Beyoğlu Neden Bu Hale Geldi?



İstanbul’un en önemli merkezlerinden bir tanesi olan Beyoğlu’nda mekânlar bir bir kapanıyor. Türkiye’nin simge yerlerinden olan ve bitmek çevre düzenlemeleri, artan şiddet, işletmelere yönelik zabıta baskısının olduğu Beyoğlu’nda yaşananların arka planında ne olduğu kamuoyu tarafından da tartışılıyor. Konuya ilişkin açıklama yapan Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, problemi “yüksek kira oranlarına” indirgedi. Demircan, kültür düşmanlığıyla tahrip edilen ve sahipsizleşen Beyoğlu’nda istikrarla yürütülen taciz politikasını örtbas etmeye çalıştı. Birgün Gazetesi'nden Fatih Kıyman'ın haberne göre, Beyoğlu’nda yaşanan tahribatın nedenleri...

1. Ağaçların sökülmesi

Beyoğlu’nun tarihi dokusuna ilk müdahale, 2005’te başlayan çalışmalarla İstiklal Caddesi’ndeki ağaçların sökülmesi ve tüm caddenin sonraları çokça tartışılan “Çin graniti” döşenmesiyle başladı. Üstelik çalışmalar tamamlandıktan sonra sonuç beğenilmedi, taşlar kaldırılarak yerlerine bu sefer de Türk malı taşlar döşendi. Kamu kaynakları boşa harcandı. Çalışmalardan önce hafta sonları 1 milyonu aşkın ziyaretçi çeken İstiklal Caddesi’nde, daha o dönemde ziyaretçi sayısı yarı yarıya düştü.

2. Masa ve sandalye denetimi

2011 yılına gelindiğinde başta Asmalımescit mevkii olmak üzere İstiklal Caddesi çevresinde işletmelere yönelik masa-sandalye denetimleri başladı. Beyoğlu Zabıtası, baskın niteliğinde denetimlerle işletmelerin masa – sandalyelerine el koydu, ağır cezalar kesti.

3. Tüketim merkezine dönüşüm

İstiklal Caddesi üzerinde planlanan “ucube” Demirören AVM, uzmanlar tarafından çokça eleştirilmesine rağmen 2011’de tamamlandı. Demirören AVM, Beyoğlu’nun “kültür merkezinden tüketim merkezine” dönüştürülmesinde milat oldu. İnşası boyunca oluşan toz ve gürültü kirliliği çevreye büyük rahatsızlık verdi.

4. Eğlence vergisi

Önceleri Belediyeler tarafından belirlenen “eğlence vergisini” belirleme yetkisi 2013 senesinde Maliye Bakanlığı’na verildi. Eğlence vergisi ülke çapında fahiş oranlarda arttı.

5. Turistlere gözdağı

Yine 2013 yılında, özellikle genç yaş grubundan “sırt çantalı” turistlere ekonomik konaklama imkânı sunan küçük ölçekli apart oteller ruhsatlandırılmak yerine baskınlarla kapatıldı. 10 günde 150 apart otel işletmesinin kapısına kilit vuruldu. Kapatmalar yine baskın usulü yapıldı, baskınlar sırasında otellerde konaklamakta olan turistlerin eşyaları sokağa atıldı. Batılı turiste gözdağı verildi.

6. Artan güvenlik önlemleri

2013 yılında Gezi Direnişi’ni yaşayan Beyoğlu’nda güvenlik önlemleri artırıldı, polis sayısı tavan yaptı. Ağır silahlı polislerin ve TOMA’ların kol gezdiği İstiklal Caddesi’nde tüm barışçıl gösteriler biber gazı, plastik mermi ve tazyikli su gibi sert müdahaleler ile karşılaşmaya başladı. Beyoğlu, Türkiye’nin polis devletine dönüşme sürecini yaşadı.

7. Alkol yasağı

Alkol yasağı getiremeyen AKP yönetimi, seneler içerisinde alkole uygulanan ÖTV’de Türkiye’yi dünyada açık ara farkla birinci sıraya koydu. Bunun yanı sıra alkol satış ruhsatı alma süreci zorlaştırıldı, reklam yasağı düzenlemeleriyle alkollü içecek satan firmaların festival ve konserlere sponsor olması engellendi. İçki satan eğlence mekânları tüm bu değişikliklerden olumsuz etkilendi.

8. Tarihi alanlar yok edildi

Tarihi Emek Sineması restorasyon kılıfı altında yok edildi, AKM, Muammer Karaca Tiyatrosu, Devlet Tiyatroları ve Aziz Nesin Tiyatrosu kapatıldı. Devlet desteği almak yerine ağır vergi yükünün altında hayatta kalamayan Alkazar ve Sinepop gibi “kültür sinemaları” tarihe karıştı.

9. Şantiye alanı

Taksim Meydanı düzenlemesiyle Beyoğlu bir kez daha şantiye alanına döndü, çalışmalar tamamlandığında beton çölüne döndüğü görülen Taksim Meydanı cazibesini yitirdi. 2015 sonunda tamamlanan çalışmalardan sonra, çevre düzenlemesiyle yeşillendirileceği sözü verilen Taksim Meydanı’nda durum halen içler acısı.

10. Turist sayısında düşüş

2015 ve 2016 senelerinde tırmanan terör olayları sonucu ülkeye gelen Turist sayısı yüzde 90’a varan oranlarda rekor düşüş gördü. Karaköy’e yanaşan “Cruise” gemilerinin sayısı yarı yarıya azaldı. Batılı turistlere hitap eden kültür, sanat ve eğlence mekânları bir bir kaybolurken, yerlerine “şark turizmi” odaklı işletmeler geldi.