Eğer Beşiktaş halkı meydanları seviyorsa, Belediye
Başkanı İsmail Ünal’a oy verir. Çünkü Beşiktaş, meydanı az bir semttir, sarayı
boldur, konağı boldur, evi, apartmanı boldur da, meydanı azdır, bir Barbaros
Meydanı vardır, bir de Akaretlerin başındaki meydancık... Önce sessiz sedasız,
Barbaros Bulvarı’nın başındaki o meydanı yaptılar, Beşiktaş rahatladı, şimdi de
Levent Çarşı Meydanı’nı elden geçirdiler, düzenlediler.
*
* *
Bundan yirmi yıl önce Levent Çarşısı o bölgede oturanların
alışveriş ettiği, nefes aldığı bir yerdi, lakin giderek öyle bir hal aldı ki,
insanlar “Aman Levent Çarşısı’na işim düşmesin!” demeye başladılar; bir karmaşa
bir gürültü, bir çirkinlik...
* * *
Pirimiz,
ustamız Ahmet Mithat Efendi gibi lafa başlarsak, “Ey okur, meydan deyip geçme!”
dersek, bakın dilimizde ne kadar çok “meydan”lı laf var.
“Meydan açmak,
meydan aramak, meydan bulamamak, meydan vermemek, meydan dayağı, meydan okumak,
meydan saati, meydan savaşı, meydan süpürgesi, meydana çıkmak, meydana
dökmek...”
Uzayıp gider, bu “meydan” faslı...
Bu deyimlerin çoğu da
mecazi, mesela “meydan süpürgesi” hafif meşrep kadınlar için kullanılır,
kısacası sürtük...
* * *
Beşiktaş Belediyesi ne
yaptı?
Mimar Sinan Güzel Sanat Fakültesi ile işbirliği yapıldı, önce meydana
açılan binaların cepheleri temizlendi; gelişigüzel reklam ve ilan tabelaları
kaldırıldı, hemen hepsi standart hale getirildi. Ve bir de “anıt-heykel”
dikildi. Siz hareketli heykel gördünüz mü? Biz ilk defa gördük. “6 metre
yüksekliğinde, defne yaprağı motifiyle bezenen, paslanmaz çelik bir gövdenin
üzerinde el ele dans eden beş kadın. Hiç durmadan dans ediyorlar, dövme bakırdan
yapılan kadınlar, altın varakla kaplı, altın kızlar...”
*
* *
Peki nedir, bu “altın kızlar”ın anlatmak istediği... Ferit
Özşen’in bu hareketli heykeli Türkiye’de ilk uygulama... “Bireylerin inanç,
duygu düşünce ayrımı gözetmeksizin, dostluklarını, el ele vermesini, birlik
olmasını, bu birlikten dayanışmanın ve birlik bilincinin oluşacağını, birlik
olmanın coşkusunu anlatıyormuş...” Lakin, biz anlatamamış olabiliriz, gidin
seyredin, sonra düşünün siz ne anlamışsanız, odur; bu da yeter. Ama herhalde bu
heykel “Kavgayı anımsatıyor” diyemezsiniz.
Kavganın, kavga çıkarmanın
marifetini erbabına bırakın. Gidin, bir daha seyredin.
*
* *
Şimdi bu yazıyı okuyanlar, haklı olarak itiraz edecekler:
“Levent Çarşısı’nın ortasındaki, Kartal’ın 100. yıl heykeli! Kaidesi kırık
dökük. Balıkçılar çarşısı yıkıldı, harabe!”
Belediye Başkanı İsmail Ünal söz verdi, en kısa zamanda çarşıyı açacak, heykelin kaidesini onaracak... Diyeceksiniz ki, “Kartal heykeli”ni yazmak senin gibi Fenerbahçeliye mi kaldı? Biz kulüp olarak Fenerbahçeliysek de, Beşiktaş’ta doğduk, yaşadık, ömrümüzün sonunu da kısmet olursa Beşiktaş’ta tamamlayacağız.