6 Şubat depremlerinde yıkılan binalardan biri de İskenderun’daki MCG Tower’dı. Depremden 3 yıl önce yapılan bina, ortadan ikiye ayrılmış ve 14 kişi yaşamını yitirmişti. MCG Tower’in aksine yanındaki birçok bina ayakta kalmış ve birçok yapıda ağır hasar oluşmamıştı. Binanın yıkılmasının ardından yakınlarını kaybeden aileler hukuk mücadelesi başlattı. Son görülen duruşmada Konya Teknik Üniversitesi tarafından hazırlanan bilirkişi raporuna yapılan itiraz üzerine, yeniden bilirkişi raporu hazırlanması istendi ve mahkeme tüm sanıkların zorla getirilmesine karar verdi. Üçüncü duruşma 11 Ekim’de İskenderun 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
BirGün’den Sibel Bahçetepe’nin haberine göre; MCG Tower’da anne, baba ve birçok yakınını kaybeden Süheyl Sümbültepe, binanın deprem yönetmeliğine uygun yapılmadığını söyledi. Yakınlarına mezar olan yapıdaki usulsüzlük ve eksiklikleri tek tek belgeleyen ve MCG Tower belgeselini çeken Sümbültepe, kendi mücadelesinin bina yıkıldıktan hemen sonra başladığını anlattı.
“Daha önce hayatında avukatla dahi tanışmamış, görüşmemiş insanlar bir anda avukatlarla tanıştı, hayatına adliye koridorlarında devam etti.” diyen Sümbültepe, davada sunulan bilirkişi raporlarına “Fotokopi şeklinde hazırlanmış raporlar” diyerek tepki gösterdi.
Sümbültepe, şunları anlattı: “Konya Teknik Üniversitesi’nden gelen raporda sanki binanın yıkılmasının sebebi Allah’ın takdiri gibi gösterilmiş. Hem kamuoyu hem mahkemeyi yanıltmaya yönelik bilgiler de içeriyor. Art niyetli hazırlanan raporlar bunlar. MCG Tower binası ortadan ikiye ayrıldı. Binanın yarısı yıkıldı, diğer yarısı ayakta. Yandaki binalar da ayakta. AFAD verileri çok açık. Depremin ivmesine göre İskenderun’da hiçbir bina yıkılmamalıydı. Fakat Konya Teknik Üniversitesi MCG Tower’ın ivmesini 65 km ilerdeki Antakya’daki ölçüm istasyonundan referans göstererek bilinçli bir yanıltma yapmış. Halbuki binanın yarısının yıkılıp yarısının yıkılmaması tasarım ve kaba inşaat ile ilgili bir konu. Konya Teknik Üniversitesi’nin yalnızca bir ibaresi var, ‘statiğinde bazı hatalar olsa da deprem yönetmeliğine uygun olduğu görülmüştür.’ Deprem yönetmeliğine uygunluğu çok büyük tartışma konusu. 3 yıllık bir bina yıkıldı. 14 kat boyunca binanın statik projesinde olmayan çelik ve betonarme kirişler var. Bunlar projede yok, İki katı çelik kirişlerle 12 katı da betonarme kirişle tutturmuşlar. Ancak bunlar projede yok. Mahkemede statiği yapan kişiye bunu sordum. Bunların projede olmadığını söyledim, ‘haberim yok’ dedi. Deprem yönetmeliğinde, ‘çerçeve kirişler oluşturulmalıdır’ diyor ama binadaki çerçeveleri çıkardığınızda binada 52 metre boyunca çerçeve kiriş oluşturulmamış.”
Zamanın depremzedenin aleyhine işlediğini kaydeden Sümbültepe, “Mücadele ettiğimiz sadece müteahhitler değil. Mücadele ettiğimiz devletin diğer kademelerindeki sanık avukatlarına yakın olan kokuşmuş bir yapı. Deprem davaları çok daha yalnızlaştırılmış bir dönemde.” dedi.
Haberin tamamına linkten ulaşılabilir.