Bir Kültür Başkenti İçin Fikirler

Duyduk ki, İstanbul 2010'da bir kültür başkenti olacakmış. Zaman akıyor, İstanbul hızla 2010'a ilerliyor. Birkaç kişi hemen bir araya geldik, bir kültür başkentine yakışacak fikirler ve planlar ürettik. Büyük bir memnuniyetle bu fikirler ve planlardan birkaçını iletmek görevini ben üstlendim. Gazetenin sayfalarını fazla işgal etmemek için birkaç tanesinin özeti ile yetinmenizi rica edeceğiz.

Dürümbüs - Bir kültür başkentine her şeyden önce damak zevkini gözetecek görkemli bir proje yakışır. Eski kamyonların ve otobüslerin dürümcüye çevrilmesinden ve harıl harıl iş yapmasından esinlenen bu çalışmada, trafik sıkışıklığından artık yerinden körüklü otobüslerden bir sarmal oluşturulacak ve kilometrelerce dolanan bu sarmalda döne döne her çeşit dürüm yenebilecek.

Minibüs Bulvarı - Yaşanılası bir kentin yayalara dost olması gerektiğine göre, bir kültür başkentine yürümeye elverişli bitmek bilmeyen uzunlukta bir bulvar yakışacaktır. Bu bulvarı yaratmak için her işletmenin vazgeçilmez hizmet veya servis aracı olan minibüsİerden yararlanılabilir. Trafik sıkışıklığından artık kıpırdayamayan ve kullanılmaz durumda olan minibüsler birleştirilerek oluşturulacak bulvarda İstanbullular ve konukları bir baştan diğer başa hiç ıslanmadan veya güneşin altında kalmadan yürüyebilecek.

Keyfiyet Abidesi - Bir kültür başkentinin olmazsa olmazlarından biri etkili yerel yönetim olduğuna göre, İstanbul Belediyesi'nin bütçesine yakışır büyüklükte devasa bir abide ile belediyenin tarihe geçen çalışmaları öne çıkarılabilir. İstiklal Caddesi'nin taşlarının 20 kere değiştirilmesi, kentin gözde alanlarının yıllarca şantiye olarak kullanılması, en işlek yollarda en işlek günlerde aynı anda ve gayet ağır çalışmalar yapılması gibi uygulamaların unutulmasını engelleyecek bu devasa abide -elbette, kentin görüntüsüne uymamasına özen gösterilerek- işlek bir bölgede yükseltilecek.

Cavcav Futbol Sarayı - Bir kültür başkentinin olmazsa olmazlarından olan sporu ayrı bir düzeye indirecek bu sarayda yalnızca futbola yer verilecek. Sarayda 24 saat futbol oynanabilecek fahiş fiyatlı halı sahalar, taraftar kavgaları için 24 saat açık mekânlar bulundurulacak. Bu mekânların yakınında futbolun geçmişinin unutulmaması için İstanbul'da oynanmış en kavgalı maçların video görüntülerinin her an dev ekranlarda izlenmesi mümkün olacak. Futbolun tadı tuzu ve acısı olan kulüp başkanları için 24 saat açıklamalar ve basın toplantıları yapabilecekleri özel bölümler bulunacak olan sarayda, çok farklı başkanlar da etkinliklerinden geri kalmayacak. Sarayda lüks araçlarla yaya ezmek, taraftar dövmek gibi özel etkinlikler için özel mekânlar bulunacak. Sarayın bütün giderlerinin oyunun ayrılmaz parçası olan bira şirketleri tarafından üstlenilmesi beklenmekte.

Rezidanz City - Bir kültür başkentinin yaşam alanlarının güzel olması bekleneceği ve güzel bir yaşama alanının artık mutlaka "residanz" gibi adlarla anılması gerektiği için, yepyeni bir yerleşim alanı oluşturulacak. Eski mahalle sisteminden kurtarılmış bu ultra-modern yerleşim alanında komşuların birbirleriyle etkileşimi özel önlemlerle asgari düzeyde tutulacak ve her sitede 10 kapı, her kapıda New York polisleri gibi giyinmiş bir güvenlik görevlisi bulunacak. Bu şekilde İstanbul halkına istihdam konusunda da önemli olanaklar sunulmuş olacak.

Atışveriş Merkezleri - Kentlerin kamuya açık mekânları yok edildikçe daha da önem kazanan alışveriş merkezlerinin tek değil, çok işlev görmesi fikrinden yola çıkan bu çalışmada, silahla atış yapmak için çok çeşitli olanaklar bulunacak. Dünyada başka yerlerde bulunmayan özel uygulamalar -çocukların düşmesine uygun yürüyen ve düşülen merdivenler gibi- ile süslenecek atışveriş merkezlerinin nüfus artışını yavaşlatan bir etkisi olacak.

Tesadüfkent (İstanbul'un kendine özgü tehlikelerinden kıl payı kurtulan kişilerin yerleşimine açılacaktır), Taşıma Su Anıtı (anıt devasa bir değirmen şeklinde yapılacak ve sürekli kamyonlarla getirilen 19 litrelik tüplerden akıtılacak su ile dönecektir), Rögarpark (eski lunapark fikrini yüzlerce adım ileriye taşıyan bu eğlence alanında beklenmedik şekilde çukurlara düşerek trajikomik durumlar yaşanacaktır)...

Etkileyici değil mi? Daha nice fikir, nice akıl var. Benzeri harika fikirleri okumak isterseniz sizi de www.buneacaipkent.org adresine bekliyoruz. Unutmayın, zaman akıyor, İstanbul hızla 2010'a ilerliyor. İstanbul 2010'da bir kültür başkenti olacak!

Serdar M. DEĞİRMENCİOĞLU / Beykent Üniversitesi