Bianet'ten Nilay Vardar'ın haberine göre, Galata'daki asırlık kitapçı ve Türkiye'nin ilk kitap müzayede mekanı Libraire de Pera, Beyoğlu'ndaki dönüşümde zorla kepenkleri indirenler arasına girdi.
Tünel Galipdede Caddesi'nde (Yüksek Kaldırım) yer alan dükkan İstanbul'un ayakta kalan en eski kitapçılarından biri. Herkesin bildiği ama kimsenin görmediği bir divan şairinin şiirlerinin bile geldiği kitapçı şimdi 10'a katlanacak kira bedeli yüzünden kapanıyor.
1920'lerde kurulan kitapçının son 29 yıldaki sahibi Uğur Güracar, üç yıllık hukuk mücadelesini de neredeyse kaybetti ve bu haftasonu dükkanı boşaltmak zorunda.
Restore etmek istedi
Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait binada kiracı olan Güracar, 2. derece tarihi eser niteliğindeki binanın üç yıl önce kiraya verilip restore edileceği ve çıkması gerektiğini öğrendi.
Binayı kendisinin restore edebileceğini, kira bedelini de yükseltebileceğini söyledi. Böylelikle hem kendisi dükkanda kalmış, hem binayı restore etmiş hem de 100 yıllık bir kitapçının daha yüz yıllar boyu yaşamasını sağlayacaktı. Ancak teklifi kabul edilmedi.
Dükkan yargıda
Kiracılığının tespiti için dava açtı, yerel mahkemede kazandı. Ancak Yargıtay bozdu. Anıtlar Kurulu'na giderek dükkanın "gayrimaddi kültür varlığı" olarak tescilini istedi; kabul edilmedi.
Bu esnada, iki dükkanlı üç üniteden oluşan bina ihaleye çıktı. Gürcan'ın da ihaleye katılabileceği söylendi. Ancak bu büyük yarışta eski kitap satarak kazanan bir dükkanın yarışa girmesi mümkün değildi.
Kirayı 10 kat artırırsa...
İhaleyi kazanan dört ortaktan Ali Tanrıkulu kitapçı dükkanının kira bedelinin ortalama 8 bin olduğunu bunu ödedikleri takdirde kitapçılığa devam edebileceklerini söyledi.
Burada muhatabın Vakıflar Müdürlüğü olduğunu zaten davanın yargıtaydan dönmesi halinde ihalenin de iptal edilebileceğini sözlerine ekledi.
"Vakıf mülkü olduğu ve az kira ödendiği için bu dükkan 93 yıl ayakta kalabildi. Yoksa eski kitap satan bir yerin Beyoğlu'na barınması mümkün değil" diyor Gürcan.
"Ben dükkana geçtiğimde burası çökük bir yerdi. Beyoğlu gibi tarihi kent çekirdeğinin yeniden değerlenmesi, rantının yükselmesi sosyolojik olarak çok normal bir şey.
''Ancak burada söz konusu olan kitapçı çok özel bir dükkan, çok özel bir iş. Dünyanın çok az şehrinde bu kadar eski kitapçılar duruyor."
İlk kitap müzayedesi
Özellikle Türkiye ve Osmanlı tarihi üzerine eski kitap, seyahatname, sefaratname, el yazmaları, önemli tarihsel dönemeçlere tanık olan belgeler, eski gravür, harita satan Gürcan, 1985'te ilk kez Türkiye'de kitap müzayedeciliğini başlattı. Bugüne kadar 30 bin kitap satıldı.
Peki onu en çok heyecanlandıran kitaplar hangisiydi?
"2. Bayazıd zamanında yaşamış çok ünlü divan şairi Katipzade Mehmet Refiğ vardır, aynı zamanda hattattır. Edebiyat tarihinde bu şairin bir divanı olduğundan bahsedilir ama kimse görmemiştir. O güne kadar ortaya çıkmamıştı. Bir gün bir koleksiyoncu şairin kendi el yazısı ile yazdığı divanı getirdi. Çok heyecan vericiydi. Bir kıtanın keşfi gibiydi. Milli kütüphane aldı zaten özel olarak bunun için çaba sarf ettim. Özel bir koleksiyonda gömülmesini istemedim. Yine Orhan Veli'nin bir edebiyat dergisine kendi el yazısıyla kendi hayat hikayesini yazdığı bir mektup gelmişti. Bu da çok heyecan vericiydi."
Dükkanın tarihçesi
93 yıllık kitapçının ilk sahibi Adolph Plathner. Çeşitli Almanca kitapların ithalat ve satışı yanında bazı İstanbul rehberleri ve dil kitapları da yayınladı. Sonra dükkanı Yorgo Patriarkias'a devretti.
Patriarkias da dükkanı 1940’da dünyaca ünlü bir Bizans tarihçisi olan Miltiadis Nomidis’e devretti. İstanbul ve Galata’nın surları, Kariye’nin freskleri üzerine yaptığı araştırmalar konunun önde gelen referans kaynakları. Nomidis ölünce dükkanı oğlu Constantin ve onun da ölümünden sonra kızı Talya idare etmeye başladı.