Beyoğlu’nda ‘Kentsel Dönüşüm’ Ismarlasam Oturur musun?

İstanbul’un Sulukule, Maltepe, Kartal, Tuzla, Sarıyer gibi bölgelerinde sürdürülen Kentsel Dönüşüm Projeleri, Beyoğlu’nun tarihi dokusunu tahrip edecek. Beyoğlu Belediyesi’nce yürütülen ve insanların zorunlu göçe itildiği projeler konusunda her seferinde isyanını dile getiren TMMOB İstanbul Büyükkent Şubesi Çevre Etki Değerlendirme Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı, çıkartılan 5366 sayılı yasa için “Başbakan’ın, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’a ısmarlattığı yasa” derken, Galata Kulesi civarında SİT alanı ilan edilen ve tarihi doku olarak tescillenen binaların da proje kapsamında yıkılacak olması, çevre halkını tedirgin ediyor.

‘Yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması’nı öngören yasanın Beyoğlu Belediyesi’nce kamulaştırma ve yıkım olarak algılanması meslek odalarınca şaşkınlıkla karşılanıyor. Beyoğlu Belediyesi’nin internet sitesindeki haritada, Tarlabaşı bölgesi, Bedrettin Mahallesi, Cezayir Çıkmazı ve çevresi, Belediye binası ve çevresi, Tophane bölgesi, Galata Kulesi çevresi emlakçıları sevindirirken, bu bölgedeki ihaleleri alan GAP İnşaat Şirketi’nin Başbakan Erdoğan’ın damadının çalıştığı Çalık Grubu’na ait olması İstanbul’un talan edileceğinin sinyallerini veriyor.

‘Kanun böyle istiyor' ama

Tarlabaşı’ndaki 278 binanın ‘yenilenmesi’yle ilgili açıklama yapan Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Tarlabaşı’ndaki bütün binaların yıkılmayacağını savunmuş, binaların durumuna göre yıkılıp tekrar yapılması ya da dış cephe yenilenmesi şıklarının değerlendirileceğini söylemişti. Demircan, “İsteğimiz binaları bir bütün halinde görmek. Kanun böyle istiyor” ifadesini kullanmış, semtteki birçok binanın yıkılacağının mesajını vermişti. Demircan, binası yıkılan insanlara seçenekler sunulacağını söyleyerek, ihtiyaca göre otopark yapılmasının da gündemde olduğunu ve bu gelişmelerin Tarlabaşı için iyi sonuç getireceğini iddia etmişti.

Tarlabaşı yasası

Beyoğlu’nu yıkıp yeni baştan inşa etme sürecinde yedi ateşleme bölgesi olduğunu söyleyen Mücella Yapıcı da, 2860 sayılı yasaya dayanarak özellikle SİT alanlarında koruma imar planlarının yapıldığı bölgelerin UNESCO’nun gözetimi altında olduğunu anımsattı.

Yapıcı şöyle konuştu:

“Beyoğlu’nun koruma planları onlarca yıl bilerek geciktirildi. Bu 5366 saylı yasa hazırlandığı zaman Beyoğlu Belediyesi’nin hazırlamış olduğu bir koruma imar planı vardı. Yenileme alanları ortaya çıktıktan sonra bu bölgeler, koruma imar planlarında birer boş leke olarak belirlendi. Yani bu alanlarda artık imar kararı yok. Buralar birtakım şirketlere veriliyor, onlar da birtakım mimarlık gruplarıyla çalışıyor. Büyük sermaye gruplarının fizibilite raporlarına göre de, bu yerleşim birimlerinin hem fonksiyonu hem kullanma biçimi ayarlanıyor. Yani şirketin işine geliyorsa koruyor işine gelmiyorsa yıkıyor. Bu durumun sadece Tarlabaşı ve Galata’yı değil bütün bölgeleri kapsayacağı açık. Bugüne kadar Anayasa’nın 63. maddesi doğrultusunda hiçbir önlem almayarak kültürel ve tarihi mirasın yıpranmasına hayır demiyorsanız; Anayasa’nın size yüklediği görevleri yerine getirmiyor; tasarısı Meclis’ten geçene kadar ‘Dünya Mirası İstanbul’un tarihi, kültürel ve doğal değerini yağmalama sürecinin yasal kılıfı olarak kullanılacak bu kanunun yaratacağı sosyal, fiziksel, tarihi ve kültürel tahribatın sorumluluğunu bilerek yükleniyorsunuz demektir”.

* * *

Plan öncesi restore edilmiş bina da kamulaştırılmak isteniyor

Projelerİn çarpıklığına değinen en iyi örneklerinden biri de, Galata Kulesi civarında, binasını yenilemesine ve bakımını yapmasına rağmen dönüşüm çalışmalarına kurban vermek istemeyen Kenan Ormanlar'ın hikayesi. Eskimiş bir binayı satın alarak yenileyen ve bakımını yapan Ormanlar, 5366 sayılı kanuna göre yapılmak istenen yıkıma karşı açtığı davayla hakkını arıyor. Ormanlar'ın avukatı Pervin Yılmaz, Galata Kulesi çevresinde 149 ve 150 yapı adasındaki binanın tamamının müvekkiline ait, Kültür ve Tabiat Varlıklarının Koruma Kurulu'nca da tescilli olduğunu dile getirdi.

5366 sayılı kanunun, tescilli, sit alanlarında yenileme projeleri hazırlayarak çeşitli amaçların hayata geçirilmesini sağladığını söyleyen Yılmaz, "Kenan Ormanlar'ın kaldığı bina yenilenmiş ve bakımlı. Dolayısıyla bu yasanın amacı eski eserleri korumak ve yaşatmak. Devlet bununla yükümlü olacaktır. Ama kamulaştırmayı öngördüler yasayla, insanların bu binaları yenileme şansı olmayabilir, bu nedenle kredi açılabilir. Bunun yerine kamulaştırarak, kira ya da satma gibi uygulamalarla başkalarına verme politikası izliyorlar. Amaçlanan ve yanlış olan da bu. Davayı bu nedenle açtık. 'Ormanlar'ın binası yenilenmiş, dolayısıyla yasa kapsamında acele kamulaştırılması gereken bir yapı değil' diyoruz. Müvekkilim bu yapıyı aldığında harabeymiş ve masraf yaparak yenilemiş 3 katlı binayı. 12 Eylül 2006'da Danıştay'da dava açarak yürütmeyi durdurmak istedik; hem Bakanlar Kurulu'nun kamulaştırma kararının iptalini istedik hem bu yasanın uygulamasına dair bir yönetmeliğin 24. maddesinin bir fıkrasının iptalini istedik" dedi.