siyasi rakiplerinin yanı sıra medyasından
akademisine ve yargısına kadar birçok kesime ağır biçimde yüklendi, ama bu
oyları istediği yere taşımasına yardımcı olmadı. Partisi belli bir başarı
kaydeden CHP lideri Baykal ise Erdoğan’la girdiği polemiklerdeki sert sözlerin
yanına, kredi kartı borçlarının dondurulması, istihdamı artırıcı tedbir gibi
güncel ama hayati konularda öneriler getirdi; daha önceki dönemlerde siyasi
rakiplerinin ‘hırçın’ diye tanımladığı tutumdan uzak göründü.
Halkın her beğenisi oy demek değil: Başbakan Erdoğan’ın
seçimden önce en çok konuşulan çıkışı, Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı Peres’le
tartışması olmuştu; Erdoğan tartışmadan sonra Ortadoğu ülkelerinin yanı sıra
Türkiye’de övgü ve alkış aldı; ancak seçim sonuçları, bu övgünün oy anlamına
gelmediğinin bir işareti oldu.
Gerilimin azalması AKP’ye yaramadı. AKP’nin yükselişinin
sandıkta tescillendiği 2002’den bu yana sürekli gündemde tutulan şeriat
korkusu-darbe beklentisi etrafındaki tartışmalar, bu seçimde belki sona ermedi,
ama gerilimin düşmesine yol açtı. Darbeci kafaların gücünü aldığı ‘Bir şeyler
yapılmazsa bunlar ülkeyi ele geçirecek’ söylemi zeminini yitirdi. Seçimler,
AKP’nin oylarının, ülkenin bütün gelmiş geçmiş partileri için de geçerli olacak
biçimde, yükselebileceği gibi düşebileceğini ortaya koydu. Özetle, eski
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in sözü doğrulandı: İktidardan hoşlanmayanların
çıkış yolunun, sandık eksenindeki meşru siyaset olduğu kanıtlandı.
Siyaset olağanlaşınca seçmen de olağanlaştı. AKP’nin oy
kaybetmesi, bir ‘başarısız’lığın göstergesi değil; seçim sonuçlarının çok önemli
bir yönü de, ‘darbe, darbecilik propagandası, AKP’yi öcü gösterme’ gibi
yöntemlerin değil, AKP’yi olağan bir parti olarak kabul edip, olağan siyasi
mücadelenin sonuç olabileceğini ortaya koyması oldu. Dolayısıyla seçmenin
sandıktan çıkan bir sözü de, ‘AKP meşru partidir, sen onunla meşru biçimde
rekabet edersen, sana da yönelirim’ oldu.
‘Yaşam tarzı’ kaygısı ciddi. AKP’nin, özellikle turizmin öne
çıktığı Ege ve Akdeniz sahil şeridinde hiçbir ili alamaması, son birkaç yıldır
AKP’liler tarafından gündeme getirilen içki ve içkili eğlence yerlerine karşı
söylemlere bir yanıt gibi. Söz konusu bölgede, başta Antalya olmak üzere CHP’nin
önce çıkması, bölgenin muhafazakâr seçmenininse AKP yerine MHP’ye yönelmesi,
AKP’nin yaşam tarzlarına, turizme ve eğlenceye yönelik söylemlerini gözden
geçirmesini gerektirebilir.
Laiklik de muhafazakârlık da kimsenin tekelinde değil.
AKP’nin oy kaybına karşılık MHP’nin muhafazakâr bölgelerde elde ettiği başarı,
İstanbul’da özellikle muhafazakar bölgelerde Saadet Partisi’nin yükselişi,
seçmenin iktidara, ‘Muhafazakârlık konusunda da alternatifler yok değil’ mesajı
niteliğinde. Bu, daha önceki seçimlerde CHP’nin, özellikle DSP’ye karşı
kullandığı ‘Bize oy verilmezse laiklik tehlikeye girer’ anlamına gelecek
söylemlerine karşı seçmenin vermiş olduğu yanıta benziyor. CHP’nin laiklik
kaygısını en az dillendirdiği, muhafazakâr kesim ve sembollere açılma işareti
verdiği seçimde oylarının yükselmesi de aynı şeyi gösteriyor: Laiklik de
muhafazakârlık da kimsenin tekeli değil, başarı da sadece bu konulardaki
tutumlara bağlı değil.
