Bilirkişi raporunda, “ilgili koruma kurul kararları eksikli ve hukuki değerden uzak kamu haklarından zarar gören üçüncü taraflar koruma kurulunun kararları için ceza davaları açabilirler.” dedi.
Ayrıca raporda, AOÇ’de dava konusu olan tarihi çekirdek alanla ilgili 'kamu yararı'nın altı çizilerek, tabiat varlıkları alanında kamu yapısı inşası için ancak kamu güvenliği ve sağlığı gibi zorunlu ve kritik bir yararın varlığının dikkate alınabileceği vurgulandı. Raporda, “Kültür ve tabiat varlıklarının korunması başlı başına kamu yararına yönelik bir olgudur. Herhangi bir alanda inşa edilebilecek bir kamu yapısının kültür ve tabiat varlıklarının sürdürülmesinden daha önemli bir kamu yararı barındırdığı kolaylıkla savunulamaz. İlkesel olarak üstün kamu yararı ölçütü ile değerlendirilebilen konular olduğunda kamu sağlığı ve güvenliği gibi zorunlu kritik ve vazgeçilemez bir yararın varlığı dikkate alınmaktadır. Bu ölçüt herhangi bir alanda inşa edilebilecek bir kamu yapısının kullanım ihtiyaçları ile karşılanabilir gözükmemektedir” ifadeleri dikkat çekti.
Rapor ayrıca, Atatürk’ün 1937 tarihli mirasından yararlanılarak kurulan AOÇ Müdürlüğü yada kamu haklarından zarar gören üçüncü tarafların koruma kurulunun kararları için ceza davaları ve idari davalar açabileceklerini belirtti.
"Koruma Kurulu koruma işlevini yerine getirmemiştir"
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, bilirkişi raporunu değerlendirerek “Koruma Kurulu’nun koruma işlevini yerine getirmediği raporla ayan beyan ortaya çıkmıştır” dedi.
Candan, “ Bilirkişi raporu bir kez daha lehimize geldi. Koruma Kurulunun “AOÇ alanlarına ait 1/10000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planında Tarihi Çekirdek Alanı içinde kalan 63886 ada 5 parselin tarihi sit statüsünün kaldırılmasının uygun olduğuna” ilişkin kararının yürütmesini durdurulmasını isteyerek dava açtık. Alanlarında uzman üç profesörün incelemesiyle yapılan bilirkişi raporu AOÇ’deki talanı, kasıtlı süreçleri gözler önüne seriyor. Yıkılan Marmara Oteli'nin de bulunduğu tarihi çekirdek alandır. Bilirkişi raporunda AOÇ’ye ilişkin olarak çarpıcı tespitler yapılmış. Raporda, “Alan doğal ve tarihi sit özelliklerini yitirmemiştir. Yitirmiş olsaydı dahi kurulun onarım ve ihyası yönünde karar üretmesi yasa gereğidir. Aksi takdirde kurul yükümlülüğünü yerine getirmemiş sayılır” ifadeleri her şeyi anlatıyor. Meslek odası olarak dillimizden düşürmediğimiz uyarılarımızın da altı raporda çizilmiş. “Dava konusu karar ile aralarında Marmara otelinin de bulunduğu yapılar yıkılmış kendi ekosistemini oluşturmuş 90 yıllık doğal ve yeşil bitki örtüsü yok edilmiş, tarihi çekirdek alanın koruma amaçlı imar planı içerisindeki bütünlüğü tehlikeye atılmış, bununla da kalınmayarak alan üzerinde uzmanların uyarılarına karşın bölgeye göre yüksek yapılaşma emsalleri verilmiştir” ifadeleri ile yer almış. Raporu, Kurulun tabiat ve Kültür varlıklarını koruması gerekirken tam tersine koruma niyetinde olmadığını açığa çıkaran, Koruma Kurulu’nun işlevsizleştirildiğini gözler önüne seren bir rapor olarak görüyor. Oldukça önemsiyor ve anlamlı buluyoruz. Sit statüsünün kaldırılması kararı koruma kurulunun bir ayıbıdır, artık bilirkişi raporu ile tescilli bir ayıptır“ şeklinde konuştu.
“Cesur bir rapor”
Candan raporun cesurca hazırlandığını belirterek, “Rapor oldukça cesur hazırlanmış. Bu ülkede baskılara rağmen tarafsız ve cesur bilim insanlarının olması umut verici. Raporla birlikte ivedilikle yürütmeyi durdurma kararı bekliyoruz” dedi.