İstanbul hayati bir değişikliğe hazırlanıyor. 3 Nisan'dan itibaren İstanbul'un köprülerinden otomobille geçmek için otomatik geçiş sistemi (OGS) veya kartla geçiş sistemi (KGS) edevatına sahip olmak gerekecek. 3 Nisan'dan itibaren birinci köprüden hiçbir biçimde nakit parayla geçmek mümkün olmayacak, ikinci köprüde ise nakit kabul eden birkaç gişe bulunacak.
Bu büyük değişime beş gün var ama İstanbullu sürücüler henüz bu değişimden haberdarmış veya gereken tedbirleri almış gibi gözükmüyorlar.
Daha önceki gün Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne giden yollar tıkalıydı, çünkü hâlâ köprüyü geçmek isteyen araçların çoğunluğunda OGS veya KGS yok, ödemeler nakit yapılıyor.
İki gün önce OGS veya KGS'si olmayan insanların son gün son dakikada bu edevatı almak için hücum edeceklerine kesin gözüyle bakabiliriz. Ama onlar hücum etseler ve Ziraat Bankası hafta sonu da çalışsa bile yeterince insana OGS ve KGS yetiştiremeyecektir. Yani 3 Nisan akşamı İstanbul'u çok ama çok büyük bir karmaşa bekliyor olacak. O gün İstanbul'da trafik herhalde çok fena kilitlenecek.
Normal ülkelerde bu çeşit değişiklikler yapılmazdan önce halkın yeterince bilgi sahibi olması ve ilk günlerin oturmamış uygulaması sırasında mağdur olmaması için gereken tedbirler alınır. Örneğin Londra'da şehrin telefon kod numaralarının değiştiği zamanı hatırlıyorum, telefon şirketi haftalar süren reklam kampanyaları yapmıştı ve geçiş süreci sorunsuz yaşanmıştı.
Buna karşılık İstanbul da o dönemde telefon kodlarını 0212 ve 0216 olarak ikiye ayırdı, bunun için hiçbir tanıtım ve yardım kampanyası düzenlenmedi ve sonuçta uygulama oturana kadar çok kişi mağdur oldu, başarısız oldu. İki uygulama arasındaki fark insana verilen değer.
Ve şimdi İstanbul'da gerçekten çok vahim sonuçlar doğurabilecek bir değişikliğe hazırlanıyoruz ama belediyemizin kendisine ait billboard'larda bile bir kampanya yürüttüğü, vatandaşı bilgilendirdiği, onu uyardığı ve 3 Nisan'a hazırladığı yok.
Öte yandan, köprülerden OGS ve KGS ile geçilmesinin trafiği rahatlatacağı beklentisi de doğru olmayan bir beklenti. Sonuçta fiziki şartlar belli, araç sayısı belli, yol genişliği ve uzunluğu belli. Bu yolun üzerindeki bir fiziki noktada fazla bekleme yapılmayacak olması, yoldaki yoğunluğun seyrelmesine ve trafiğin hızlanmasına yol açmaz, sadece yoğunluk yer değiştirir.
Yani daha önce, birinci köprü öncesinde yoğunluk görülürken bundan böyle hem köprü öncesinde hem de Anadolu yakasına geçildikten sonra tıkanıklık yaşanabilir. İkinci köprüde yoğunluk köprüyü geçtikten sonra da sürüyor, köprü geçişinin hızlanması bu yoğunluğu sadece artırabilir, tıkanıklık köprünün üstünde de oluşur. Yani, OGS ve KGS'den geçmek için kuyrukta bekleşen araçlar görebiliriz her iki köprüde de.
Daha önce de yazdım, tek çözüm köprüden araçla geçişi caydırmakta. Bunun için köprüye zam yapılmalı, hatta belki araçlar taşıdıkları yolcu sayısına göre tarifelendirilmeli, yani tek kişi taşıyanlar daha çok, çok kişi taşıyanlar daha az köprü ücreti ödemeli.