Kürt sorunu, herkesin sorunu. Kürt sorununda temsilci
olduğunu savunan DTP, Kürtlerin yaşamadığı yerlerde yok. Bundan önceki
seçimlerde DTP’ye rakip olarak öne çıkan AKP, bölgede aradığını bulamadığı gibi,
Van ve Siirt’i kaybetti. Bunda Erdoğan’ın ‘Ya sev ya terk et’ söylemini
kullanmasının önemli payı olabilir. CHP ve MHP de Kürt bölgelerinde hiç yok.
Bütün partilerin ‘Kürt sorunu’na dair politikalarını gözden geçirmesi şart.
Seçim rüşvetleri tutmadı. Tunceli’de beyaz eşya dağıtımı
AKP’ye puan kazandırmadı. Seçim öncesinde Diyarbakır’da dağıtılan yiyecek
paketleri de DTP’nin önünü kesmeye yetmedi, aksine oyları arttı.
Son dakika açılımları fayda etmedi. TRT Şeş kanalının
kurulması, bunun özellikle AKP tarafından Güneydoğu’da propaganda malzemesi
haline getirilmesi oy olarak geri dönmedi. Kürt seçmene seçim arifesindeki
açılımlar yeterince samimi gelmedi; en azından bunları yeterli bulmadı.
Kuyu kazılarından oy çıkmadı. Faili meçhul yakınlarının
yıllardır yaptıkları suç duyuruları sonuçsuz kalırken seçim arifesinde Botaş’ta
asit kuyularında kazı yapılması ve Erdoğan’ın bu kazıları propaganda malzemesi
olarak kullanması seçmen üzerinde etkili olmadı.
Poşu takmak gönül almadı. Seçim meydanlarında Kürtçe
konuşmanın, poşu takmanın Kürt seçmenin gönlünü kazanmak için yeterli
olamayacağı görüldü. Başbakan Tayyip Erdoğan TRT Şeş’in açılışında Kürtçe
‘hayırlı olsun’ dedi. CHP lideri Baykal da Mardin mitinginde Kürtçe, ‘Mardin
şehrine hoşgeldin’ ifadesiyle karşılandı. Baykal, omzuna bölgenin geleneksel
şalı poşu da taktı. Ancak sonuçlar CHP için hezimet, AKP için hayal kırıklığı
oldu.
Tehditler ters tepti. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin
Antalya’da, kendi partilerinin seçilmemesi halinde Ankara ile sıkıntı
yaşanacağını söyledi. Bu yaklaşım Başbakan tarafından da tekrarlandı. Şahin’in
seçim bölgesi olan Antalya’da seçmen, Başbakan’ın 28 kez giderek destek verdiği
Menderes Türel yerine CHP adayı Mustafa Akaydın’ı seçti.
Şikâyete sitemle yanıt işe yaradı. Baykal, partisinin
Giresun mitinginde fındık fiyat ve alımlarını eleştirirken ‘Bu ne biçim Ali
Cengiz oyunu? Giresunlu bunun farkında değil mi?’ diye sordu. Kalabalıktan
yükselen ‘evet farkındayız’ sesleri üzerine, ‘Geçen seçimde de böyle diyordunuz
Giresunlular. Yine öyle dediniz, sonra gördük. Yapmayın artık şunu canım,
yapmayın artık. Tüm yanlışlıkların özü budur. Biliyorsun, görüyorsun, bedelini
de ödüyorsun, ama ne oluyorsa son anda her şey tepetaklak oluyor. Buralardan
araba geçirtmediniz ya!. Bu işin içinde bir iş var’ diye sitem etti.
Giresunlular CHP’yi tercih etti.
Belgeli siyaset sonuç verdi. CHP’nin ve MHP’nin AKP’ye
yönelik ‘yolsuzluk’ suçlamalarını söylem düzeyinden çıkarıp belgeli hale
dönüştürmeye başlaması yer yer sonuç verdi. Özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun
seçimlerin hemen öncesinde sık sık ortaya çıkardığı yolsuzluk ve usulsüzlük
belgeleri, ‘dürüst siyasetçi’ imajını güçlendirdi.
