ODTÜ'lü bilim insanları, binaların deprem riskini 1-2 saatte hesaplayarak hem maliyet hem de zaman tasarrufu sağlayan yeni yöntem geliştirdi. Yöntemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca değerlendirilerek mevzuata yansıtılması hedefleniyor.
ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Yakut, Deprem Haftası dolayısıyla, Bölümün Yapı Mekaniği Laboratuvarı'nda yürütülen bilimsel projelere ilişkin açıklamalarda bulundu.
Yakut, laboratuvarda özellikle çelik ve betonarme yapıların deprem davranışına ilişkin araştırma ve deneyler yaptıklarını, Ar-Ge faaliyetleri yürüttüklerini, ayrıca Deprem Mühendisliği Araştırma Merkezinin çalışmalarının da aynı laboratuvarda yürütüldüğünü söyledi.
Üniversitenin laboratuvarlarında özellikle 1992'de meydana gelen Erzincan depreminden sonra Türkiye'deki yapılara uygun, kapsamlı depreme karşı güçlendirme çalışmalarının yürütüldüğünü anımsatan Yakut, burada Avrupa Birliği 6. ve 7. Çerçeve Programları başta olmak üzere, NATO'nun da desteklediği pek çok uluslararası projenin yürütüldüğünü aktardı.
1999 Marmara Depremi'nin ülke genelindeki yapıların deprem performansı konusunda çok önemli bir etkisinin olduğunu dile getiren Yakut, yıllar ilerledikçe bilimsel araştırmalar, teknolojik gelişmeler, yaşanan depremlerin etkisi ve elde edilen tecrübeler ışığında mevzuatın güncellendiğini anlattı.
Yakut, son dönemde ise Türkiye'de yürürlükte olan 2 ana deprem yönetmeliği konusunda önemli projelerin yürütüldüğüne işaret etti.
Türkiye Deprem Bina Yönetmeliği'nin 2019'da yürürlüğe girdiğini hatırlatan Yakut, AFAD'dan aldıkları proje ile bu yönetmelikteki yöntemlere ilişkin doğrulamalar ve gerektiğinde de iyileştirmeler yapmak üzere çalıştıklarını ifade etti.
Yakut, hem deneysel hem de analitik boyutu olan Ulusal Deprem Araştırma Programı projesinin 2 yıldır sürdüğüne işaret ederek "Hedefimiz projenin analitik ve deneysel sonuçlarını yönetmeliğe yansıtmak." dedi.
Proje sonucunda ortaya çıkan yönetmelik değişiklik ve revizyon önerilerinin AFAD'ın bünyesindeki Deprem Yönlendirme Komisyonuna sunulacağını bildiren Yakut, komisyonun sonuçları değerlendirerek gerekli yönetmelik revizyonuna karar vereceğini belirtti.
2013'ten beri Kentsel Dönüşüm Kanunu kapsamında Riskli Yapıların Tespit Edilmesi için Esaslar Yönetmeliği çalışmalarının bir kısmının merkez bünyesinde yürütüldüğünü ve o kapsamda bir yönetmelik hazırlandığını aktaran Yakut, o günden beri devam eden revizyonlar, yeni ilaveler, iyileştirmeler ve yönetmeliğin uygulama yazılımının geliştirilmesi gibi yönetmeliği destekleyici çalışmaların sürdüğünü kaydetti.
