“Cennetin Kapıları” adlı anıtsal
fotoğraf sergisi İTÜ Mimarlık Fakültesi Mimar Sinan Holü’nde
açıldı. Serginin danışmanı Prof. Doğan Kuban, küratörü ise
Y. Mimar H. Basri Hamulu. “Fotoğraflar gece çekildi; çünkü
taşlar, bezemeler üç boyutlu. Üç boyutu algılayabilmek için güneş sizin
istediğiniz efekti vermiyor. Bu yüzden stüdyo kurduk” diyor, serginin
fotoğraflarını çeken mimar Cemal Emden. Sergi, 29 Mayıs’a dek
İTÜ Mimarlık Fakültesi Mimar Sinan Holü’nde ziyarete açık olacak.
‘Cennetin Kapıları’nı görmek, ‘alabildiğine özgür bir betimleme coşkusu’na
tanık olmak... Tam anlamıyla Evliya Çelebi’nin dediği gibi: “Üstat, mimar, bu
camiye öyle emek sarf edip, kapı ve duvarları öyle nakş-ı bukalemun eylemiş ki,
methinde diller kısır, kalem kırıktır...” Prof. Doğan Kuban ile
Sıvas’taki Divriği Ulucamisi’ni konuştuk.
- Sanat tarihinde ‘Divriği Ulucamisi’nin yeri nedir?
Anadolu ortaçağının en iyi korunmuş ve olasılıkla en güzel camisi ve
şifahanesidir. Heykelsi bezemesi, taç kapılardaki yontusal zenginliği ise sadece
İslam sanatında değil, dünya sanatında da eşsizdir.
- Bu eşsizliğin başlıca sebebi?
Dünyada eşi olmayan heykelsi taş oyma bezemesidir.
- Bu bir İslami bezeme mi?
Kuşkusuz bir İslami sanat yapıtıdır. Fakat İslami olarak bilinen bezeme
klişelerini aşmış bir heykelsi yaratmadır.
- Yapı daha önce bilinçsiz restorasyona uğramıştı…
Bu Türkiye’nin bütün yapıları için ortak bir hastalıktır. Gerçek uzman,
deneyimli müteahhit, kontrol ve projesiz ihale gibi pek çok nedeni vardır.
Türkiye’de anıtların tarihi karakterini yok etmenin araçlarından biri bilinçsiz
restorasyonlardır, ve devlet eliyle yapılıyor.
- Yapıya ilişkin koruma anlamında hedefiniz nedir?
Yapının özgünlüğü, başka eşi olmayan taş oyma yontusudur. Bu yontu hem bir
başyapıttır, hem bir İslami heykeldir. Bir heykel olarak korunmalıdır.
- Bu tür yapıları korumanın yolu nedir?
Müzeye kaldırmak ya da müzeye dönüştürmektir.
Soyut kompozisyon
- Neden anlaşılması zor bir yapı?
Çünkü ortaçağın Orta Asya ve Yakındoğu’yu tümüyle yeniden biçimlendiren
tarihi kasırgalarında değişik biçimsel ve simgesel gelenekleri
birleştiriyor.
- Kent halkı, kuzey taç kapısının sol tarafının (doğu) erkek
varlığını, sağ tarafının ise (batı) dişi varlığı temsil ettiğini düşünüyor.
Doğru bir tespit mi?
Bu yapıya ilişkin yerel mitolojinin söylemlerinden biridir. Fakat şifahane
taç kapısında bugün tahrip edilmiş biri erkek, biri dişi (belki de ay ve güneş)
iki Selçuk figürü vardır.
- “Divriği’de kompozisyonlarda genel bir simetri vardır. Fakat
ayrıntılarda bu simetri aranmamıştır. Ve bunun bilinçli bir tutum olduğu açık”
diyorsunuz. Bu bilinçli asimetrinin özel bir anlamı var mı?
Bu bir heykel doğaçlamasıdır. Temel simetri bir mimari denge sorunudur.
Ayrıntıda farklılık yontucunun doğaçlamasını yansıtır.
- Yapının en görkemli bezemesi hangisi?
Caminin kuzey taç kapısındaki üç boyutlu büyük serbest palmet
kompozisyonu.
- Divriği Ulucamisi sanat tarihindeki ününü en çok da kuzey taç
kapısının özgün bezemesine borçlu değil mi? Biraz da kuzey taç kapısından
bahsedelim…
Bu taç kapı bir cennet kapısı imgesidir. Kapının iki yanında iki hayat ağacı
var; ve kemerinin üzerinde de bir lotüs. Büyük soyut palmetler, cennette,
dünyada olmayan ağaçların gölge veren büyük yapraklarını büyük bir yaratıcılık
ve romantizmle yansıtmaya çalışıyorlar.
- Bu özgün bezemenin en önemli özelliği hayat ağacı uygulaması
mı?
Evet. Anıtsal ve karmaşık, Türk şamanının 9 katlı göğe çıkışını da simgeliyor
olabilir. Üç palmet ve bir güneşten oluşan üç kat (dokuz kat) var.
- Burada sanatçı, bir taş ustasından çok heykeltıraş… Böyle
tanımlanmasının nedeni?
Çünkü bir sıradan taş ustası gibi değil, bir yenilik yaratıcı üç boyutlu iş
yapan heykeltıraş gibi ve doğaçlama yöntemiyle taşı yerinde yontmuştur.
- Peki serginin adı neden Cennetin Kapıları?
Çünkü taş yontu ustası Hürremşah burada cenneti ve kapısını hayal ederek
çalışmış.