Yerel seçimlerde yerelin sözü önemli. Her seçimdeki gibi bu
seçimde de partiler, yerel yöneticileri belirlerken yerel taleplere çoğu zaman
kulak astı. CHP İstanbul’da yerel yönetimin taleplerini, Gürsel Tekin’in
direncinin de etkisiyle dinledi ve başarı buldu. AKP, merkezin müdahale ettiği
Şanlıurfa ve Adana’yı kaybetti.
‘Ceket’ her zaman kazanmayabilir. ‘Ceketi koysak kazanır’
söyleminin yanlış olduğu kanıtlandı. AKP Şanlıurfa’daki belediye başkanı Eşref
Fakıbaba’yı aday göstermemiş, AKP’nin Şanlıurfa milletvekilleri ‘ceketi koysak
kazanırız’ diyerek bağımsız aday olan Fakıbabaya tepki göstermişti. Seçimi
Fakıbaba kazandı.
Seçmen yine mağdurun yanında oldu. Geçtiğimiz seçimlerde
AKP’ye yaradığı bilinen mağduriyet siyaseti bu kez kendiliğinden de olsa BBP’ye
yaradı. Seçimlerden hemen önce genel başkanları Muhsin Yazıcıoğlu’nu helikopter
kazasında yitiren BBP, Sivas’ta seçimleri kazandı.
Mağduriyet silahını yitiren AKP’nin oyu düştü. Önceki
seçimlerde ya askerin ya da yargının tehdidi altında görünen AKP’nin mağduriyet
kozuyla oylarını artırdığı biliniyordu. 2009 seçimleri arifesinde eline herhangi
bir mağduriyet kozu geçiremeyen AKP’nin oyları düştü.
Kriz seçimleri teğet geçmedi. Seçim öncesinde meydanlarda ve
katıldığı televizyon programlarında ısrarla global krizin Türkiye’yi teğet
geçtiğini öne süren Başbakan Erdoğan’ın bu söylemi, giderek artan işsizlik
gerçeğine çarptı. Seçmen ‘kriz teğet geçti’ diyenleri kısmen de olsa teğet
geçti.
Laiklik söylemi karın doyurmuyor. Daha önce AKP’yi İslami
referanslarından ötürü eleştiren ve laiklik karşıtı olmakla suçlayarak oy
toplamaya çalışan CHP bu seçim kampanyasında halkın çok daha somut taleplerinden
yola çıkmaya çalıştı. Özellikle hükümet karşıtı propagandada ekonomik kriz ve
işsizlik konusunu temel almaya çalışan CHP puan topladı. Bu seçimlerde, çok uzun
sürededir seçimlerde görüldüğünün aksine, türban, üniversite katsayıları,
laikliğe özel vurgu, şeriat kaygısı etrafında dönen söylemler öne çıkmadı.
Gerçeklerden kaçılmıyor. Başbakan Erdoğan’ın seçimden
önceki, “Kriz yok, muhalefetin ve medyanın moral bozma gayreti var” sözleri,
AKP’nin 2002’den bu yana ilk defa oy kaybetmesinde etkili görünüyor; Baykal’ın
önerilerine mitinglerde alaycı yanıtlar veren Erdoğan ve AKP kurmayları,
seçmenin gerçek duruma dair algılarını bundan sonra daha iyi analiz etmeye
zorlanacak.
Başkan olmak vekil olmaktan zor. Genel seçimlerde Genel
Merkezlerden listeye konularak rahatça milletvekili seçilenler belediye başkanı
olarak seçilmekte zorlandı. Aday olan beş vekilden daha önce Aydın’da da ön
seçimle milletvekili adayı olmayı başaran Özlem Çerçioğlu ile İstanbul adayı
Kemal Kılıçdaroğlu büyük başarı gösterdi. Çerçioğlu başkan olurken, Kılıçdaroğlu
2.5 milyondan fazla oy almasına karşın ipi göğüsleyemedi.
Kampanyayı ajanslara havale etmek şart değil. Reklam
ajanslarının yürüttükleri kampanyaların siyasi partilere fazla bir desteğinin
olmadığı görüldü. Seçimde oyları artırmak için profesyonel reklam ajansı
kullanmanın şart olmadığı, CHP’nin ilk kez bir ajansla çalışmadan oylarını
artırmasından görüldü.