"Geliştirmiş olduğumuz yöntem, çok zayıf dayanıma sahip binaları tespit etmeye yöneliktir"
Yakut, binaların deprem riskini hızlı ve az maliyetle hesaplamaya yönelik yeni bir yöntem geliştirdiklerini bildirdi. Yöntemin İstanbul Kartal'da kendi ağırlığı altında çöken bina benzerlerinin hızlı şekilde tespit edilmesine yönelik olduğunu belirten Yakut şunları kaydetti:
"Projemizde üçüncü revizyonu yapılacak olan yönetmeliğe, binaların hızlı bir şekilde risklerinin tespit edilmesi ve hasarlı binaların risklerinin belirlenmesi için geliştirmiş olduğumuz yöntemler dahil edilecek. Bu çalışma, binanın çok ayrıntılı saha çalışmaları ile mevcut bilgilerini belirlemek yerine daha sınırlı bir saha çalışmasıyla toplanan genel bilgileri kullanarak hızlı ve daha basit analizler yaparak binanın çok riskli olup olmadığını belirlemeye yönelik ön tespit olarak düşünülebilir. Detaylı tespit yöntem sonuçlarını kullanıp hızlı değerlendirme yöntemini kalibre ediyoruz. Amacımız saha çalışmasını çok büyük ölçüde azaltmak. Yani sahada bir bina için toplamda 2-3 gün zaman harcayacağınıza, bunu 2-3 saatte yapabilir hale geleceksiniz. Belli bir bölgedeki çok sayıda bina için risk tespiti isteniyorsa yöntem pratik bir şekilde uygulanabilecektir. Bu yöntemle çok kötü ve çok iyi performansa sahip olan binaları ayırt etmek mümkün."
Geliştirilen yeni yöntemin yönetmeliğe girmesi durumunda isteyen konut sahiplerinin, öncelikle binasını inceletebileceğini ve ardından elde edeceği sonuca göre hareket edebileceğini aktaran Yakut, "Mesela yüksek riskli zayıf bir binanın ayrıntılı saha çalışması ve analizi yapılmaksızın, sadece genel veriler kullanılarak bir sonuca varılabilecek. Bina çok kötü durumda değilse daha ayrıntılı çalışma yapmasını öneriyoruz." diye konuştu.
Çok sayıda binanın deprem riskini hesaplamada teker teker değerlendirme yapmanın hem bütçe hem zaman açısından külfetli olduğuna işaret eden Yakut, "Dolayısıyla bunun yerine geliştirdiğimiz yeni yöntemle daha çabuk, daha hızlı, daha az maliyetle daha çok sayıda binanın deprem riski hesaplanabiliyor." ifadesini kullandı.
Kartal'da çöken binanın benzerleri çok hızlı tespit edilebilecek
Türkiye'de kendi ağırlığı altında çöken pek çok bina olduğunu belirten Yakut, "Kartal'da çöken binanın ardından başka binaların da benzer durumda olduğu ortaya çıktı ve bu tür binaları da çok daha hızlı bir şekilde bakıp tespit etmek gündeme geldi. O amaçla çıkarılmış bir yöntem. Kullanıcılar da isterse hem daha az bütçe ayırarak hem daha çok binaya daha hızlı bir şekilde bakabiliyorlar." açıklamasını yaptı.
Yakut, ODTÜ olarak geliştirdikleri yöntemle ilgili uluslararası bilimsel makalelerini yayımladıklarını dile getirerek "Bu tekniğin yayınlarla birlikte çok daha geniş bir kesime de ulaşacağını tahmin ediyoruz. Geliştirdiğimiz yöntemi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına yönetmelik içinde sunduk. Herhangi bir aksilik olmazsa bu yöntem, yönetmeliğe girecek." diye konuştu.
"Geliştirilen yazılım programı resmi olarak kullanılabilecek"
Prof. Dr. Yakut, laboratuvarlarında ODTÜ Öğretim üyesi Prof. Dr. Barış Binici'nin yürüttüğü projede Bakanlığın kendi bünyesinde olan bir yazılım programı geliştirdiklerini de bildirdi. Programın kontrollerinin devam ettiğini aktaran Yakut, "Bakanlık uygun görürse bu program da kullanıma açılacak. Bu yazılımla piyasada bulunan ve çok yaygın kullanılan bazı hazır yazılımların yerine mevcut yapıların risk tespiti için bu yazılım kullanılabilecek." bilgisini verdi.
Yakut, Deprem Haftası dolayısıyla uyarılarda bulunarak ev alınırken oturmak istenilen binanın analizleri, hesapları ve kontrollerinin doğru yapıldığına bakılması gerektiğinin önemli olduğunu kaydetti.