"Suyun yeryüzünde dolaşımına dair çok basit bir ilke vardır. Önce bunu hiç akıldan çıkarmayacağız" diyen Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu üyesi, Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi üyesi Esra Sert'in İleri Haber'de yer alan değerlendirmesi şöyle:
***
Suyun yeryüzünde dolaşımına dair çok basit bir ilke vardır. Önce bunu hiç akıldan çıkarmayacağız. Büyük su kütlelerinden, göl ve derelerden buharlaşarak yağış olarak tekrar yer yüzeyine dönen su, geçirimli yüzeyden (toprak gibi ) süzülerek yer altı sularına karışır, içme ve kullanma suyu stoğumuzu oluşturur. Burada ormanlar, bitki örtüsü, sulak alanlar hayati öneme sahiptir. Doğanın bir diğer yöntemi de sulak alanlar vasıtasıyla yağışlar sonucu oluşan sel suyunun tutulumudur. Bu açıdan sulak alanlar da yine son derece hayati önemdedir. Dere, nehir ve göl kenarlarında tampon olarak adlandırdığımız geçirimli olması (betonlaştırılmaması, imara açılmaması) gereken bölgede toprak taşmalar sırasında suyu şişerek tutar, geçirimli yüzeyinden yer altı sularına süzerek geri gönderir.
Suyun kentsel alanda artan betonlaşma ile sekteye uğrayan döngüsü...
Kentlerimizin büyük bir betonlaşma hamlesi ile karşılaştığı bir dönemdeyiz. Betonlaşma sonucu (yani her bir toprak parçasını ve ağacı kaybettiğinizde, yerini betona, asfalta bıraktığınızda) kentlerde buharlaşma azalır ve bu yolla kaybedilecek ısı azalır, ısı adaları oluşur, kuraklık baş gösterir. Tarım alanları ve yaşamlarımız zarar görür, halk sağlığı olumsuz etkilenir. Döngüsünü tamamlayamayan su bugün artık yer yüzüne belirsiz zamanlarda, aniden ve çok yüksek miktarlarda sel olarak geri dönüyor. Yüzeyler geçirimsiz olması nedeniyle yağış sonucu oluşan sel suyu yüzeyde kalır ve kentlerdeki yüzey akıntısını oluşturur. Bu akıntı hali hazırda çoğu zaman dere yataklarında imar verilen evleri basar, canlarımızı alır.
Türkiye’de bugün İstanbul’da Kuzey Ormanları’nın karşı karşıya olduğu kıyım, Karadeniz’de, Akdeniz’de derelerde irili ufaklı uygulanan yüzlerce HES projesi, kurutulan- imara açılan sulak alanlar, geçirimsiz (örneğin asfalt) yol yapımları başta olmak üzere son 15 yıla damgasını vuran uygulamalar bize bir şey söylüyor: Eğer bu gidişi durduramazsak, bugün tek bir ağacın daha yok olmasına izin verirsek, yerine yenilerine dikmezsek, toprağımızı kaybedersek, iklim sonuçlu (nedenli değil, nedeni çok net bir şekilde ülkenizin imar politikalarıdır! AKP dönemi ile radikalleşen betonlaşma hamleleri ve teşebbüsleridir) zorunlu tahliyeler yaşayacağız, emekçilerin, halkın yaşam alanları yok olacak, nefes alamayacağız ve daha fazla can kaybı yaşayacağız. Bazen bir bat-çık tünelinde! de ölüm size yaklaşabilir. Yani bir yerden bir yere ulaşırken yolda da yakalanabilirsiniz sel felaketine ve ölebilirsiniz bu memlekette!
Görseller Kaynakça: Esra Sert (2013) "Enerji Etkin Kentsel Peyzaj Tasarımında Yağmur Suyu" Başlıklı Yüksek Lisans Tezi. İTÜ Mimarlık Fakültesi.